Bir padişah düşünün ki, isyan edip ayaklanan ordularının arasına tek başına girip onların saldırısına uğruyor ve kendisini yürekli bir şekilde savunuyor. Kanuni Sultan Süleyman´ın Yeniçerilerle çatışmasını sizler için araştırdık.
KANUNİ TEK BAŞINA YENİÇERİLERLE ÇATIŞTI
Sultan Süleyman yorgunluk gidermek üzere Edirne’de avlanmaya gittiği sıralarda henüz disiplin altına alınmamış olan yeniçeriler İstanbul’da isyan çıkardı. İleri sürülen bahaneye göre, genç padişahın başkentte devlet işlerini yönetmek yerine, uzun süre Edirne’de eğlenmesini doğru bulmuyorlardı. Fırsatlardan yararlanarak hemen ayaklanan yeniçeriler Sadrazam İbrahim Paşa’nın, Ayas Paşa’nın ve deftarın sarayları ile Yahudi mahallesini yağma etmişlerdi. Hayret ve dehşet içinde kalan başkent, Yavuz Sultan Selim’in ilk yıllarına benzer olayların yeniden yaşandığını sanıyordu. Padişah Tunca Vadisi’nde avlanırken bu ayaklanma ve yağma haberlerini aldı. Edirne’ye dönmeden, hemen yanındaki birkaç atlıyla İstanbul’a at koşturmaya başladı. Beklenmedik bir anda Eyüp semtinde bulunan dinlenme köşküne vardı. İstanbul’dan kaçanların ve hala kenti kasıp kavuran yeniçerilerin haykırışlarını işiten ve ayaklanmayı gören Sultan Süleyman, yeniden atına atladı ve yağma yapan asilerin arasına daldı.
Kendilerini itaate çağırdı, kışlalarına dönmelerini emretti ve hakarette bulundu.
Askerler önce dinler gibi oldularsa da, kışkırtmaların sonunda padişaha hakaret etmeye başladılar ve sarayın kapısına kadar kovaladılar. O sırada sultanın atına vurulan bir balta, sultanın yere düşmesine neden oldu.
Başı üzerine yağan taş ve ok yağmuru altında Sultan Süleyman hemen yayını gerdi ve üç atışta en yakınında olan üç yeniçeriyi öldürdü. Sonra kılıcını çekerek bir avuç bostancı ile sipahinin yardıma yetişmesine kadar kendini savundu. Böylesine yürekli bir padişahla karşılaşmış olmaktan ve başkentin lanetine hedef olacaklarından korkan yeniçerilerin bir bölümü padişahın ayaklarına kapanırken, ötekiler de kışlalarına kaçtı. Elinde kanlı kılıcı olduğu halde kışlaya kadar gelen Sultan Süleyman yeniçerilere karşı bir nutuk verdi. Askerleri bağışlarken, başlarını şiddetle cezalandırdı. Yeniçerilerin ayaklanmasında hatalı davrandığı ve işbirliği yaptığı sanılan Yeniçeri Ağası Mustafa’yı idam ettirdi. Bütün ocak düzene girdi.
Fakat bu ücretli askerlerin savaşmadan boş durmalarının taht için sürekli bir tehlike olduğunu anlayan sultan, o sırada Mısır’da olan Sadrazam İbrahim Paşa’yı çağırttı ve yeniçerilerin olası ayaklanmasını bastırmak üzere yeni bir savaşın tasarılarına başladı.
İbrahim Paşa’nın dönüşünde Osmanlılar için daima kutsal ve milli kabul edilen İran seferi yapılmasına karar verildi.
Kaynak: Alphonse de Lamartine / Osmanlı Tarihi ______________ Pixel TR
Muhteşem yüzyılın 5- 6 bölüm öce kadar ki konusuydu sanırım.İlgiyle izlemiştim.Fakat dizide padişah yanlız değildi.Ve yeni çerilerin başı olan askerin başını kendi kılıcıyla kesiyordu.Hatta askerin kanı yanındaki yeni çerinin yüzüne fışkırıyorduda askerin ödü kopuyordu.Çok gerçekçi bir bölümdü.Nedense böyle tarihi film ve dizilerden çok hoşlanıyorum.Paylaşım için teşekkürler.Keyifle okudum.Böyle yürekli sultanlarımız olmasaydı osmanlı devleti sınırlarını bu kadar genişletemezdi zaten.Teşekkürler tekrar... ______________ Senden çok uzaklarda değilim görmesini bilen gözlerin bakışındayım. belki sana senden daha yakın bir yerde, çarpan kalbinin her atışındayım.
Çerezler küçük bilgi verici metinlerdir, bizim veya iş ortaklarımızın tarayıcınız aracılığıyla size ulaşmamızı sağlar.
Tarayıcınızdaki ayarları değiştirerek istediğiniz zaman çerez kullanımını engelleyebilirsiniz.
Genel Veri Koruma Yönetmeliği ile uyumlu aşağıdaki çerezleri kullanıyoruz:
- Temel çerezler: Web sitesinin tam olarak işlevsel olması için kesinlikle gereklidir.
- Opsiyonel Çerezler: İsteğe bağlı çerezlerdir ve web sitesini geliştirmemize yardımcı olur, ör. sizi kişisel olarak tanımlamadan web sitesindeki kullanım davranışınızın analiz edilmesi gibi.
Gizlilik politikamızdan daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.