Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj21.06.2012, 18:11 (UTC)    
Mesaj konusu: Milattan Önce Yükseliş! (Benim hikayem ilk bölüm içerde)

Konu ;
Milattan önceki zamanlarda. Koloniler arasında büyük savaşlar vardı. Bilmediğimiz değişik hayvanlar,ormanlar... Oğan ile geçmişe ışık tutacağız. Kolonilerle, insanlarla savaşacağız.

Karakterler ,
Oğan : Ormanda göçmen kolonisi tarafından bebekken bulunmuştur. Hikayemizin ana kahramanıdır.
Galo : İlk bölümnde ormanda oğana rastlamıştır.İkinci bölümde ölecektir.

Milattan Önce Yükseliş - 1.Sezon 1.Bölüm(Başlangıç)

Tenime dokunan rüzgar soğukluğunu ve şiddetini artırmıştı. Bu uzun ağaçların sık otların bulunduğu bu lanet ormanın derinliklerine doğru ilerliyordum. Nefes alışverişlerim hızlanıyordu. Bu benim son günümdü. Eğer bugün sağ çıkarsam. Artık kolonim arasında bende tam bir erkek olmuş olacaktım. Benimde saygın bir yerim olacaktı.Zaman ilerliyor hava kararıyordu. Bende başka avcılarda vardı , çok dikkatli olmalıydım. Yürümeye devam ederken bir anda arkamda bir çıtırtı duydum. Sanki birşey etrafımda daireler çiziyordu. Paniklemiş ve korkmuştum. Elimin içi o kadar ıslanmıştı ki mızrağım kayıp düşecekti neredeyse. Yavaşça arkamı döndüm. Büyük kırmızı gözler ve hırıltılar duymaya başladım. Her an üzerime atlayacak gibi bakıyordu. Ne olduğunu anlayamadım. Mızrağımı doğrulttum , bu benim ilk savaşımdı korkuyordum. Tam üzerime atlayacakken geri çekildi başını eğdi bu vahşi bir kurttu. Arkamda birşey olduğunu anladığımda durdum nefes bile alamadım ardından bir anda koşmaya başladım deliler gibi ormanın içinde koşuyordum. O koca siyah kurtu bu kadar korkutacak şey herhalde beni tek lokmada yiyebilirdi. Koştum koştum koştum... Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Yavaşlamaya başladım. İlerde kayalıkların yakınında durdum. Biraz dinledikten sonra odun toplayıp ateş yaktım. Şanslıyım kayalıklarda gezen bir kaç fareye rastladım. Ateşin yanında dinlenirken sanırım uyuya kalmışım. Gözlerime açtığımda siyah koca bir ayı vardı dişleri öyle keskin kafası o kadar büyüktü ki beni istese gerçektende tek lokmada yutabilirmiş. Üzerime geldi pençeleriyle vurdu kendimi mızrağımın olduğu tarafa attım. Mızrağımı altım doğrulttum. Sıkıcı tutuyordum. Sağa sola sallamaya başladım. Belkide onu korkuttuğumu düşündüm. Pençesiyle vurmaya kalkarken mızrağımla engel oldum bu ona acı vermiş olacakki bir an durdu garip bir hırıltı çıkardı. Kafasını kaldırdı bir kurt gibi ulumaya başladı. Ormanın derinliklerinden gelen sesler duymaya başladım birşeyler bu tarafa doğru geliyordu. Hemen kaçmam lazımdı fakat gitmeme izin vermiyordu. Mızrağımı korkak bir tavırla ona koşarak saplamayı başardım. Mızrağımı çektim yere düştü. Koşmaya başladım. Mızrağımı bırakmayı düşündüm. Fakat bu fikir aklımdan çok çabuk kayboldu. Ormanın derinliklerinde karanlıkta açık av olduğumu farkedip , kayalıkların yanına geri geldim. Az önceki ayıdan kanlar süzülüyordu. Bir anda çok büyük bir acı sol ayağımı kapladı bu bir ısırıktı vahşi bir kurt neredeyse ayağımı kopartmıştı. İşimin bittiğini düşündüm acıdan öyle bağırıyordum ki beni öldürmeye korktular sanki.Ardından bir ayı üzerime atladı yerdeydim mızrağımı uzanmaya çalışıyordum. Pençesiyle bana vuracaktiki bağırmaya başladım. Ayının pençesinin ayın önünü kapattığı bir anda gözlerimi açtım. Güneş tenimi sanki bir kurtarıcının kolları gibi sardı. Hepsi bir rüyaymış. Doğruldum başarmıştım. Bu lanet ormanda 1 hafta hayatta kalabilmiştim. Fakat şimdi ne olacak. Onlardan kaçmak için çok yol sarfettim. Kolonimin benden çok uzakta kaldığını düşünüp umutsuzluğa kapıldım. Geri gitmeye kalksam o yolda beni nelerin beklediğini kim bilebilirki? Düşünmeye koyuldum. Aslında kolonim göç ederken beni bir ormanda bebekken bulmuşlar. Oğulları olmayan bir aileye beni bakmaları için vermişler. Annem ve babam yani üvey annem ve babam beni o kadarda çok umursamıyorlardı. Bebekken ormanda dayanabildiğim ölmeden yaşabildiğim için bana Oğan adını vermişler. Yanıma aldığım suyun bittiğini farkettim tamda susanmışken ne kötü şans değilmi. Sanırım benim bir karar vermem gerekiyordu. Ya kolonime ulaşma uğrunda ölecektim ya da su arıyacaktım. Kafamı geriye attım , uzun bir iç çektim. Bir anda bir gölge güneşi kapattı. Bu bir insandı.

-Hey merhaba bugün benim sınavımın ilk günü ay kolonisinden geliyorum.
-Ben dün 7 günü tamamladım fakat sürekli göç eden bir kolonideyim beni beklemiş olamazlar.
-Ben galo.
-Ben oğan.
-Şu ormandan bebekken sağ çıkan çocuk senmisin?
-Evet sanırım o benim.
-Aç kurtlar seni tek lokmada yiyecekken kurtuldun.Sanırım burdanda sağ çıktın.
-Galiba öyle oldu.

Şaşkındım 7 gün boyunca hiç insan sesi duymamıştım ve bu çocuk çok soru soruyordu. Kalktım mızrağımı ve eşyalarımı toplayıp, yürümeye başladım.

-Görüşürüz galo bol şans.

Oradan ayrıldım.Galo arkamdan pek birşey söylemedi ama dost canlısı olmadığımı düşündüğüne eminim. Bir patika buldum sanki bir yol gibiydi. Onu takip ettim. Su bulmam gerekiyordu. Patikayı nerdeyse tüm gün boyunca izledim. Birden bir çığlık sesi duydum ,

-Yardım edin lütfen beni öldürecek.

Sanırım bu galo'nun sesiydi. Hemen döndüm , sese doğru koştum eşyalarımı sağa fırlattım. Galonun üstündeki orta çaplarda bir kurt vardı onu elleriyle zar zor tutuyordu. Mızrağımı kurdun boynuna sapladım. Kurttan çıkan ses beni garip düşüncelere soktu.Galo bana döndü ve ;

- Çok saol dostum az kaldı ölüyordum. Son anda yetiştin.
- Bu orman çok tehlikeli dikkatli olmalısın.
- Mızrağı kullanırkenki duruşun kusursuzdu böyle savaşmayı nerden öğrendin?
-Bilmiyorum.
-Neyse bundan sonra ne yapacaksın?
-Su bulmam gerekiyor ondan sonra belki başka bir koloni ararım.
-Koloniler arası savaşların olduğu bu dönemde kimse seni kolonisine kabul etmez.
-Ne yapacağımı bende bilmiyorum kolonim ne tarafta gittiğine dair bir bilgim yok olsaydı onları takip ederdim.
-Sen hangi kolonidensin?
-Göçmen kolonisi.
-Ne doğrumu bu söylediğim? Tam bu zamanda burdamıydın?
-Evet ne oldu?
-Dostum ormanın üzerindeki duman hiç dikkatinini çekmedimi?
-Evet de ne oldu!
-Ay kolonisi ile sizin koloninizin bugün savaş olacaktı ve büyük ihtimalle kolonim seninkini yakıp yıktı.
-Ne diyorsun sen!(Bir anda mızrağımı sağ elle boğazına dayadım)
-Ben , ben liderler konuşurken duydum. Siz savaşçı olmadığınız için kolaylıkla sizleri esir alıp köle yapabilirlermiş.
-Bu olamaz sanırım üvey annem ve babam beni düşündüğümden daha fazla seviyorlarmış.Bunu bildikleri için beni buraya göndermiş olmalılar bende tam tersini düşündüm. Onu , onları kurtarmalıyım!
-Lütfen şu mızrağı çek.

Gözlerim yaşlanmıştı. Ellerim titreyerek mızrağı çektim.

-İyimisin oğan orda olsanda buna engel olamazdın.
-En azından onlarla birlikte ölebilirdim!
-Sakinleşmeye çalış. Henüz hava kararmadı bir su kenarı bulup kamp yapalım ve iyice düşünüp olayları açığa kavuşturalım.

Galo'yu takip etmeye başladım yaptığı şey çok basitti aslında , ağaçların içine oyup ıslaklık durumuna , toprağın kuru olup olmamasına bakıyordu. İlerlemeye devam ettikçe bir çağlayanın sesi gelmeye başladı.
Sesi duyunca ikimizde koşmaya başladık sevinçle. Koşuyorduk birbirimize bakarak ardından galo hızlandı suya varmak üzereydiki ,

-Galo dikkat et!!!

- 1.Bölüm'ün Sonu -

* Devam edecek arkadaşlar.
* Kolay okumanız için yazılar medium boyutundadır.
* Resimler eklenecektir.
* Karakter rehberi ve senaryo konusu anlatılacak.
* Yazar hakkında bilgi eklenecek.
* Yorumlara göre bu hikayeye devam edilecek.
* Diğer bölümler sitemdeki Milattan önce yükseliş menüsünden yayınlanacak sayfalar düzenleniyor.

Sizce devam ediyimmi?
______________

Mat Zamani l Tr.Gg / Paylasmanın verdiği gururla ;
Mesaj22.06.2012, 08:14 (UTC)    
Mesaj konusu:

http://img.webme.com/pic/m/matzamani/milattanonce.png
http://img.webme.com/pic/m/matzamani/milattanonce2.png
http://img.webme.com/pic/m/matzamani/milattanonce3.png

-> Üç adet resim hazırladım.
-> Kimyazıyor,birincisezon,birazbahsedermisin sayfalarını düzenledim.
______________

Mat Zamani l Tr.Gg / Paylasmanın verdiği gururla ;
Mesaj22.06.2012, 15:14 (UTC)    
Mesaj konusu:

Dostum bende bir yazarım ve bu sonbaharda herhalde romanımı bastırırım. Sen geçmişi anlatıyosun ben ise geleceği.. Ama ikimizinde anlatış tarzı aynı. İlahi bakışla anlatıyoruz. Sana başarılar dilerim. Güzel olmuş ama bana kalırsa çok ruh katamamışsın. Kelime hazneni Microsoft Office yardımıyla genişletebilirsin. Sana eş anlamlı kelimeleri gösterir ve yazın daha gösterişli olur benden sana küçük bir tavsiye. Seni takibime aldım.. Yazının devamını bekliyorum... Ayrıca hikayenin giriş yazısı olmasına rağmen oldukça heyecanlı Smile
Mesaj22.06.2012, 17:20 (UTC)    
Mesaj konusu:

seyirmax yazmış:
Dostum bende bir yazarım ve bu sonbaharda herhalde romanımı bastırırım. Sen geçmişi anlatıyosun ben ise geleceği.. Ama ikimizinde anlatış tarzı aynı. İlahi bakışla anlatıyoruz. Sana başarılar dilerim. Güzel olmuş ama bana kalırsa çok ruh katamamışsın. Kelime hazneni Microsoft Office yardımıyla genişletebilirsin. Sana eş anlamlı kelimeleri gösterir ve yazın daha gösterişli olur benden sana küçük bir tavsiye. Seni takibime aldım.. Yazının devamını bekliyorum... Ayrıca hikayenin giriş yazısı olmasına rağmen oldukça heyecanlı Smile

Çok teşekkür ederim. Sanırım edebiyata düşkünlüğüm beni bir yazar olma yoluna sürüklüyor.

Yeni bölüm ekleyince bu konuya yazarım.
______________

Mat Zamani l Tr.Gg / Paylasmanın verdiği gururla ;
Mesaj23.06.2012, 17:29 (UTC)    
Mesaj konusu:

Taze çıktı belki okumak istersin...

ERENİZM!

Neye, kime inanıyorsun, kime ne kadar güveniyorsun bu hayatta diye soruyorlar bana. Rabbime inanıyorum ve babam Adem'e güveniyorum diyorum. Yaradanın rahmet kapılarını açmasını diliyorum. Nurhani meleklerine güveniyor, Muhammed'in (s.a.v) ümmetiyle huzur içinde yaşamaya çalışıyorum. Kendimce kurallarda koyuyorum bu oyuna. Kimseye de güvenmiyorum size söylediğim isimlerden başka. İçimde sakladığım farklı bir dünya görüşü var çünkü. Böyle filizlenen, tohumu yeşeren siyasi güçlerin derlendiği bir hayat tarzı. Erenizm akımı ve onun getirdiği Erenist kişilik!

Bugüne kadar tam anlamıyla ne bir Kemalist oldum nede bir Osmanlı torunu. Ne Hz. Muhammed'e yakışır bir ümmet ne de babam Adem'e yakışır bir oğul! Ama şunu söyleyebilirim ki bugüne kadar kendim olmayı başarabildim. Her gün yeni bir şeyler kavradığım şu hayatta kendimi her gün iyice tanıdım. Eksiklerimi görüp bir şekilde kendime çeki düzen vermeye çalıştım. Ardından size bahsettiğim şu Erenist kişiliğimi benimsedim. Her şeyden; gördüğüm, okuduğum, duyduğum her şeyden bir şeyler ödünç aldım.

Kimi zaman elimde bir Kuran vardı kimi zaman Nutuk. Kimi zaman elimde bir Tevrat vardı kimi zaman ise bir Dostoyevski. Öğrenmekten, düşünmekten, araştırmaktan hiç bir zaman korkmadım. Düşüncelerimi dile getirdiğimde ve uzay hakkında söylediklerimi duyanlar beni ya tiye alırlar ya da fazla kulak asmazlar. Bazı tezlere ve araştırmalara dayanan bu ilginç fikirlerimi fazla olağanüstü ve fantastik bulurlar. Ama bu benim açımdan hiçbir şeyi değiştirmiyor tabi ki. İnsanlar ne derse desin ben, sevdiğim şeyi yapmaya, uçuk şeylerle uğraşmaya devam edeceğim. Ayrıca eğer Yaradan hata yapmaktan korkmamızı isteseydi o zaman bizi bir bitki veya bir hayvan olarak yaratır, bize düşünecek akıl, düşüncelerimizi tartacak zeka, düşüncelerimizi aktarabileceğim bir dil ve en önemlisi yaşayıp daha fazla öğrenmemizi sağlayan kalbimizi vücudumuza yerleştirmezdi öyle değil mi? Hem ne diyor Yaradan?

Andolsun ki biz, aklını kullanacak bir kavm için ibret alınacak apaçık deliller bıraktık.

Osmanlı'yı övüp övüp dururum ama Osmanlı'da padişah olmanın dışında yaşamak istemem! Kim kabul edebilir ki tek kişinin buyruğu altında yaşamayı! Onun gölgesi altında ezilmeyi! Modern dünyanın Yeni Dünyası Amerika'da yaşamak, Amerika'nın dehalarıyla (Deha dediğime bakmayın hiç birinde İslam'ı tanıyacak kadar akıl yok. Her biri cahillikte son nokta.) tanışmak isterdim. Yani aslında demek istediğim şu ki kesinlikle Osmamerika adında bir ülkede yaşayabilirdim. 3 kıtaya hakim, milyonlarca insanı himayesi altına almış olmasına rağmen birbirinden özgür insanların olduğu, düşman ülkelerin dizlerinin titreyeceği, barış ve huzurun ahenk içinde birbirlerine uyum sağladığı bir ülke!

Yine böyle konuştuğuma ve dost canlısı göründüğüme bakmayın. Her zaman bir Hristiyan dostum olsun ya da ne biliyim bir zenci arkadaşım olmasını da istemişimdir dünya vatandaşı olabilmek için. Ama iş din çatışmasına gelince bırakın 360 dereceyi sayamayacağım sayıların bir araya gelmesiyle oluşturulacak en büyük sayıyla dönüş yapar ve fanatik bir Müslüman olurum. Elbette bu size, benim ne kadar Müslüman olup olmadığımı tartacak bir zemin hazırlayan şey olmayacaktır. Kaçımız gündelik hayatını tam bir Müslüman gibi yaşıyoruz? Hangimizin ağzında küfür eksik oluyor, ya da hangimiz sigara, alkol, uyuşturucu almadan, kendimize zarar vermeden duruyor, kaçımız namazını eksiksiz kılıyor ya da kaçımız aramızda cenabet geziyor? En önemlisi kaçımız birbirimizin bacılarına yan gözle bakmadan sokakta yürüyebiliyor, annesine babasına oflamadan duruyor ve hayatından ne olursa olsun zevk alıyor? Bu saydıklarımın her biri, bir Müslüman'ın gündelik hayatında yapması gereken şeyler değil mi?

Ne olursa olsun her birimiz, yaptığımız onca hatalara rağmen elhamdülillah müslümanız. Hayallerimiz ne olursa olsun her birimiz, birer hayalperestiz. Her birimizin içinde sakladığı güzel ve çirkin sırlar var! Bir de kendi isminizi taşıyan akımınız! Mehmetizim, Erenizim, Buseizim! Her birimiz bir bir hayat tarzı, hayat görüşü var.. Öyleyse birbirimizin hayallerine, düşüncelerine, dinlerine, özgürlüklerine saygı duyalım. Bakın YARADAN bile şu an hepinizi serbest bırakmış! Sizde kendinizi serbest bırakın. Fakat kararlarınızı alırken bir gün o özgürlüğünüz son bulacağını da unutmayın!

Erencan ALGÜN
Mesaj24.06.2012, 08:52 (UTC)    
Mesaj konusu:

seyirmax yazmış:
Taze çıktı belki okumak istersin...

ERENİZM!

Neye, kime inanıyorsun, kime ne kadar güveniyorsun bu hayatta diye soruyorlar bana. Rabbime inanıyorum ve babam Adem'e güveniyorum diyorum. Yaradanın rahmet kapılarını açmasını diliyorum. Nurhani meleklerine güveniyor, Muhammed'in (s.a.v) ümmetiyle huzur içinde yaşamaya çalışıyorum. Kendimce kurallarda koyuyorum bu oyuna. Kimseye de güvenmiyorum size söylediğim isimlerden başka. İçimde sakladığım farklı bir dünya görüşü var çünkü. Böyle filizlenen, tohumu yeşeren siyasi güçlerin derlendiği bir hayat tarzı. Erenizm akımı ve onun getirdiği Erenist kişilik!

Bugüne kadar tam anlamıyla ne bir Kemalist oldum nede bir Osmanlı torunu. Ne Hz. Muhammed'e yakışır bir ümmet ne de babam Adem'e yakışır bir oğul! Ama şunu söyleyebilirim ki bugüne kadar kendim olmayı başarabildim. Her gün yeni bir şeyler kavradığım şu hayatta kendimi her gün iyice tanıdım. Eksiklerimi görüp bir şekilde kendime çeki düzen vermeye çalıştım. Ardından size bahsettiğim şu Erenist kişiliğimi benimsedim. Her şeyden; gördüğüm, okuduğum, duyduğum her şeyden bir şeyler ödünç aldım.

Kimi zaman elimde bir Kuran vardı kimi zaman Nutuk. Kimi zaman elimde bir Tevrat vardı kimi zaman ise bir Dostoyevski. Öğrenmekten, düşünmekten, araştırmaktan hiç bir zaman korkmadım. Düşüncelerimi dile getirdiğimde ve uzay hakkında söylediklerimi duyanlar beni ya tiye alırlar ya da fazla kulak asmazlar. Bazı tezlere ve araştırmalara dayanan bu ilginç fikirlerimi fazla olağanüstü ve fantastik bulurlar. Ama bu benim açımdan hiçbir şeyi değiştirmiyor tabi ki. İnsanlar ne derse desin ben, sevdiğim şeyi yapmaya, uçuk şeylerle uğraşmaya devam edeceğim. Ayrıca eğer Yaradan hata yapmaktan korkmamızı isteseydi o zaman bizi bir bitki veya bir hayvan olarak yaratır, bize düşünecek akıl, düşüncelerimizi tartacak zeka, düşüncelerimizi aktarabileceğim bir dil ve en önemlisi yaşayıp daha fazla öğrenmemizi sağlayan kalbimizi vücudumuza yerleştirmezdi öyle değil mi? Hem ne diyor Yaradan?

Andolsun ki biz, aklını kullanacak bir kavm için ibret alınacak apaçık deliller bıraktık.

Osmanlı'yı övüp övüp dururum ama Osmanlı'da padişah olmanın dışında yaşamak istemem! Kim kabul edebilir ki tek kişinin buyruğu altında yaşamayı! Onun gölgesi altında ezilmeyi! Modern dünyanın Yeni Dünyası Amerika'da yaşamak, Amerika'nın dehalarıyla (Deha dediğime bakmayın hiç birinde İslam'ı tanıyacak kadar akıl yok. Her biri cahillikte son nokta.) tanışmak isterdim. Yani aslında demek istediğim şu ki kesinlikle Osmamerika adında bir ülkede yaşayabilirdim. 3 kıtaya hakim, milyonlarca insanı himayesi altına almış olmasına rağmen birbirinden özgür insanların olduğu, düşman ülkelerin dizlerinin titreyeceği, barış ve huzurun ahenk içinde birbirlerine uyum sağladığı bir ülke!

Yine böyle konuştuğuma ve dost canlısı göründüğüme bakmayın. Her zaman bir Hristiyan dostum olsun ya da ne biliyim bir zenci arkadaşım olmasını da istemişimdir dünya vatandaşı olabilmek için. Ama iş din çatışmasına gelince bırakın 360 dereceyi sayamayacağım sayıların bir araya gelmesiyle oluşturulacak en büyük sayıyla dönüş yapar ve fanatik bir Müslüman olurum. Elbette bu size, benim ne kadar Müslüman olup olmadığımı tartacak bir zemin hazırlayan şey olmayacaktır. Kaçımız gündelik hayatını tam bir Müslüman gibi yaşıyoruz? Hangimizin ağzında küfür eksik oluyor, ya da hangimiz sigara, alkol, uyuşturucu almadan, kendimize zarar vermeden duruyor, kaçımız namazını eksiksiz kılıyor ya da kaçımız aramızda cenabet geziyor? En önemlisi kaçımız birbirimizin bacılarına yan gözle bakmadan sokakta yürüyebiliyor, annesine babasına oflamadan duruyor ve hayatından ne olursa olsun zevk alıyor? Bu saydıklarımın her biri, bir Müslüman'ın gündelik hayatında yapması gereken şeyler değil mi?

Ne olursa olsun her birimiz, yaptığımız onca hatalara rağmen elhamdülillah müslümanız. Hayallerimiz ne olursa olsun her birimiz, birer hayalperestiz. Her birimizin içinde sakladığı güzel ve çirkin sırlar var! Bir de kendi isminizi taşıyan akımınız! Mehmetizim, Erenizim, Buseizim! Her birimiz bir bir hayat tarzı, hayat görüşü var.. Öyleyse birbirimizin hayallerine, düşüncelerine, dinlerine, özgürlüklerine saygı duyalım. Bakın YARADAN bile şu an hepinizi serbest bırakmış! Sizde kendinizi serbest bırakın. Fakat kararlarınızı alırken bir gün o özgürlüğünüz son bulacağını da unutmayın!

Erencan ALGÜN


Seçtiğin kelimeler güzel ve yazın güzel yani bir sıra şeklinde ilerliyor başarılı Smile
______________

Mat Zamani l Tr.Gg / Paylasmanın verdiği gururla ;
Mesaj24.06.2012, 12:23 (UTC)    
Mesaj konusu:

Yeni bölümü eklediğim zaman buradanda yazağım Wink
______________

Mat Zamani l Tr.Gg / Paylasmanın verdiği gururla ;
Mesaj24.06.2012, 18:06 (UTC)    
Mesaj konusu:

matzamani yazmış:
seyirmax yazmış:
Taze çıktı belki okumak istersin...

ERENİZM!

Neye, kime inanıyorsun, kime ne kadar güveniyorsun bu hayatta diye soruyorlar bana. Rabbime inanıyorum ve babam Adem'e güveniyorum diyorum. Yaradanın rahmet kapılarını açmasını diliyorum. Nurhani meleklerine güveniyor, Muhammed'in (s.a.v) ümmetiyle huzur içinde yaşamaya çalışıyorum. Kendimce kurallarda koyuyorum bu oyuna. Kimseye de güvenmiyorum size söylediğim isimlerden başka. İçimde sakladığım farklı bir dünya görüşü var çünkü. Böyle filizlenen, tohumu yeşeren siyasi güçlerin derlendiği bir hayat tarzı. Erenizm akımı ve onun getirdiği Erenist kişilik!

Bugüne kadar tam anlamıyla ne bir Kemalist oldum nede bir Osmanlı torunu. Ne Hz. Muhammed'e yakışır bir ümmet ne de babam Adem'e yakışır bir oğul! Ama şunu söyleyebilirim ki bugüne kadar kendim olmayı başarabildim. Her gün yeni bir şeyler kavradığım şu hayatta kendimi her gün iyice tanıdım. Eksiklerimi görüp bir şekilde kendime çeki düzen vermeye çalıştım. Ardından size bahsettiğim şu Erenist kişiliğimi benimsedim. Her şeyden; gördüğüm, okuduğum, duyduğum her şeyden bir şeyler ödünç aldım.

Kimi zaman elimde bir Kuran vardı kimi zaman Nutuk. Kimi zaman elimde bir Tevrat vardı kimi zaman ise bir Dostoyevski. Öğrenmekten, düşünmekten, araştırmaktan hiç bir zaman korkmadım. Düşüncelerimi dile getirdiğimde ve uzay hakkında söylediklerimi duyanlar beni ya tiye alırlar ya da fazla kulak asmazlar. Bazı tezlere ve araştırmalara dayanan bu ilginç fikirlerimi fazla olağanüstü ve fantastik bulurlar. Ama bu benim açımdan hiçbir şeyi değiştirmiyor tabi ki. İnsanlar ne derse desin ben, sevdiğim şeyi yapmaya, uçuk şeylerle uğraşmaya devam edeceğim. Ayrıca eğer Yaradan hata yapmaktan korkmamızı isteseydi o zaman bizi bir bitki veya bir hayvan olarak yaratır, bize düşünecek akıl, düşüncelerimizi tartacak zeka, düşüncelerimizi aktarabileceğim bir dil ve en önemlisi yaşayıp daha fazla öğrenmemizi sağlayan kalbimizi vücudumuza yerleştirmezdi öyle değil mi? Hem ne diyor Yaradan?

Andolsun ki biz, aklını kullanacak bir kavm için ibret alınacak apaçık deliller bıraktık.

Osmanlı'yı övüp övüp dururum ama Osmanlı'da padişah olmanın dışında yaşamak istemem! Kim kabul edebilir ki tek kişinin buyruğu altında yaşamayı! Onun gölgesi altında ezilmeyi! Modern dünyanın Yeni Dünyası Amerika'da yaşamak, Amerika'nın dehalarıyla (Deha dediğime bakmayın hiç birinde İslam'ı tanıyacak kadar akıl yok. Her biri cahillikte son nokta.) tanışmak isterdim. Yani aslında demek istediğim şu ki kesinlikle Osmamerika adında bir ülkede yaşayabilirdim. 3 kıtaya hakim, milyonlarca insanı himayesi altına almış olmasına rağmen birbirinden özgür insanların olduğu, düşman ülkelerin dizlerinin titreyeceği, barış ve huzurun ahenk içinde birbirlerine uyum sağladığı bir ülke!

Yine böyle konuştuğuma ve dost canlısı göründüğüme bakmayın. Her zaman bir Hristiyan dostum olsun ya da ne biliyim bir zenci arkadaşım olmasını da istemişimdir dünya vatandaşı olabilmek için. Ama iş din çatışmasına gelince bırakın 360 dereceyi sayamayacağım sayıların bir araya gelmesiyle oluşturulacak en büyük sayıyla dönüş yapar ve fanatik bir Müslüman olurum. Elbette bu size, benim ne kadar Müslüman olup olmadığımı tartacak bir zemin hazırlayan şey olmayacaktır. Kaçımız gündelik hayatını tam bir Müslüman gibi yaşıyoruz? Hangimizin ağzında küfür eksik oluyor, ya da hangimiz sigara, alkol, uyuşturucu almadan, kendimize zarar vermeden duruyor, kaçımız namazını eksiksiz kılıyor ya da kaçımız aramızda cenabet geziyor? En önemlisi kaçımız birbirimizin bacılarına yan gözle bakmadan sokakta yürüyebiliyor, annesine babasına oflamadan duruyor ve hayatından ne olursa olsun zevk alıyor? Bu saydıklarımın her biri, bir Müslüman'ın gündelik hayatında yapması gereken şeyler değil mi?

Ne olursa olsun her birimiz, yaptığımız onca hatalara rağmen elhamdülillah müslümanız. Hayallerimiz ne olursa olsun her birimiz, birer hayalperestiz. Her birimizin içinde sakladığı güzel ve çirkin sırlar var! Bir de kendi isminizi taşıyan akımınız! Mehmetizim, Erenizim, Buseizim! Her birimiz bir bir hayat tarzı, hayat görüşü var.. Öyleyse birbirimizin hayallerine, düşüncelerine, dinlerine, özgürlüklerine saygı duyalım. Bakın YARADAN bile şu an hepinizi serbest bırakmış! Sizde kendinizi serbest bırakın. Fakat kararlarınızı alırken bir gün o özgürlüğünüz son bulacağını da unutmayın!

Erencan ALGÜN


Seçtiğin kelimeler güzel ve yazın güzel yani bir sıra şeklinde ilerliyor başarılı Smile


Teşekkür ederim Smile
Mesaj03.07.2012, 14:00 (UTC)    
Mesaj konusu:

Birazdan ikinci bölümü yayınlayacağım.
Kısa süre sonrada 3.cü bölüm gelecek.

Her bölümde farklı bir bakış açısı kazandırmaya çalışıyorum.
Hikayeyi farklı yönlenden anlatarak devam ettirmeye çalışıyorum.
Sürekli bir heyecan ve serüven var bunu unutmadan söyleyeyim.

Hikayemize dahilmi olmak istiyorsun?
Bir sonraki bölümde sizi hikayemize dahil edelim.Formu doldur iletişimden mesaj at.

Karakter adı :
Özelliği :
Tanıt biraz :
Amacı :

* Biliyorsunuz geçen bölümde ana karakterimiz Oğan galo dikkat et diye bağırdı ve bitti herkes 2.ci bölümü ordan devam edecek diye bekliyordu ama daha farklı birşey yaptım bu bölümde yeni ana karakterimiz Kan'ı güzel birşekilde öykümüze soktum. Bakalım neler yapacak meraklılar için söylüyorum galoyu kurtarmaya gidecek galiba Very Happy

İkinci bölüm diğer mesajdadır.
______________

Mat Zamani l Tr.Gg / Paylasmanın verdiği gururla ;
Mesaj03.07.2012, 14:02 (UTC)    
Mesaj konusu:

Milattan Önce Yükseliş - 1.Sezon 2.Bölüm(Amaç)

-Galo dikkat et!!!

Benim adım Kan. Bana nehrin başında elinde mızrakla ne yapıyorsun diye soracaksınız? Ahaa! İşte bunu yapıyorum gördünüz mü , bu gerçekten güzel bir alabalık. Bu adı koyulmamış ıssız ormanın güneyindeki nehrin kıyısında kız kardeşimle birlikte yaşıyoruz. Annemiz ve babamızı artık neredeyse hatırlamıyorum. Bana avcılığı babam öğretti burada yaşamamızdaki amacın kendimizi korumak olduğunu söyledi. Ama keşke bana şifacılığıda öğretseydi çünkü kız kardeşim çok hasta...
Çok insan görmedim hayatımda bazen bu ormanda avcılar gördüm ama gidip onlara yardım etmedim , vahşi hayvanlar tarafından ölmelerini bile seyrettim. Hatta geçenlerde adı galoydu sanırım bir çocuk az kalsın küçük bir dağ aslanı tarafından yem oluyordu. Onu başka bir çocuk kurtardı , burda ne yaptıklarına anlam veremiyorum ama her yıl o yaşta çocuklar buraya geliyor 7 gün sonra bazıları gidiyor bazıları ise edebiyen burda kalıyor tabi ölü olarak. Belki bana kızdınız neden yardım etmiyorsun diye , yaşadığım yerin gizli kalması gerektiğini söylerdi babam, başka kimsenin bilmemesinin , babamın bildiği birşeyler varki bunları bana söyledi. Bir keresinde bir adam bizim çadırımıza gelip bize yardım etmek istediğini söyledi , burda yaşamamıza gerek olmadığını kolonilerine katılmamız gerektiğini yoksa bu ormanın yakıp yıkılacağını felan. Hadi ordan! dedim içimden... Babam bir hamlede adamın gırtlağını kesti. Kardeşim ve ben o kadar korkmuştuk ki babam bir avcıydı savaşçı değil ama o nasıl bir duruş ve bıçağı nasıl bir tutuştu. Küçük olduğum için anlam verememiştim ama yinede yardım için gelen birini öldürmek çok yanlış değilmi , bilemiyorum ama ben asla babam gibi olmayacağım... Bir gün bu ormandan kurtulacağım o zamanki yaşantımda yardımsever biri olacağım. Neyse bırakalım bu düşünceleri bir kenara...

Alabalıklarımı güzelce mızraklara yerleştirdim. Elimi yüzümü yıkayıp yola devam ettim. Bu lanet olası ormana söverek ilerliyordum haha bu beni mutlu ediyordu. Ardından bir kaç ses duydum sanırım 4,5 kişi vardı gizlendim. Bu geçen sefer duyduğum sesle aynıydı sanırım bu o çocuk oğandı.
-Hayır olamaz! Tanrım lütfen.. diye bağırdı
Ardından kaçmaya başladı. Onu takip edecek değildim ya. Ama kardeşim o çadırımızda evde hemen gidip kontrol etmeliydim bende koşmaya başladım... Bu ormanı benden daha iyi bilen kimse yoktur. Çadırımıza vardığımda alabalıkları bir kenara bıraktım onları kardeşim için pişirecektim. Biraz oturdum nefesleniyordum. Birden bir koku duydum daha önce bu kokuyu duyduğuma emindim. Hemen çadıra girdim ama gördüğüm manzara korkuçtu kardeşim onu onu öldürmüşler! Bu bu nasıl olur ,
- Hayır olamaz! O benim herşeyimdi , onu korumak benim görevimdi ben ben ne yaptım.
Ona yaklaştım elini tuttum , kaybım için ağlamaya başladım. Onu güzelce temizleyip gömdüm çadırımızı ve eşyalarımızı yaktım. Yıllarımı geçirdiğim yerde 3 mezar oldu... Annem,babam,kız kardeşim. Mızrağımı ve ayırdığım eşyaları alıp yola çıktım. Sanırım ben buraya gelen çocuklara benzemiştim , bir amacım varmıydı? Ne yapacaktım? Bilemiyorum... Ben bir avcıyım savaşçı değil... Yola koyulmaya devam ettim güzel kız kardeşimi düşünerek umarım huzur içinde yatıyordur...

- 2.Bölüm'ün Sonu -

* Devam edecek arkadaşlar.
* Kolay okumanız için yazılar medium boyutundadır.
*Oğana ne olacak? Kan nereye gidiyor?
Hepsi bir dahaki bölümde...
______________

Mat Zamani l Tr.Gg / Paylasmanın verdiği gururla ;
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu