Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj23.06.2011, 15:20 (UTC)    
Mesaj konusu: Hac Nedir Siz Bilirmisiniz?

Hac dinî sebeplerle, genellikle dinî önemi olan mekân ve yerlere yapılan ziyaret ve gezi. Hac aynı zamanda İslam dinindeki dinî bir ziyaret barındıran hac ibadetinin özel ismidir hac..


Hac veya hacc kelimesi Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Böylece Türkçede hac ismi hem İslam'daki hac ibadetini hem de genel olarak dinî sebepli ziyaret ve yolculukları ve bu tip ibadetleri, belirli bir din gözetmeksizin, tanımlar. Türk Dil Kurumu sözlüğünde haccı şöyle tanımlar:
Genellikle tek tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca yılın belli aylarında ziyaret edilmesi.
İslam'ın beş şartından biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke'de yapılan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf ibadeti.
Hac yolculuğuna çıkan, hac yapan kişilere hacı denir.
Hac kelimesi, lügatte kasd ve teveccüh mânasına gelmektedir. Dinî mânası ise, belli bir yeri, muayyen bir zamanda, belli hareketlerle ziyaret etmektir. Belli bir yer, Kâbe-i Muazama ve Arafat`tır. Muayyen zaman; Şevval, Zilka`de ve Zilhicce ayının ilk 10 günüdür. Belli hareketler ise; Kâ`be`yi tavaf, Arafatta vakfe, sa`y gibi hacca mahsus hareketlerdir.
Hac ibâdeti, İslâmın 5 temel esasından biridir. Hem beden, hem de mal ile yapılan bir ibadettir. Hicretin 9. yılında farz kılınmıştır. Farziyeti Kitab, Sünnet ve İcma` ile sabit olmuştur. Kur`ân-ı Kerîm`de haccın farziyetini bildiren âyet-i kerîme ve meâli şöyledir: وَللّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَبيلاً
Ona (Kâ`beye) bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hac (ve ziyaret) etmesi Allah`ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. (Âl-i İmrân, 97). Hac, şartlarını haiz olan her erkek ve kadına, ömürde bir defa olmak üzere farzdır. Bu husus hadis-i şerîf`te şu şekilde belirtilmiştir: "Ey insanlar, sizin üzerinize hac farz kılınmıştır. O halde hac ibâdetini yerine getirin." (Ashâbının içinden) bir adam sordu: - Ey Allah`ın Resûlü, her sene mi? Adam aynı soruyu üç defa tekrarlayıncaya kadar Peygamber (A.S.M.) sustu. Sonra şöyle buyurdu:
"- Eğer ben `evet` deseydim, her yıl farz olurdu ve buna gücünüz yetmezdi..." Ebu Hüreyre`den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Kim hac eder de şehevatı terkedip günah işlemezse (kötü söz ve davranışlardan sakınırsa) geçmiş günahları bağışlanır."
"Hac ve ömre için Beytullah`a gidenler, müslümanların Allah`a gönderilmiş temsilcileridir. Dua ederlerse kabûl eder. Mağfiret dilerlerse bağışlar." Diğer bir hadîs-i şerîfte de, hac ile ömrenin, ateş körüğünün demir, altın ve gümüşün pas ve lekelerini giderdiği gibi günahları gidereceği beyan buyurulmuştur. Özürsüz yere haccı terketmek, üzerine hac farz olduğu halde hacca gitmeyi aklına bile getirmemek çok ağır bir günahtır. Hazret-i Ali`nin rivayet ettiğine göre, bu gibi lâkayt kimselere Allah Resûlü,
"Yahudi ve Hıristiyan olarak ölsünler" şeklinde bedduada bulunmuştur. Bir kimsenin sıhhat, para, zaman ve yol emniyeti bakımlarından hiçbir engeli yokken hacca gitmek istememesi, onun îman zâfiyetine delil sayılmıştır. Resûlüllah`ın beduasına hak kazanan bu gibi kimselerin âkıbetinden korkulur.
Hac, baştan sona temsilî hareketlerden meydana gelmiş bir ibadettir. Hac boyunca hacılar, adına ihram denilen kefene benzer dikişsiz bir elbise ile örtünürler. Bu hareket insanın ölmesini ve dünya ile alâkasını kesmesini temsil eder. Arafatta vakfe, mahşer gününün küçük bir nümûnesidir. Arafatta vakfeden sonra tekbirlerle Müzdelife`ye gelen hacılar, bayram gecesini orada geçirirler, bayram günü de Şeytan Taşlamak ve Kurban Kesmek üzere Mina`ya yollanırlar. Şeytan taşlamak şeytanın hile, desise ve vesveselerine karşı nefret duymanın bir remzi ve tezahürüdür. Aynı zamanda Hz. İbrahim`in (A.S.) Şeytan Taşlama sünnetine imtisal mânâsını da ihtiva etmektedir. Hacılar kötülüğe olan düşmanlık ve nefretlerini, ellerinden geldiğince kötülüklerle mücadele edeceklerini, kötülüğün mümessili, şerlerin sembolü olan Şeytan`ı yine sembolik olarak taşlamakla ifade ettikten sonra, Allah yolunda canlarını vermeye hazır ve âmâde olduklarını göstermek üzere bir de kurban keserler. Hazret-i İsmail`in gösterdiği Hak yolunda kurban olma teslimiyetini yeniden yaşarlar. Bir dâva, hak dahi olsa, uğrunda seve seve can verebilecek müdafi ve taraftarları olmadan üstün gelemez. Bu bakımdan kesilen kurbanla hacılar gerekirse canlarını Allah yolunda feda edebileceklerini, kurban etmekten çekinmeyeceklerini sembolik olarak ifade etmiş olurlar. Tavaf, yani, Kâbe`nin etrafında dönme ise, kâinat nizamından alınmış bir ibadettir. Kâinatta gezegenler, güneş, elektronlar, çekirdek, pervaneler ateş etrafında dönerler; bu dönüşle merkeze olan bağlılık ve aşklarını göstermiş olurlar. Bu bakımdan tevhid dîninin sembolü olan Kâbe etrafında dönüş de, dîne olan aşk ve bağlılığı sembolize eder. Kâbe`yi her dönüş bir merhale ve menzil aşarak 7 kat göklerin üstüne çıkmak, iç dünyamızda 7 basamaklı olan nefsin en aşağı tabakasından en üst basamağına yükselmek, insanî hayatın gayesine varmak, ruhanî hayata kavuşmak mânalarını da ifade eder.
Haccın pek çok hikmeti, maddî ve mânevî faydaları vardır. Bazılarına kısaca temas edip geçelim:
Mü`minler, aynı gaye ve inançla hac ibâdeti dolayısiyle bir araya gelirler. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan mahşerî bir kalabalık, ibadet şuuru ve heyecanı ile kâinatın yaratıcısına yönelerek ondan dilekte bulunur, mağfiret isterler, kâmil bir îmanla yaşayıp öylece ölmeyi niyaz ederler. Kazanılan mânevî hazla eskiden mevcut kötü huy ve alışkanlıklarını terk ederler. Ve Allah`ın emirlerine daha sıkı sıkıya sarılma şevkini elde ederler.
Ayaklar yalın, başlar açık olarak bütün hacıların beyaz örtülere bürünmesi âdeta Mahşer gününü hatırlatır. Böylece kalbler yumuşar, bakışlar başkalaşır, duygular heyecana gelerek mânevi bayram yapılır.
Bir emirle 14 asırdan beri milyonlarca insanı bu mukaddes beldelere koşturan Allah`ın azametini bütün duygularıyla kavrayan hacılar, milyonlarca insanın kendileri gibi düşünüp inandığını da bizzat görüp müşahede ederek insî ve cinnî bütün şeytanların şübhe ve vesveselerine 5 para kıymet ve ehemmiyet vermezler. İmanları kat kat kuvvet kazanır.
İslâm dîninin zuhur edip âleme yayıldığı, mücadelesinin verildiği, uğruna canların feda edilip kanlar akıtıldığı mukaddes beldeleri ve muhterem ve muazzez İslâm kahramanlarının mezarlarını ziyaret etmekle hacıların gönlünde İslâm`ı bütünüyle yaşama ve ona hizmet etmek aşk ve şevki uyanır. O eşsiz mücahidlere mânen hitab ederek:
"Size, bize bıraktığınız mukaddes emanetleri biz de bizden sonraki nesillere lâyıkı vechile tevdi edeceğimize söz veriyoruz..." derler.
Yolculuk esnasında karşılaşılan zorluklar ve mahrumiyetler insana nimetlerin kıymetini ve bunlara şükretmeyi öğretir. Mal ve mülkünden uzak kalmak, akraba ve dosttan ayrı düşmek, istirahat imkânı bulamamak, insana muhtaçlarla fakirlerin sıkıntılarını hatırlatır ve böylece onlara şefkat elinin uzanmasına vesile olur.
Hacda cihad sevabı vardır. Çünkü onda hem sefer hali, hem nefisle mücadele, hem eziyet ve yorgunluklara tahammül vardır. Hac ibâdetinin bu gibi mânevî ve ruhî fayda ve hikmetleri yanısıra maddî ve ictimaî bâzı faydaları vardır. Şöyle ki:
Hac, İslâm âleminin senede bir defa aktedilen umumî bir kongresi hükmündedir. Hac mevsiminde İslâm ülkeleri iç ve dış mes`elelerinde fikir birliğine vararak dış dünyaya karşı yenilmez bir kuvvet hâlinde topyekûn hareket etme imkânı bulurlar. Birbirleriyle tanışıp kaynaşma; kültür, fen ve san`at mübadelesinde bulunma imkânı elde ederler.
İslâm ülkelerinin beynelmilel bir fuarı mahiyetini arzeden hac mevsiminde her devlet maddî ve mânevî varlığını teşhir edebilir. Geri kalmış İslâm ülkelerine elbirliği ile yapılan yardımlarla o ülkeler kalkındırılır.
Üç çeşit hac vardır:
1 - Hacc-ı ifrad,
Önce ihram bölümünde anlatıldığı şekilde ihrama girilir ve Mekke-i Mükerreme`ye dahil olmak için bütün hazırlıklar yapılır. Mekke`ye gündüz veya gece girmekte fark yok ise de, gündüz girmek hem kolaylık bakımından daha iyidir, hem de müstebahtır. Mekke`ye girince önce eşyalar kalınacak yere yerleştirilir. Sonra mümkünse gusledilip, değilse abdest alınıp tavaf yapmak üzere Mescid-i Haram`a gidilir. Hayız ve nifas hâlindeki kadınlar, o halde iken tavaf edemezler, tavaftan başka bütün hac menâsikini yerine getirirler. Mescid-i Haram`a, mümkünse Benî Şeybe kapısından sağ ayak ile girilir ve girerken şu dua okunur:

اَللّهُمَّ هذَا حَرَمُكْ وَمَأْمَنُكَ وَقَوْلُكَ الْحَقُّ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ امِنًا اِللّهُمَّ فَحَرِّمْ لَحْمى وَدَمى عَلَى النَّارِ وَقِنى عذَابكَ يَوْمَ تَبْعَثُ عِبَادَكَ بِسْمِ اللّهِ وَعَلى مِلَّةِ رَسُولِ اللّهِ اَلْحَمْدُ لِلّهِ الَّذى بَلَّغَنى بَيْتَهُ الْحَرامَ اَللّهُمَّ افْتَحْ لى ابْوَابَ رَحْمَتِكَ وَمَغْفِرَتِكَ وَاَدْخِلْنى فيهَا وَاَغْلِقْ عَنّى اَبْوَابَ مَعَاصيكَ وَجْنُبْنى الْعَمَلَ بِهَا
Allahümme hâzâ haramüke ve me`menüke. Kulte ve kavlüke`l-hak: "Ve men dehalehû kâne âmina..." Allahümme feharrim lahmî ve demî ale`n-nâr ve kınî azâbeke yevme teb`asü ibâdek... Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâhi. Elhamdü lillâhillezî bellegani beytehü`l-harâme. Allahümme`ftah lî ebvâbe rahmetike ve edhılnî fîha ve eğlık annî ebvâbe meâsîke vecnübni`l-amele bihâ.. Kâbe-i Muazzama ilk görüldüğünde ise Allahü Ekber diye tekbir getirilerek şöyle dua edilir: اَللّهُمَّ اَنْتَ السَّلامُ وَمِنْكَ السَّلامُ وَحَيِّنَا رَبَّنَا بِالسَّلامِ وَاَدْخِلْنَا بِفَضْلِكَ وَكَرَمِكَ دَارَ السَّلامِ اَللّهُمَّ زِدْبَيْتَكَ هُدىً وَتَشْريفًا وَتَعْظيمًا وَتَكْريمًا وَبِّرًا وَمَهَابَةً اَللّهُمَّ تَقَبَّلْ تَوْبَتى وَاَقِلْ عُثْرَتى وَاغْفِرْ خَطيئَى يَا حَنَّانُ يَا مَنَّانُ
Allâhümme ente`s-selâmü ve minke`s-selâm fehayyinâ rabbenâ bi`s-selâm ve edhılnâ bi-fadlike ve keremike dâre`s-selâm. Allahümme zid beyteke hüden ve teşrîfen ve ta`zîmen ve tekrîmen ve birren ve mehabeten. Allahümme tekabbel tevbetî ve ekıl usretî veğfir hatîetî yâ Hannânü yâ Mennân... Kâbe`yi ilk görünce yapılacak duaların makbûl olacağına dair rivayetler vardır. Bunun için burada dua edenler: "Yâ Rabbi! Burada ettiğim ve bundan sonra edeceğim bütün dualarımı kabul buyur" demelidirler. Buradan başka duaların en çok makbûl olduğu yerler şuralarıdır:
1 - Tavaf yaparken,
2 - Rükn-i Yemânî`nin önünde,
3 - Makam-ı İbrahîm`in orada,
4 - Safâ ve Merve tepelerinin üzerinde,
5 - Safâ ve Merve arasında sa`y ederken,
6 - Mina`da,
7 - Arafat`da,
8 - Müzdelife`de,
9 - Şeytan taşlama ânında,
10 - Mültezem`de. Mültezem, Kâbe kapısı ile Hacer-i Esved rüknü arasında kalan kısma denir.
11 - Zemzem kuyusunun yanında ve Zemzem içerken. Kâbe`yi ilk görünce yapılan duâlardan sonra, Kudüm tavâfına niyet edilerek Kâbe`ye yaklaşılır. Hacer-i esved`in bulunduğu köşeye gidilir. Eğer durum müsaitse Hacer-i Esved öpülür. Bu mümkün olmazsa el sürülür. Buna da imkân bulunmazsa hizasında durularak istilâm edilir. Haceri Esved`i öpeceğim veya el süreceğim diye onun önünde izdihama sebebiyet vermek, etrafını ite kaka rahatsız ederek ona yaklaşmaya çalışmak doğru değildir. Uzaktan istilâm etmek de Hacer-i Esved`i öpmek ve elle tutmak sevabını insana kazandırır. Bu bakımdan hiç izdihama mahal yoktur. Bundan sonra tavaf bahsinde anlattığımız şekilde Kâbe 7 kere tavaf edilir. 7. kere Hacer-i Esved`in önüne gelince Kudüm tavafı tamamlanmış olur. Tekrar Hacer-i Esved istilâm edilir. Sonra yer bulunursa Makam-ı İbrahim`de, değilse Mescid dahilinde münasib bir yerde iki rek`at tavaf namazı kılınır. Namazdan sonra Zemzem kuyusuna gidilip su içilir. Sonra Safâ ile Merve arasında sa`y edilmek isteniyorsa, tekrar Hacer-i Esved`e dönülüp istilâm edilir. Sonra Safa tepesinde gidilmek üzere Mescidden dışarı çıkılır. Sa`y bahsinde anlattığımız şekilde Safâ ile Merve arasında 7 kere gidip gelinir. Böylece sa`y de yapılmış olunur. Sa`y tavaftan sonra yapılır. Tavaftan önce yapılan sa`y`in iade edilmesi gerekir. İfrad hac`da, say`in, Kudüm tavafından sonra hemen yapılmayıp Ziyaret tavafından sonraya bırakılması daha faziletlidir. Tavaf ve sa`y esnasında imam vakit namazlarına başladığı zaman, tavaf ve sa`y bırakılarak cemaate uyulur. Sonra bırakılan yerden devam edilir. Merve`de sa`y tamamlandıktan sonra tekrar Mescide dönülür ve iki rek`at namaz kılınır. Sonra Zilhicce`nin 8. günü olan terviye gününe kadar, Mekke`de ihramlı olarak kalınır. İhramın yasaklarından kaçınılır. Bol bol nafile tavaf yapılır. Mescidde namaz kılınır. Ancak bu nafile tavaflardan sonra sa`y yapılmaz. Terviye gününden bir gün önce, yani arefe gününden iki gün önce imam bir hutbe okuyarak insanlara hac vazifeleri hakkında bilgi verir. Hac esnasında üç hutbe okunur ki birincisi budur. Diğer ikisi ise, arefe günü Arafat`da okunan hutbe ile, Arafat`tan döndükten sonra Zilhicce`nin 11. günü Mina`da okunan hutbedir. Hutbeler imam tarafından öğle namazının ardından okunur. Ancak Arafat hutbesi öğle namazı kılınmadan evvel okunur. Terviye günü (arefeden bir gün önce) sabah namazı kılınıp güneş doğduktan sonra topluca Mina`ya gidilir. Ve orada gecelenir. Mekke`de bulunulduğu sürece ve yollarda telbiyeye devam edilir. Mina`da gece kalındıktan sonra sabah namazı erken kılınarak Arefe günü Arafat`a gitmek üzere yola koyulunur. Mina`da gecelemeden doğruca Mekke`den Arafat`a gidilip orada gecelemek de câizdir. Mina`da geceleyecekken Mekke`de geceleyip oradan Mina`ya uğrayıp doğruca Arafat`a çıkmak câizse de mekruhtur. Arafat`a varılınca, buranın her yerinde durulup vakfe yapılabilirse de Cebel-i Rahme adı verilen tepecik civarında durmak daha faziletlidir. Öğle vakti, imam hutbeye çıkar ve müezzin de ezan okur. Ezandan sonra Cumada olduğu gibi imam hutbesini verir ve insanlara hac görevini hatırlatır. Hutbeden inince bir ezan ve iki kametle öğle namazı ve ikindi namazı birleştirilerek, öğle vakti içinde kılınır. İki farz namaz arasında sünnet kılınmaz. Öğlenin ilk sünneti ise kılınır. İmam-ı A`zam`a göre Arafat`ta öğle ve ikindinin birarada kılınması sadece cemaatle câizdir. Yalnız başına kılınamaz. İmam-ı Muhammed ile Ebû Yûsuf`a göre ise, yalnız başına kılanlar dahi, bu iki namazı bir arada kılarlar. Namazdan sonra vakfeye çıkılır ve bol bol dua edilir. Dua imamla yapılacağı gibi, tek başına da yapılabilir. Gündüz Arafat`ta vakfeye duranlar için, güneş batıncaya kadar vakfeye devam etmeleri vâcibdir. Arafat`da yapılacak muayyen bir dua yoktur. Bol bol tekbir getirilir(*). Şu duanın yapılması da çok daha bulunmuştur: Lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ şerîke leh lehü`l-mülkü ve lehü`l-hamdü yuhyî ve yümît bi-yedihi`l-hayr ve hüve alâ külli şey`in kadîr. Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur: "Duanın en hayırlısı Arefe günü yapılanıdır. Benim söylediğim, benden evvelki peygamberlerin söylediği en hayırlı söz de: "Lâ ilâhe illâllahü vahdehû lâ şerîke leh, Lehü`l-mülkü ve lehü`l-hamdü yuhyî ve yümît bi-yedihi`l-hayr ve hüve alâ külli şey`in kadîr" sözüdür." Güneş batınca telâş etmeksizin vekarla Müzdelife`ye dönmek üzere yola çıkılır. Zaman zaman telbiye, tekbir, tehlil ve tahmid getirilir ve istiğfarda bulunulur. Güneşin batışından evvel Arafat sahasının dışına çıkmamak kaydıyla izdihamdan dolayı erkenden hazırlanıp yola koyulmakta bir mahzur yoktur. akşam namazı Arafat`ta veya yolda kılınmaz. Kılınırsa Müzdelife`de iadesi gerekir. Müzdelife`ye varınca münasip bir yere inilir. Yatsı vakti girildikten sonra müezzin ezan okuyup kamet getirir. İmam akşam namazını kıldırır, sonra sünnet kılınmadan tekrar kamet getirilerek yatsı namazı kılınır. Böylece yatsı vaktinde akşam ile yatsı namazı birleştirilerek kılınmış olur. Yalnız başına kılan da aynı şekilde bu iki namazı birleştirerek kılar. Müzdelife`de gecelemek sünnettir. Ancak fecrin doğuşundan itibaren güneş doğuncaya kadarki süre içinde Müzdelife`de bir an bile olsun bulunup vakfe yapmak vâcibdir. Bu vakfeyi terketmek cezayı gerektirir. Müzdelife`de geceleyenler mümkün olduğu kadar geceyi ibâdet, zikir ve dua ile geçirirler. Bu arada Mina`da şeytan taşlamada kullanmak üzere 70-80 tane taş toplanır, bunlar yıkanıp temizlenerek atmaya hazır hâle getirilir. Müzdelife`de fecir ile güneşin doğuşu arasında bir süre vakfe yaptıktan sonra, gün iyice ağarınca Mina`ya doğru yola çıkılır. Bu gün Kurban bayramının birinci günüdür ki yevm-i nahr tâbir edilir. Mina`ya varılınca hemen eldeki ağırlıklar ve eşyalar kalınacak yere konur. Sonra Mekke`ye gidiş istikametine göre üçüncü cemre olan Cemre-i Akabe`ye varılır. Daha evvel hazırlanmış olan taşlardan 7 tane bu cemreye atılır. Bu taşların öğleyin zeval vaktine kadar atılması sünnettir. Güneş batıncaya kadar atılmasında ise bir beis yoktur. En iyisi izdihama meydan vermemek için acele etmeyip münasib zamanı kollamaktır. Kurban bayramının bu birinci günü, sadece Akabe cemresine taş atılır. Taş atma işlemi bitince kurban kesmek isteniyorsa kurban işi ile meşgul olunur. Hacc-ı İfrad yapana kurban kesmek vâcib değildir. Nâfile olarak keserse o ayrıdır. Kurban kesmek istemiyenler, bundan sonra saçlarını traş eder ve kısalttırırlar. Kıran ve Temettü haccı yapanlara kurban vâcib olduğu için onlar ancak Kurban bayramı günleri içinde kurbanlarını kestirdikten sonra traş olabilirler veya saçlarını kısalttırabilirler. Başı traş ettirdikten sonra bıyık ve tırnakların da kesilmesi müstehabtır. Sakallardan kesilmez. Kesilirse bir mahzuru da yoktur. Bu şekilde traş olup veya saçları kısalttıktan sonra, ihram sebebiyle haram olan herşey, cinsî münasebet hariç, helâl olur. Traş olduktan sonra aynı günde veya mümkün olmazsa ikinci veya üçüncü günlerde Mekke`ye gidilip Ziyaret tavafı yapılır. Bu tavaf farzdır ve haccın son rüknüdür. Ziyaret tavafının yapılmasıyla hac tamam olmuş olur. Tavaftan sonra artık cinsî münasebet de helâl hâle gelir. İfrad haccı yapan kimse sa`yini Kudüm tavafından sonra yapmayıp Ziyaret tavafından sonraya te`hir etmişse, tavafın ardından sa`y yapılır. Yoksa sa`y gerekmez. Kıran ve temettü haccını yapanlar ise, Ziyaret tavafından sonra da sa`yederler. Ziyaret tavafı bu şekilde yapıldıktan sonra, tekrar Mina`ya dönülür. Mina`da gecelenir. Mina`da gecelemek sünnettir. Sebebsiz yere Mina`dan başka yerde gecelemek mekruhtur. Kurban bayramının ikinci günü öğleyin zevalden sonra, üç cemreye de taş atılır. Önce Suğra, sonra Vusta, sonra da Akabe cemreleri taşlanır.Kurban bayramının 3. günü de aynı şekilde zevalden sonra Şeytan taşlama işine devam edilir. Böylece taşlamalar tamamlanmış olur. Artık Mekke`ye dönülmesinde bir mahzur kalmaz. Ancak üçüncü günü de Mina`da geceleyip, 4. günün fecri doğuncaya kadar Mina`da kalınacak olursa, bu 4. günde de şeytan taşlama işinin yapılması icabeder. Taşlama işleri tamamen bitip Mina`dan ayrılındıktan sonra Mekke`ye dönülür. Mekke`den memlekete dönmek üzere ayrılırken ise, son vazife olarak Kâbe tekrar ziyaret edilir ve Vedâ tavafı yapılır. Vedâ tavafı yerine getirildikten sonra iki rek`at tavaf namazı kılınır, sonunda dua edilir ve Zemzem suyundan içmek üzere kuyuya gidilir. Burada kıbleye karşı durularak dua yapılır. Zemzem içilir, üst başa dökülür. Eğer durum müsait olursa tekrar Kâbe`ye gidilip Mültezem denilen Hacer-i Esved ile Kâbe kapısı arasındaki mevkie yüz ve göğüs konarak sağ el kapıya doğru uzatılır. Allah`tan rahmet dilenir, gözyaşı dökülür. Bir müddet tahmid, tehlil, tekbir ve salâvat getirdikten sonra Hacer-i Esved istilâm edilir ve yüz Kâbe`ye doğru dönük olarak mescidden çıkılır, yolculuk işleri ile meşgul olunur.

2 - Hacc-ı kıran,
Kıran haccının ömre ile hac için birlikte niyet edip ihrama girmek olduğunu söylemiştik. Kıran haccı yapmaya niyetli olan kimse, ifrad haccından farklı olarak ihrama girerken hac ve ömreye birlikte niyet eder. Daha sonra Mekke`ye geldiğinde ömre için Kâbe`yi tavaf eder, tavaftan sonra da ömre için sa`yde bulunur. Bundan sonra ihramdan çıkmadan Kudüm tavafını da yapar. Hac için sa`yini Kudüm tavafının hemen akabinde yapabilecekleri gibi, Ziyaret tavafından sonraya da te`hir edebilirler. Bundan sonra ifrad haccı yapan kimselerin yaptığı bütün şeyler yapılır. İfrad haccı yapanlardan farklı olarak Kıran haccı yapanlar bir de kurban keserler. Bu kurban vâciptir. Birinci günü şeytan taşlamadan itibaren Kurban bayramı günleri içinde kesilmesi gerekir. Bu kurban kesilmeden hacı adayı saçını traş edip veya kısalttırıp ihramdan çıkamaz. İşte Kıran haccını yapan kimse, mîkatta ihrama girdikten itibaren kurbanını kesinceye kadar devamlı ihramda kalır ve haccın bütün yasaklarına riayet eder. Bundan sonra farz hacda olduğu gibi ziyaret tavafı yapılır. En sonunda da Veda tavafı yapılarak hac tamamlanmış olur. Kıran haccı yapana Kârin denir.
3 - Hacc-ı temettü.
Temettü, hac ayında iki ihramla hac ile ömreyi birlikte ifa eylemek demektir. Bu şekilde hac edene mütemetti denir.Temettü haccı yapmak isteyen, ilk önce ömreye niyet ederek ihrama girer. Meke`ye ilk varınca ömre tavafını ve sa`yini yaparak başını traş ettirir ve ihramdan çıkar. Kendisine ihram sebebiyle yasak olan şeyler artık helâl olmuş olur. Bu halde Mekke`de kalır. İhramlı olmadığı için Kudüm tavafı yapması gerekmez. Hac için ihrama terviye günü veya daha önceki bir gün girer. Daha önce yapmadığı Kudüm tavafını yapabilir. Şayet yapmazsa sa`yi Ziyaret tavafından sonraya te4hir etmek zorundadır. Bundan sonra, Kıran haccı yapanın aynısını yapar.
Hac bir kimse üzerine şartları tahakkuk edince farz olur. Üzerine hac farz olan kimse hemen o yıl hacca gitmesi gerekir. Bu ibâdeti daha sonraki yıllara bırakırsa günahkâr olur. 3 mezheb imamı bu hususta müttefiktir. Bununla beraber hayatta iken bu vazifeyi yerine getiren kimse günahtan kurtulur. Fakat hac etmeden ölürse, hac için vasiyet etmiş bile olsa, günahkârdır.
Haccın şartları üçe ayrılır:
1 - Vücubunun şartları,
2 - Edâsının şartları,
3 - Sıhhatının şartları.
Haccın bir kimseye vâcib, yani, farz olması için o kimsede şu şartların bulunması gereklidir:
1 - Müslüman olmak.
2 - Âkıl ve bâliğ olmak.
3 - Hür olmak.
4 - Yol masraflarını karşılayacak ve gidip gelinceye kadar başkalarına muhtaç olmayacak şekilde ailesinin, çoluk çocuklarının ve kendisinin geçimini te`min edecek maddî imkâna sahip olmak.
5 - Haccın farz olduğunu bilmek.
Kendisine hac farz olan bir kimse, bu hac farîzasını yerine getirebilmesi, edâ edebilmesi için şu şartların da bulunması gerekmektedir:
1 - Sıhhat. Hacı adayının hac farîzasını yerine getirebilecek kadar sıhhatli olması şarttır. Kötürüm, ayakları kesik, felçli, yolculuğa dayanamıyacak kadar yaşlı kimselere zengin bile olsalar hac farz değildir. Başkalarını kendi yerlerine haccettirmek de üzerlerine gerekmez. Hapiste bulunanlar için de durum böyledir. İki gözü âmâ olanların kendilerini hacca götürecek kimseleri yoksa bunlara da hac farz değildir. Ancak vücudu sağlam, sıhhati yerinde iken kendisine hac farz olup da haccetmeyen, sonra da bu şekilde hacca mâni bir hastalığa yakalanan kimseye ise hac farz olmaktan düşmez. Çünkü hac kendisine sağlığı yerinde iken farz olmuş, o ise gitmeyip haccı te`hir etmiştir. Bu bakımdan kendisi gidemiyecek bir hastalığa yakalanmış olsa bile, kendi yerine başkasını hacca göndermesi ve hac farîzasını mutlaka yerine getirmesi şarttır.
2 - Yol emniyeti. İster kara, ister deniz, isterse hava olsun yolda selâmet ve emniyet bulunduğu takdirde haccın edâsı farz olur. Yolda harb veya başka bir sebeble emniyet olmadığı takdirde ise haccın edâsı farz olmaktan çıkar.
3 - Kadının yanında kocasının veya bir mahreminin bulunması. Hacca gidecek kadının bulunduğu yerle Kâbe arasında bir sefer mesafesi (90 km.`lik yol) veya daha fazla mesafe bulunduğu zaman kadın ister genç, isterse yaşlı olsun, beraberinde kocası veya bir mahremi bulunmadan haccedemez. Kadına mahrem sayılanlar, onun ebedî olarak kendileriyle evlenemeyeceği kimselerdir. Bununla beraber bu kimselerin âkıl, bâliğ ve kendilerine güvenilir kimseler olmaları da şarttır. Kadını hacca götürecek olan kocanın veya mahremin yol ve nafaka masrafları, kadın tarafından ödenir. Kendisini hacca götürecek mahremi bulunup kendisinin o mahremin yol ve nafaka masraflarını karşılayabilecek malî imkânı da olsa kadına kocasının izni olmasa bile hac farz olur. Fakat nafile hac için kocanın izni şarttır.
4 - Kadınlar için iddet hâli olmamak. Kocasından boşanmış veya kocası vefat etmiş kadınlar, iddet hâli içine girmiş olurlar. İddet müddeti, kocanın vefatı dolayısıyla 4 ay 10 gün, boşanmalarda ise üç aylık bir zamandır. İddet hâlinde bulunan kadınlar evlenemiyecekleri gibi, hacca da gidemezler.
Haccın sahih olmasının şartı 3`tür:
1 - Zaman (vakt-i mahsus): Haccın rükünleri, kendilerine mahsus zaman içinde yapıldıkları takdirde sahih olur. Başka zamanlarda yapılırsa hac sahih olmaz; bozulmuş, bâtıl olmuş olur. Zamandan murad, ziyaret tavafının ve Arafatta vakfenin vaktidir. Çünkü hacın rükünleri bu ikisidir. Arafatta vakfenin vakti, Arefe günü öğleden sonra Kurban bayramının 1. günü fecrin doğuşuna kadardır. Kâbe`yi ziyaret tavafının vakti ise, kurban bayramının 1. günü fecrin doğuşundan itibaren ömrün sonuna kadardır. Bir de Şevval ve Zilka`de ayları ve Zilhicce`nin ilk 10 günü haricinde hac işlerinden herhangi birini yapmak sahih olmaz. Meselâ bu aylar dışında hac için tavaf veya sa`y yapılmış olsa, sahih olmaz. Ancak ihrama girmek kerahetle câiz olur.
2 - Mekân (Mekân-ı mahsus): Vakfe için şart olan mekân, Arafat dağı; ziyaret tavafı için, şart olan mekân ise, Mescid-i Haram`dır.
3 - İhram: Hac için niyet edip ihrama girmedikçe hac sahih olmaz. İhrama mîkatta veya mîkattan önce girilmesi şarttır.
Haccın rükünleri ikidir:
1 - Arafatta bir müddet beklemek. Buna vakfe denir.
2 - Ziyaret tavafı yapmak. Bu ikisinden birisi yapılmadığı takdirde hac fâsid olur, bozulur. Vakfe, tavafdan daha kuvvetli bir rükündür. Çünkü Arafatta vakfeden önce cinsî münasebet yapılırsa hac bozulur. Fakat ziyaret tavafından önce yapılırsa, hac bozulmaz, ceza gerekir.
1 - Safâ ile Merve arasında yürümek (sa`y etmek).
2 - Müzdelife`de vakfe yapmak. Bu vakfenin vakti, kurban bayramının birinci günü fecrin doğuşundan itibaren gün ağarıncaya kadar geçen süredir. Bu süre içinde az bir vakit dahi olsa Müzdelife`de bulunulursa vâcib yerine gelmiş olur.
3 - Mina`da şeytan taşlamak, Mina`da taş atılacak üç tane yer vardır. Bunlara Cemre-i Akabe, Cemre-i Vusta ve Cemre-i Suğra denir. Birinci gün sadece Akabe Cemresine taş atılır. Kurbanın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri ise, her üç cemre de taşlanır. Önce Cemre-i Suğra`dan başlanır, sonra Vusta`ya, daha sonra da Akabe`ye atılır. Her bir cemreye, 7 tane taş atılır.
4 - Başı traş etmek veyahut saçları kısaltmak.
5 - Veda (Sader) tavafını yapmak.
6 - Mikatlardan ihrama girmek de vâcibdir. Hacca niyet edip ihrama girmek farz ise de, bunun mikatlarda yapılması vâcibtir. Mîkatlarda ihrama girilmezse vâcib terkedilmiş olacağından kurban kesmek gerekir. Veya geri dönülüp mîkatta ihrama girmek gerekir.
7 - Arefe günü öğleden itibaren güneş batıncaya kadar Arafat`ta beklemek.
8 - Farz olan ziyaret tavafının farz olan dört şavtına üç şavt daha ilâve ederek yediye tamamlamak.
9 - Ziyaret tavafını bayram günleri içinde yapmak.
10 - Tavafa Hacer-i Esved`den başlayıp Hacer-i Esved`i sola alarak Hatîm arkasından yaya olarak Kâbe`yi tavâf etmek.
11 - Tavaflardan sonra, Harem-i Şerîf`te iki rek`at namaz kılmak.
12 - Kıran ve Temettü haccı yapanlar için, Harem dahilinde kurban kesmek.
Haccın başlıca sünnetleri şunlardır:
1 - İhrama niyet edileceği zaman gusletmek.
2 - İki parça hâlinde olan özel ihram örtüleriyle vücudunu örtmek.
3 - İki rek`at ihram namazı kılmak.
4 - İhrama girdikten sonra telbiye getirmek. Telbiye şudur: لَبَّيْكَ اَللّهُمَّ لَبَّيْكَ لاَشَريكَ لَكَ لَبَّيْكَ اِنَّالْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لاَشَريكَ لَكَ
Lebbeyk, Allahümme lebbeyk. Lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk. İnnel-hamde ve`n-nimete leke ve`l-mülk. Lâ şerîke lek (*).
5 - Kudüm tavâfı yapmak.
6 - Farz ve vâcib tavaflar dışında çokca tavaf yapmak.
7 - Sa`y yaparken iki yeşil direk arasında koşmak.
8 - Zilhicce`nin 8. günü Mina`ya çıkıp orada gecelemek.
9 - Arefe günü güneş doğduktan sonra Arafat`a çıkmak.
10 - Müzdelife`den Mina`ya güneş doğmadan önce dönmek.
11 - Kurban bayramının gecelerini Mina`da geçirmek.
12 - Müzdelife`de gecelemek.
13 - Mina`da cemrelere taş atarken sırayı gözetmek.
14 - Arafat`ta huzur ve huşu` içinde Allah`a dua edip yalvarmak.
15 - Kurban bayramının birinci günü Mina`da ilk taş atmayı güneşin doğuşu ile öğle vakti arasında yapmak.
16 - Tavaflardan sonra Zemzem kuyusuna gidip su içmek.
17 - Hacer-i Esved`i öpmek veya istilâmda bulunmak.
Haccın edebleri çoktur. Önemli bazıları şunlardır:
1 - Hacı adayının mevcut borçları varsa hacca gitmeden evvel onları ödemesi.
2 - Tecrübeli ve bilgili kimselerle konuşup onlardan bilgi almak. Haccın fiil ve hareketlerini güzelce öğrenmek.
3 - Dargın olduğu kimselerle barışıp helâllaşmak.
4 - İbadetlerindeki noksanlarını tamamlayıp gidermek. Kaza namazları ve kaza oruçları varsa onları yerine getirmek.
5 - Günahlarından samimi ve hâlis bir niyetle tevbe etmek.
6 - İyi bir arkadaş edinmek.
7 - Akraba ve dostlarla vedalaşmak ve dualarını istemek.
8 - Evden yolculuğa çıkmadan evvel iki rek`at namaz kılmak.
9 - Hacdan dönüşte evde iki rek`at namaz kılmak.
10 - Evden sevinçle çıkmak ve yolda zamanı dua ile, zikirle geçirmek.
11 - Evden çıkarken Besmele çekip Âyete`l-Kürsî`yi, İhlâs`ı ve Muavvizeteyn`i okumak.
12 - Elde emanetler varsa sâhiplerine iade etmek.
13 - Fakirlere bol bol sadaka dağıtmak.
14 - Daima abdestli bulunmaya gayret etmek.
15 - Haremeyn`de hiç olmazsa bir hatim indirmek.
araştırmacı yazar süleyman yasin akdeniz
Hacc-ı ifrad, yalnız hac için ihrama girilerek yapılan hacca denir. Hacc-ı kıran, hac ile ömreyi tek ihram içinde yapmaya denir. Hacc-ı temettü ise, ömre ve hac için ayrı ayrı ihrama girerek ikisini birlikte yapmak demektir. En faziletli hac şekli, Kıran, sonra Temettü, sonra da İfraddır,Hac..!

______________
Oyyunkom & Oktay-Blog ikiside şahsıma aittir. İki site üzerinden paylaşım yapmam veya mesaj atmam sizi yanıltmasın.
Mesaj23.06.2011, 16:08 (UTC)    
Mesaj konusu:

hepsini okumadım ama paylaşım için teşekkürler
______________
Büyük işler başaran, Küçük adam..
DREAMWEAVER İLE BEDAVA-SİTEM İÇİN TASARIM YAPMA // RESİMLİ ANLATIM
Mesaj23.06.2011, 16:56 (UTC)    
Mesaj konusu:

güzel paylaşım ellerinizie sağlık .
Mesaj23.06.2011, 17:05 (UTC)    
Mesaj konusu:

Sağolasın..
______________
Oyyunkom & Oktay-Blog ikiside şahsıma aittir. İki site üzerinden paylaşım yapmam veya mesaj atmam sizi yanıltmasın.
Mesaj23.06.2011, 17:39 (UTC)    
Mesaj konusu:

güzel paylaşım ellerinizie sağlık .
Mesaj24.06.2011, 10:16 (UTC)    
Mesaj konusu:

icon-arsivi yazmış:
güzel paylaşım ellerinizie sağlık .



Saol saol,ne demek yeterki siz okuyun yoksa neden paylaşıyorum..
______________
Oyyunkom & Oktay-Blog ikiside şahsıma aittir. İki site üzerinden paylaşım yapmam veya mesaj atmam sizi yanıltmasın.
Mesaj24.06.2011, 10:29 (UTC)    
Mesaj konusu:

çok teşekkürler ama hepsini okumadım Razz
______________
Mesaj24.06.2011, 10:55 (UTC)    
Mesaj konusu:

Zaten kimse okumuyorki Crying or Very sad
______________
Oyyunkom & Oktay-Blog ikiside şahsıma aittir. İki site üzerinden paylaşım yapmam veya mesaj atmam sizi yanıltmasın.
Mesaj24.06.2011, 11:04 (UTC)    
Mesaj konusu: Selamlar!..

Böyle konuların okunmasını istiyorsan, genel olarak tanım ve özet geçerek metin hazırlayacaksın arkadaşım, sonra içinde geçen kelimeleri bölümleri belirttiğin başlıkları bazı yerlere yönlendirebilirsin. Örn: Tavaf Şekilleri başlığını diyanetin bir web sitesine yönlendirdiğinde hem reklam olmaz hemde okumak isteyen kişi oraya gider, bilen kişi içinde metin karmaşası olmaz herkes okur. Wink

Bunlara dikkat ederek tekrar metni düzenlemeni tavsiye ederim.
Mesaj24.06.2011, 14:09 (UTC)    
Mesaj konusu: Re: Selamlar!..

programyapmak yazmış:
Böyle konuların okunmasını istiyorsan, genel olarak tanım ve özet geçerek metin hazırlayacaksın arkadaşım, sonra içinde geçen kelimeleri bölümleri belirttiğin başlıkları bazı yerlere yönlendirebilirsin. Örn: Tavaf Şekilleri başlığını diyanetin bir web sitesine yönlendirdiğinde hem reklam olmaz hemde okumak isteyen kişi oraya gider, bilen kişi içinde metin karmaşası olmaz herkes okur. Wink

Bunlara dikkat ederek tekrar metni düzenlemeni tavsiye ederim.



Önerin için teşekkürler..
______________
Oyyunkom & Oktay-Blog ikiside şahsıma aittir. İki site üzerinden paylaşım yapmam veya mesaj atmam sizi yanıltmasın.
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu