Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj16.10.2013, 09:20 (UTC)    
Mesaj konusu: Bir dilencinin ağzından {Bayram için özel}

Öncelikle aşağıdaki örnek metnin forum bölüm kurallarına uygun düştüğünü ve bu bayramda da kısaca zihnimizde yenilememiz gerektiğini düşündüğüm kısa noktalar var. Siz değerli gençlerimiz ve forum üyelerimizin okumasında bir kez daha faydalı olacağını düşündüğümden paylaşmak istedim. İyi okumalar;

***
Sanırım aşağıdaki mısralar bir dilencinin ağzından çıkabilecek en şiirsel sözler olsa gerek. Elbette Goethe, Faust da bu güzel mısraları bir dilencinin ağzından bizlere yazmış. Bakınız ne diyor;

İyi kalpli baylar ve güzel bayanlar
Size dilerim kutlu bayramlar
Lütfen yüzüme iyi bakın
Ve beni dardan kurtarın
Boşa gitmesin bu şarkılar
Sadaka veren olsun bahtiyar
Bayram yaparken herkes
Sevinsin birazda şu kimsesiz
Ne olur sevincinden bayramın
Bana da bir pay ayırın

-Goethe

Herhalde çoğumuz dilenciye para vermişiz ya da çalışsın kardeşim demiş yahut acaba gerçek dilenci mi diye düşünmüşüzdür. Ancak aşağıdaki mısralar bir dilencinin ağzından bize aktarılmış gibi görünsede asıl mesele toplumda yardıma muhtaç kimselere nasıl yardım edeceğimiz ve paylaşacağımız fikrinin vurgulanmasıdır.

18. yüzyılın büyük Alman şairi ve oyun yazarı olan Goethe sanırım teknolojiden uzak o günlerde, bu günlerde bir çok kimsenin görmediği şeyleri görmüştür. Zaten büyük sanatçı olmanın bir kriteri de bu olsa gerek. Bir şeyleri farklı görebilmek. Tabi onların okuduklarını ve düşündüklerini bilmeninde ötesinde, bir bilgelik olmalı ruhlarının derinliklerinde. Onların sanki içlerinde gönüllerinde fazladan gözler yahut kulaklar var. Farklı duyar ve duyarlılıklar gösterirler. Eğer bir şair bir eserini 60 yılda yazıyor ise bu eser defalarca okunmaya değer bir eser olsa gerek.

Sanırım batı edebiyatında farklı bir tarzı ve gönül gözü olan nadir şairlerden biri Goethe. Bu güne gelirsek yani 2007 ye. Bizler toplumsal yardımlaşma kavramında nasıl bakıyoruz? Örneğin lüks arabamızda sahilden usul usul giderken arabamız ışıkta durduğunda yandaki çöp kutusundan ekmek bulmaya çalışan bir dilenci ne kadar ilgimizi çekiyor. Yada Dünya'nın x yerinde haksız yere ölen veya öldürülen insanları haber bültenlerinde gördüğümüzde nasıl deve kuşları gibi kafamızı toprağa gömerek hiç bir şey yokmuş gibi sohbetimize devam ediyoruz.

Elbette herkes zengin olsun. Ama bu dünyadaki her şey bazı kimselerin emrine verilmiş değildir. Evet bazıları ise buna güçlü olan kazanır diyor. Bu sanırım hayvanlar aleminde böyle. İnsanlar ise durup düşünüp analiz yapabiliyor. Ve hayır diyor. Güçlü olan değil iyi olan hak eden kazansın ve yaşasın. Eğer güçlü olan kazanacaksa bu oyunda ben yokum topumu alıp giderim demek de doğru değil. Şöyle bir etrafımıza bakalım. Gururla ekmek ve yaşam mücadelesi veren ama ihtiyaçlarını karşılamayan insanlara hep beraber yardım edelim.

O zaman belkide sokaklarda Goethe'nin dizelerindeki gibi bizimle dalga geçen bohem dilencilerle karşılaşırız. Onlarla şiir konuşur sohbet ederiz. İyi ki varmışsın Goethe gönlüne ve kalemine rahmet.

Bir kez daha iyi bayramlar dilerim.
______________
=> Şimdi aşağıdaki [ Link ] tıkladığınızda [ Sıkça Sorulan Sorular ] adlı alt forumumuza yöneleceksiniz ve umarım sorunlarınıza cevap bulabilirsiniz.
=> http://www.bedava-sitem.com/forum/viewforum.php?f=37


En son kaankart tarafından 21.10.2013 20:14:37 tarihinde değiştirildi, toplam 1 kere değiştirildi
Mesaj23.10.2013, 18:15 (UTC)    
Mesaj konusu:

Dilencilik nasıl bir şey diye sorsam aramızda bilmeyen yoktur her halde, günlük hayatımızda illa çıkmıştır karşımıza bir iki tane dilenci... Allah göstermesin başkasına muhtaç olmak zordur hiç birimiz böyle bir duruma düşmeyi istemeyiz. Ama benim kanaatimce ülkemizde dilencilik artık farklı bir mahiyet kazanmıştır. Muhtaç olanın değil de tembel olup eli kolu tutan insanların yapmasına dönmüştür bu iş. Dilencilik iş olur mu yahu diyeceksiniz, bal gibide olur kardeşim. Bakın bundan bir kaç sene önce camii avlusunda dilenip sonra oradan uzaklaşıp lüks bir arabaya binen kişiyi haberlerde çoğumuz izlemişizdir. Ne yazık ki böyle uyanık, tembel ve haysiyetlerini iki paralık eden insanlara karşı önlemler alamıyoruz. Halbuki dedelerimiz ne güzel ne iyi önlemler almışlar böğle aç gözlü insanlara karşı. Hem çalışmazlar hem muhtaç olanın hakkına tecavüz ederler. Böyle sahtekarlar yüzünden çoğu zaman gerçek ihtiyaç sahipleri mağdur olmaktadır.
''Yoksullukla mucadele, dilencilikle mucadele demektir.'' Osmanlı bu anlayış içindeydi. Osmanlı Devleti yüzyıllarca önemli bir sosyal sorun olan dilencilik konusu üzerinde durmuş, adaletli gelir dağılımıyla toplumdaki sınıf ayrımını düzelterek bunun önüne geçilmesini sağlamaya çalışmıştır. Osmanlı adaleti'nde dilenciler sayılarak defterlere kaydedilirdi. Bu defterlerde söz konusu kişilerin dilencilik nedenleri, süreleri,sakatlıkları,sosyal statüleri hatta milliyetleri gibi ayrıntılarada yer verilirdi.
Osmanlı Devleti dilencilere yani sahte sahte dilencilere karşı bakın ne güzel tedbirler almış. Dilenci esnaf olarak kabul edilip kayıt altına almışlar ve bu dilencileri belirli bir kahyaya bağlamışlar. Yani başı boş dilenmeyip yasaklayıp önüne geçmeye çalışmışlar. Osmanlı'da devlet başıboş sağlıklı olan dilencileri memleketlerine gönderip iş imkanı sağlardı. Eğer bu kişiler tekrar dönüp dilenirlerse kürek çekme cezası gibi cezalara tabi tutulurdu. Hasta olan dilencileri ise şifahanelerde tedavi eder, iyileştiklerinde de memleketlerine geri gönderirlerdi. Orada iş olanağı sağlayarak üretken kişiler olmalarını yapmaya çalışırlardı. Gerçekten ihtiyacı olan kişilere ise dilenebileceklerine dair ''Dilenci tezkeresi '' verilirdi. Böylecesahtekar dilenciler tespit edilip önlemler alınırdı. İşte dedelerimiz adalet ve hukuku daima dilencilik bile demeden sağlamaya çalışmışlardır. Biz de onların yolundan yürüyebilirsek toplumsal barışı daha kolay sağlayabiliriz.
KAYNAK : Atolye
______________

Bundan sonra hep yek, hep tek başıma
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu