Konu ;
Milattan önceki zamanlarda. Koloniler arasında büyük savaşlar vardı. Bilmediğimiz değişik hayvanlar,ormanlar... Oğan ile geçmişe ışık tutacağız. Kolonilerle, insanlarla savaşacağız.
Karakterler ,
Oğan : Ormanda göçmen kolonisi tarafından bebekken bulunmuştur. Hikayemizin ana kahramanıdır.
Galo : İlk bölümnde ormanda oğana rastlamıştır.İkinci bölümde ölecektir.
Milattan Önce Yükseliş - 1.Sezon 1.Bölüm(Başlangıç)
Tenime dokunan rüzgar soğukluğunu ve şiddetini artırmıştı. Bu uzun ağaçların sık otların bulunduğu bu lanet ormanın derinliklerine doğru ilerliyordum. Nefes alışverişlerim hızlanıyordu. Bu benim son günümdü. Eğer bugün sağ çıkarsam. Artık kolonim arasında bende tam bir erkek olmuş olacaktım. Benimde saygın bir yerim olacaktı.Zaman ilerliyor hava kararıyordu. Bende başka avcılarda vardı , çok dikkatli olmalıydım. Yürümeye devam ederken bir anda arkamda bir çıtırtı duydum. Sanki birşey etrafımda daireler çiziyordu. Paniklemiş ve korkmuştum. Elimin içi o kadar ıslanmıştı ki mızrağım kayıp düşecekti neredeyse. Yavaşça arkamı döndüm. Büyük kırmızı gözler ve hırıltılar duymaya başladım. Her an üzerime atlayacak gibi bakıyordu. Ne olduğunu anlayamadım. Mızrağımı doğrulttum , bu benim ilk savaşımdı korkuyordum. Tam üzerime atlayacakken geri çekildi başını eğdi bu vahşi bir kurttu. Arkamda birşey olduğunu anladığımda durdum nefes bile alamadım ardından bir anda koşmaya başladım deliler gibi ormanın içinde koşuyordum. O koca siyah kurtu bu kadar korkutacak şey herhalde beni tek lokmada yiyebilirdi. Koştum koştum koştum... Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Yavaşlamaya başladım. İlerde kayalıkların yakınında durdum. Biraz dinledikten sonra odun toplayıp ateş yaktım. Şanslıyım kayalıklarda gezen bir kaç fareye rastladım. Ateşin yanında dinlenirken sanırım uyuya kalmışım. Gözlerime açtığımda siyah koca bir ayı vardı dişleri öyle keskin kafası o kadar büyüktü ki beni istese gerçektende tek lokmada yutabilirmiş. Üzerime geldi pençeleriyle vurdu kendimi mızrağımın olduğu tarafa attım. Mızrağımı altım doğrulttum. Sıkıcı tutuyordum. Sağa sola sallamaya başladım. Belkide onu korkuttuğumu düşündüm. Pençesiyle vurmaya kalkarken mızrağımla engel oldum bu ona acı vermiş olacakki bir an durdu garip bir hırıltı çıkardı. Kafasını kaldırdı bir kurt gibi ulumaya başladı. Ormanın derinliklerinden gelen sesler duymaya başladım birşeyler bu tarafa doğru geliyordu. Hemen kaçmam lazımdı fakat gitmeme izin vermiyordu. Mızrağımı korkak bir tavırla ona koşarak saplamayı başardım. Mızrağımı çektim yere düştü. Koşmaya başladım. Mızrağımı bırakmayı düşündüm. Fakat bu fikir aklımdan çok çabuk kayboldu. Ormanın derinliklerinde karanlıkta açık av olduğumu farkedip , kayalıkların yanına geri geldim. Az önceki ayıdan kanlar süzülüyordu. Bir anda çok büyük bir acı sol ayağımı kapladı bu bir ısırıktı vahşi bir kurt neredeyse ayağımı kopartmıştı. İşimin bittiğini düşündüm acıdan öyle bağırıyordum ki beni öldürmeye korktular sanki.Ardından bir ayı üzerime atladı yerdeydim mızrağımı uzanmaya çalışıyordum. Pençesiyle bana vuracaktiki bağırmaya başladım. Ayının pençesinin ayın önünü kapattığı bir anda gözlerimi açtım. Güneş tenimi sanki bir kurtarıcının kolları gibi sardı. Hepsi bir rüyaymış. Doğruldum başarmıştım. Bu lanet ormanda 1 hafta hayatta kalabilmiştim. Fakat şimdi ne olacak. Onlardan kaçmak için çok yol sarfettim. Kolonimin benden çok uzakta kaldığını düşünüp umutsuzluğa kapıldım. Geri gitmeye kalksam o yolda beni nelerin beklediğini kim bilebilirki? Düşünmeye koyuldum. Aslında kolonim göç ederken beni bir ormanda bebekken bulmuşlar. Oğulları olmayan bir aileye beni bakmaları için vermişler. Annem ve babam yani üvey annem ve babam beni o kadarda çok umursamıyorlardı. Bebekken ormanda dayanabildiğim ölmeden yaşabildiğim için bana Oğan adını vermişler. Yanıma aldığım suyun bittiğini farkettim tamda susanmışken ne kötü şans değilmi. Sanırım benim bir karar vermem gerekiyordu. Ya kolonime ulaşma uğrunda ölecektim ya da su arıyacaktım. Kafamı geriye attım , uzun bir iç çektim. Bir anda bir gölge güneşi kapattı. Bu bir insandı.
-Hey merhaba bugün benim sınavımın ilk günü ay kolonisinden geliyorum.
-Ben dün 7 günü tamamladım fakat sürekli göç eden bir kolonideyim beni beklemiş olamazlar.
-Ben galo.
-Ben oğan.
-Şu ormandan bebekken sağ çıkan çocuk senmisin?
-Evet sanırım o benim.
-Aç kurtlar seni tek lokmada yiyecekken kurtuldun.Sanırım burdanda sağ çıktın.
-Galiba öyle oldu.
Şaşkındım 7 gün boyunca hiç insan sesi duymamıştım ve bu çocuk çok soru soruyordu. Kalktım mızrağımı ve eşyalarımı toplayıp, yürümeye başladım.
-Görüşürüz galo bol şans.
Oradan ayrıldım.Galo arkamdan pek birşey söylemedi ama dost canlısı olmadığımı düşündüğüne eminim. Bir patika buldum sanki bir yol gibiydi. Onu takip ettim. Su bulmam gerekiyordu. Patikayı nerdeyse tüm gün boyunca izledim. Birden bir çığlık sesi duydum ,
-Yardım edin lütfen beni öldürecek.
Sanırım bu galo'nun sesiydi. Hemen döndüm , sese doğru koştum eşyalarımı sağa fırlattım. Galonun üstündeki orta çaplarda bir kurt vardı onu elleriyle zar zor tutuyordu. Mızrağımı kurdun boynuna sapladım. Kurttan çıkan ses beni garip düşüncelere soktu.Galo bana döndü ve ;
- Çok saol dostum az kaldı ölüyordum. Son anda yetiştin.
- Bu orman çok tehlikeli dikkatli olmalısın.
- Mızrağı kullanırkenki duruşun kusursuzdu böyle savaşmayı nerden öğrendin?
-Bilmiyorum.
-Neyse bundan sonra ne yapacaksın?
-Su bulmam gerekiyor ondan sonra belki başka bir koloni ararım.
-Koloniler arası savaşların olduğu bu dönemde kimse seni kolonisine kabul etmez.
-Ne yapacağımı bende bilmiyorum kolonim ne tarafta gittiğine dair bir bilgim yok olsaydı onları takip ederdim.
-Sen hangi kolonidensin?
-Göçmen kolonisi.
-Ne doğrumu bu söylediğim? Tam bu zamanda burdamıydın?
-Evet ne oldu?
-Dostum ormanın üzerindeki duman hiç dikkatinini çekmedimi?
-Evet de ne oldu!
-Ay kolonisi ile sizin koloninizin bugün savaş olacaktı ve büyük ihtimalle kolonim seninkini yakıp yıktı.
-Ne diyorsun sen!(Bir anda mızrağımı sağ elle boğazına dayadım)
-Ben , ben liderler konuşurken duydum. Siz savaşçı olmadığınız için kolaylıkla sizleri esir alıp köle yapabilirlermiş.
-Bu olamaz sanırım üvey annem ve babam beni düşündüğümden daha fazla seviyorlarmış.Bunu bildikleri için beni buraya göndermiş olmalılar bende tam tersini düşündüm. Onu , onları kurtarmalıyım!
-Lütfen şu mızrağı çek.
Gözlerim yaşlanmıştı. Ellerim titreyerek mızrağı çektim.
-İyimisin oğan orda olsanda buna engel olamazdın.
-En azından onlarla birlikte ölebilirdim!
-Sakinleşmeye çalış. Henüz hava kararmadı bir su kenarı bulup kamp yapalım ve iyice düşünüp olayları açığa kavuşturalım.
Galo'yu takip etmeye başladım yaptığı şey çok basitti aslında , ağaçların içine oyup ıslaklık durumuna , toprağın kuru olup olmamasına bakıyordu. İlerlemeye devam ettikçe bir çağlayanın sesi gelmeye başladı.
Sesi duyunca ikimizde koşmaya başladık sevinçle. Koşuyorduk birbirimize bakarak ardından galo hızlandı suya varmak üzereydiki ,
-Galo dikkat et!!!
- 1.Bölüm'ün Sonu -
* Devam edecek arkadaşlar.
* Kolay okumanız için yazılar medium boyutundadır.
* Resimler eklenecektir.
* Karakter rehberi ve senaryo konusu anlatılacak.
* Yazar hakkında bilgi eklenecek.
* Yorumlara göre bu hikayeye devam edilecek.
* Diğer bölümler sitemdeki Milattan önce yükseliş menüsünden yayınlanacak sayfalar düzenleniyor.
Sizce devam ediyimmi?
______________
Mat Zamani l Tr.Gg / Paylasmanın verdiği gururla ;