Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj20.01.2013, 14:25 (UTC)    
Mesaj konusu: Tepe - Fayecy

Tepe

İlkbahar güneşi batışa geçmişti. Ufuk çizgisine çok yakın olmasına rağmen bu güzelim günü karanlık bir gece bırakmak istemiyor gibi yavaş yavaş dağların arkasında kayıyordu. Hafiften de rüzgar esiyor, henüz yeni çiçek açmış olan ağaçların dallarından beyaz-mor renkli çiçekleri dallarından kopararak önüne savuruyordu.En sevdiğim mevsimlerden ilkbahardı. Her taraf yemyeşil olur. Her taraf cennet kokardı bu mevsimde.

Sadece maddi durumu yetmeyen tarla sahiplerinden başka herkes ekip dikmişti. Bütün tohumlar soğuk ve ıslak bir mevsimden sonra sanki bu güzelim ilkbaharın tatlı tatlı yakan güneşini görmek için başlarını kırmızı-koyu topraktan çıkarmışlardı.

Herkes evlerine, önlerine konacak olan sıcak yemeklerini yemek için giderken ben tepeye, sevdiğimi görmek umuduyla gidiyordum. Tepeye vardığımda sıra dağlar; bütün gün ışık-sıcaklık yaymaktan rengi solmuş gibi duran güneşi çekiştire çekiştire yarısını kaplamıştı. Sevdiğimi görmek için az bir zamanımın kaldığının farkındaydım çünkü güneş battığında onu görme umudum olmazdı. Zirveye ulaştığımda sevdiğimi; elleri göğsünde birleştirmiş vaziyette batan güneşi seyrederken bulmuştum.

Ne düşünüyordu acaba ? Her gün gelip bu güneşin gözden kaybolmasını bekler ve kaybolduğunda gözünde yaş olarak oradan ayrılırdı. Ve bende her defasında sevdiğimi gizlice takip ederdim. Ayrıldığımızdan beri ilk defa onun karşısına çıkma cesareti bulmuştum kendimde. En son onunla burada buluşmuştuk. Bizden başka bu tepeye neredeyse kimse çıkmazdı. Bu tepe benim ile onundu.

Şimdi ben ona ne diyeceğim ? Ne yüzle karşıma çıktın demez mi bana ? Oysaki onu çok sevdiğimi biliyordu; ama yinede benden uzak duruyordu. Ben onu çocukluğumdan beri seviyordum. Benden çekindiği günler aklıma gelmişti. Yanından geçtiğimde yüzünü çevirir, bana tiksintiyle baktığını sanırdım. Ona olan sevdamı bu yüzden uzun bir zaman söyleyememiştim.

Aşk acısı çekmeme rağmen; ne dostlarıma ne de çevremdeki herkesin “derdini söylemeyen derman bulamaz” sözüyle çektiğim acıları öğrenmek istemelerine rağmen kimseye söylemiyordum. Zaten söyleseydim bile bir faydası olamayacağını biliyordum. Bu acılarımı bir tek birine anlatmıştım. Sır vermeyen ve bana destek olacak birine: Kağıt! O günden sonra yazmaya başladım. Acı çektiğim günleri, bana söylediği tatlı-kötü sözlerini, bana takındığı tavırlarını ve onunla beraber kurduğum hayallerimizi yazmaya yazdım. Yazdıkça rahatlıyordum. Bir gün ilan-ı aşk yerine sevdiğime onunla ilgili yazdığım yazıları ona bu tepenin üzerinde vermiştim. Gözlerinden yaş akarak okumuştu o acı dolu yazılarımı. Konuşmak yerine sarılmıştı bana o gün bu da her şeyi açıklamıştı. Bu aşkın tek taraflı olmadığı anlamına gelmişti o gün…

Güneşin sıra dağların arkasına gizlenmesiyle onun bana dönmesi bir olmuştu. Kısık gözleri şaşkın şaşkın bakıyordu bana. Sonra iki kaşını birden kaldırınca onun ne kadar çok şaşırdığını anlamıştı. Güneş gözden kaybolurken yeryüzüne farklı bir güneş bırakmış gibi rahat rahat kaymıştı dağların arkasından. O güneş karşımdaydı, içimi aydınlatıyordu. Gözümü açıyordu.

Arkamdan hafif bir şekilde esen rüzgar onun güzelliğine şaşırmış gibi yön değiştirip yüzüme çarptı. Rüzgarın yön değiştirip yüzüme çarpmasıyla burnuma bir koku gelmişti. Ne kadar güzel bir kokuydu o öyle! Cennetten yeryüzüne sızmış bir kokuydu sanki duyduğum koku. Bu onun kokusuydu. Bunu hemen fark etmiştim. Özlemiştim.

Yıldızlar karşımdaki güneşten çekinmiş olmalılar ki görünmek istemiyorlardı sanki.

Birden titremiştim. Ortalıkta esen rüzgardan dolayı mı yoksa sevdiğimin soğuk tavırlarından mı bir türlü karar veremedim. Uzun beyaz bir hırka giymişti o gün. Hırkanın düğmelerini iliklemediği için rüzgarda hafif hafif dalgalanıyordu.

Biranda kendini toparlayıp yanımdan sessiz sedasız bir şekilde ayrılmasıyla gözlerime hücum eden yaşların akması bir olmuştu. Sinir ve acıdan olduğum yere sırt üstü serilmiştim. Gökyüzü kara çarşafını yavaş yavaş çekiyordu üzerine. Yıldızlar ise teker teker başlamışlardı belirmeye…

Buraya gelmeden önce bir umudum vardı. Onun buraya gelişini görmek, bu tepenin üzerinde durmak benim için bir umuttu. Onun beni sevdiğini biliyordum. Onun bana bunu yapacağını da biliyordum.

Önümde eski günlerden kat be kat acılar yıldızlar gibi yan yana dizilmiş beni bekliyordu…

Faruk ÖNCEL
19.01.2013
______________
Çocukken kendimi yalnız hissederdim; hala öyle hissediyorum çünkü; bazı şeyleri biliyorum ve bunları hiç bilmedikleri yada bilmek istemedikleri anlaşılan insanlara bazı ip uçları vermeye çalışıyorum.
C.Gustav Jung
Mesaj21.01.2013, 14:57 (UTC)    
Mesaj konusu:

Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar Smile
______________
Çocukken kendimi yalnız hissederdim; hala öyle hissediyorum çünkü; bazı şeyleri biliyorum ve bunları hiç bilmedikleri yada bilmek istemedikleri anlaşılan insanlara bazı ip uçları vermeye çalışıyorum.
C.Gustav Jung
Mesaj21.01.2013, 17:47 (UTC)    
Mesaj konusu:

HALA SÜPER YAZIYORSUN, ELLERİNE SAĞLIK.
______________
M.Aslan
Mesaj22.01.2013, 14:09 (UTC)    
Mesaj konusu:

seninsevdan yazmış:
HALA SÜPER YAZIYORSUN, ELLERİNE SAĞLIK.

Teşekkürler.
______________
Çocukken kendimi yalnız hissederdim; hala öyle hissediyorum çünkü; bazı şeyleri biliyorum ve bunları hiç bilmedikleri yada bilmek istemedikleri anlaşılan insanlara bazı ip uçları vermeye çalışıyorum.
C.Gustav Jung
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu