Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj15.07.2008, 13:56 (UTC)    
Mesaj konusu: Gelecek Geldi!

Zaman! Her şey için zaman gerekli. Az mı kar ediyorsun? Müşteri mi bulamıyorsun? Müşterini diğer 10 bin şirketle paylaşmak mı zorundasın? Sık dişini! Bilişimden vazgeçme. Bilişim, bugünün ticaret dili. Konuş, öğren. Neden mi? Söyleyeyim:

Türkiye'nin İT konusunda belki de en başarılı olduğu nokta, küçüğü ve büyüğü ile birçok kişinin, şirketin, iş yapmaya çalıştığı bir sektöre sahip olması. Bunu iyi anlatabilmek için size Singapore örneğini vermek isterim.

Singapore, 1964 Olimpiyatlarında, Malezya'nın ulusal marşı ile hazır olda duruyordu. 1965'de Malezya, artık bu fakir ülkeyi sırtlarında taşımak istemiyordu ve Singapore, bağımsız bir ülke haline geldi. İşte o zamandan bu zamana, eski sömürü ülkesi olan İngiltere'den yüzde 2 daha zengin. Bugün kişi başına düşen zenginlikte, Malezya dünya klasmanında 51. iken Singapore 16. sırada. Bunun tek bir nedeni var: İT sektörünü milli mücadele haline getirmek (National IT Plan). Bu konu ile ilgili, bir yazı yazmıştım aylar önce, Kaplan Kore adlı. Okumanızı tavsiye ederim.

Bugün doğal kaynaklara bağımlı yaşayan bütün ülkeler her geçen gün yoksullaşıyor. Buna Suudi Arabistan, Güney Afrika, Nijerya, Brunei ve Meksika'da dahil. Fakat İT sektörünü zenginleştiren, geleneksel ürün yerine bilgi ekonomisi üreten ülkeler, her geçen gün varlıklarına varlık katıyor. Zaten bu nedenle Microsoft gibi bir şirketin varlık değeri, Brezilya ve Meksika'nın ihracat değerinin 5 katı. Bu iki ülke yaklaşık 150 milyon iş gücüne sahipken, Microsoft 30 bin kişi ile bunu gerçekleştiriyor. Zaten bu nedenle 35 yıllık bir şirket, 1916'larda kurulan General Motor gibi bir şirketi, ticaret yarışında sollayabiliyor. Ve eğer, Microsoft, Joel Garreau'nun terimiyle G.R.I.N (genetik, robotik, information, nanoteknoloji) yörüngesinden uzaklaşmazsa, bunun, gelecek yıllarda değişmesi için hiçbir neden yok.

Geleneksel bir ürünün değeri, yarım yüzyılın öncesine göre 1/5 değerde ve bizler halen geleneksel üretim ile meşgulüz. Her geçen gün, aynı ürünü, aynı fiyata satabilmek için yaklaşık 5 kat daha fazla çalışmamız gerekli bir hale geldi. Bugün tarım sektörü, 3 kat daha fazla tahıl üretmek zorunda 50 sene önceki gelirlerini koruyabilmek için. Fakat eskiden tarım ile uğraşan ama bugün bilgi satan ülkeler ise her geçen gün zenginleşmekte.

Fakat nedense bu zihniyet, yani İT ve bilgi ekonomisi zihniyeti, Türkiye'de tam olarak anlaşılmış değil, en azından devlet/hükümet düzeyinde. 50 senelik Türkiye'nin zengin isim listesine baktığımızda görüyoruz ki, bu isimler, geleneksel ürün satan kişilerden oluşuyor. Fakat bu trend Kuzey Amerika'da ve Asya'da aynı şekilde değil ve bu nedenle, Asya ve Amerika'da ki ülkeler, varlıklarını arttırmaya devam ediyor. Türkiye'nin varlığını bu acımasız senaryo içinde sürdürebilmesi, bilgi ekonomisine bağlı bir duruma geldi. Bunun bir milli mücadele haline gelmesi şart. Şirketlerin tek başına oluşturabileceği bir kavramdan çok uzak artık bu senaryonun gidişatı. CIO, CTO kavramı halen anlaşılmış bir kavram değil holding seviyesinde. Halen holding üst düzey yönetici sıfatları CIO ya da CTO terimlerini taşımıyor. Böyle bir makam, bir elin, parmaklarını geçmeyecek sayıda ki şirket bünyesinde mevcut.

Artık bilişim sektöründe, standartların oluşması gerekiyor. Belirlenmiş bir standart yok sektörümüzün içinde. Bakın, dünyada en çok konuşulan, yüzlerce değişik lehçenin, harfin olduğu Çince, bugün baskın bir dil değil. Onun yerine standartlara sahip İngilizce, ticaret dili olarak kullanılıyor. Bundan daha önemlisi, standartların önemli olduğu bilişim dili olan 1 ve 0, esasında, İngilizce ve Çince'den bile daha yaygın konuşuluyor günümüzde. Artık fiber optik kablolar ile 6 saniye içinde Library of Congress'in tümünü içeren kitapları, bilgileri, bir alandan diğer bir alana taşımak mümkün. (ve göreceksiniz ki 1 ve 0 dili, kendini destek verici bir göreve bırakıp, ana dil, A, T, C ve G'den oluşan ve bio-medikal, DNA, nanoteknoloji ve genetiğin standart dili olan yepyeni bir dil genome olacak Bunun müjdesini Juan Enriquez, "As the Future Catches You" kitabıyla çoktan verdi.)

İnsanlar aynı dili konuştukça, standartlar yerleşip, geliştikçe, ülkeler, bölgeler, insanlar bir araya gelmeye başlıyor. Ve bunun şirketler içinde olmaması için hiçbir neden yok (Levent Kızıltan bu konuyla ilgili bir yazı yazdı BTHaber'de. Okumanızı tavsiye ederim). Bakın Warner gibi bir film şirketi ve CNN gibi bir TV şirketi birleşiyor ve 120 milyonluk bir tüketici grubuna ulaşıyor 1990'larda. Bu tüketici grubundan daha düşük bir tüketici grubuna sahip AOL, bu şirkete sahip olabiliyor ve bugün Amerika'da ki sanal payın yüzde 33'üne sahip oluyor. Çok yakında Google'un, yüzde 5'lik payının daha da artacağından hiç şüphem yok.

İlk defa, bilgi ekonomisi sayesinde, şirketler aynı dili konuşuyor. Bu, o üniversitelerde öğretilen ekonomi derslerinden çok farklı bir şekilde gelişiyor. Bu, o, geleneksel hükümetin anlayamayacağı bir şekilde, çok hızlı gelişiyor. Acaba 2020'nın en büyük şirketi kim olacak? Kim bilebilir? Peki ya Türkiye'de? Sizin bir fikriniz var mı? Benim var! Bakin etrafınıza! GRIN'e para yatıran, GRIN araştırmalarına bütçe ayıran, yenilikçiliği (innovation) şirket bünyesine kültür olarak aşılayan ve bünyesinde CIO bulunduran şirket görebiliyor musunuz?


mehmet dogan altiustutasarim.com
______________
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu