Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj20.07.2008, 07:06 (UTC)    
Mesaj konusu: Süleymaniye Camii 'nin Sırlı Şifreleri Etkileneceksiniz

Mimar Sinan’ın, Leonardo da Vinci ile yarışacak dehasını anlatmak istedik sizlere... Sizleri, büyük ustanın...


Mimar Sinan’ın, Leonardo da Vinci ile yarışacak dehasını anlatmak istedik sizlere... Sizleri, büyük ustanın kalfalık eserim dediği Süleymaniye’nin şifreleriyle tanıştıralım ister misiniz?



Akıllara durgunluk verecek gizemli bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?. Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman tarafından imparatorluğun gücünü ve görkemini göstermek adına inşa ettirildi. Bu görev, tarihin en büyük ustası Mimarbaşı Sinan’a verildi. Camii ve külliyesi 7 senede bitirildi. Ancak 7 yıllık bu uzun süre Kanuni’nin canını sıkmıştı. Sinan’ın yapıyı neden bir türlü açmadığını anlamamıştı. O sırada her taraftan da dedikodular yağmaya başladı Sultan’a.



Kanuni durumu kendi gözleriyle görmek için bir ikindi vakti Süleymaniye’ye gitti. Muhteşem yapının içine girdiğinde Sinan tam da söylendiği gibi caminin ortasında oturmuş nargilesini tüttürmekteydi. Sultan gözlerine inanamadı. Tok sesiyle ve bütün haşmetiyle ‘’ Bu ne iştir Mimarbaşı ‘’ diye haykırdı. Oysa Mimar Sinan’ın içtiği nargilede tömbeki yoktu. İçtiği sadece suydu. Usta mimar, nargilenin fokurtularını dinleyerek caminin akustiğini ölçmeye çalışıyordu. Mihraptaki imamın sesini, aynı oranda bütün camiye nasıl ulaştıracağını hesaplıyordu. Bunun için Anadolu’nun değişik köşelerinden 65 tane dev turşu küpü getirtti. Bu küpleri içleri boş, ağızları dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirdi. Amacına ulaşmıştı Mimarbaşı. Sesi, yüzlerce metrekarelik mekanın her köşesine, en iyi şekilde yaymayı başarmıştı. Kanuni’de , Sinan’ın niyetini anlamış, ustasını hemen bağışlamıştı. Mimar Sinan yapının içine bir de hava koridoru inşa etti. Elektriğin henüz bulunmadığı o yıllarda, Süleymaniye 275 dev kandille aydınlatılıyordu. Sinan, bu kandillerden çıkan is camiye zarar vermesin ve cemaati rahatsız etmesin diye orta kapının üzerine küçük bir odacık yaptırdı. Binanın değişik köşelerine açtığı oyuklardan giren islerin bu odada toplanmasını sağladı. Şaşırdınız değil mi? Durun, daha bitmedi… Ve adına da İs Odası denilen bu bölmenin içine özel bir nemlendirme sistemi kurdu Sinan. Odada toplanan islerden, dönemin en kaliteli mürekkebini damıttı.



Süleymaniye’nin duvarlarında gördüğünüz o muhteşem kalem işleri, yazılar, süslemeler, caminin kandillerinden çıkan isten damıtılan o mürekkeple yapıldı. Tekrar altını çiziyorum, bunlar günümüzden 458 yıl öncesinin bilimiyle, teknolojisiyle yapıldı.



Son bir şifre daha var..



Hani oyuklar var dedim ya isin bir odada toplanmasını sağlayan , hava akımını içeri alan. Dışarıya çıkıp o iki oyuktan içeriye baktığınızda, birinden caminin içindeki Allah, diğerinden ise Muhammed yazılı dev levhaları görürsünüz. Ayrıca Süleymaniye’nin hangi köşesini, hangi duvarını, hangi açısını ölçerseniz ölçün, sayısal olarak karşınıza Allah kelimesinin ve katlarının çıktığını görürsünüz.



Bu düşüncelere durgunluk verecek sanat eseri karşısında insanın Da Vinci'nin şifresi de neymiş diyesi geliyor... Ne dersiniz?!


Alıntıdır bende çok beğendiğim için yazdım daha önce verilmişse affedin sadece bilgi paylaşmak istedim
Mesaj20.07.2008, 07:21 (UTC)    
Mesaj konusu:

muhteşem













Mesaj20.07.2008, 07:42 (UTC)    
Mesaj konusu:

SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ

Eminönü İlçesi’nde, kendi adıyla anılan semmtir. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılancaminin inşasına 1550 yılında başlanmış ve 1557’de tamamlanmıştır.

Süleymaniye Külliyesi, Fatih Külliyesi ile başlayan simetrik bir grublaşma ve geometrik bir şemaya sahip bina kompleksleri yapma geleneğinin ikinci ve en önemli aşamasıdır. Daha önce hiç rastlanmayan bir büyüklük ve mimari tasarıma sahip olan Süleymaniye Külliyesi, merkezdenbir cami, medreseler, tabhane, darüşşifa, bimarhane, türbeler, hamam, çarşılar ve sıbyan mektebinden müteşekkildir.

Süleymaniye Camii, Osmanlı Devleti’nin en ihtişamlı günlerini yaşadığı çağın, en görkemli eseridir. Azametiyle, çağını temsil etmektedir. İstanbul siluetinin en önemli öğelerinden olan cami, sadece bir ibadethane değil etrafındaki külliye ve ekabirin ikamet ettiği mahalleyle birlikte sosyal ve kültürel bir merkez,kent hayatını karakterize edenbir kurumdur. Burada Mimar Sinan’ın sanatı ve dehası, Osmanlı’nın büyüklüğü ve gücü ile İstanbul’un güzellik ve zerafeti biraraya gelmiştir.

Caminin inşası sırasına, mimari tarihininin en büyük şantiye organizasyonlarından biri gerçekleştirilmiştir. Caminin yapı malzemeleri ülkenin dört bir yanından getirilmiştir. Antik kalıntılardan bazı sütunlar da bulundukları yerlerden sökülerek İstanbul’a getirilmiş ve cami içerisinde kullanılmıştır.

Bu dış avlu tarafından kuşatılmış bulunan cami,kıble yönünde ve içinde türbe ve mezarların bulunduğu bir hazire ile tam tersi yöndeki bir iç avluya sahiptir. Mermer kaplı iç avluya, İstanbul’da başka herhangi bir camide raslayamayacağımız üç katlı muhteşem bir kapıdan girilir. Avluda fıskıyeli bir havuz yer alır. Yine diğer camilerden farklı olarak,caminin dört mimaresi de avlunun köşelerine yerleştirilmiştir. Minarelerin birbirleriyle ve kubbeyle olan orantıları, tam bir deha ürünüdür. Kubbenin yerden yüksekliği 50m, avlu duvarlarının camiyle birleştiği köşelerdeki minareler üç şerefeli ve 76m, avlunun giriş kapısı yönündeki minareler ise iki şerefeli ve 56m,dir. Bu orantılama caminin silüetini mükemmelleştirmektedir.

Caminin bir büyük kubbe ile, bunu destekleyen iki yarım kubbesi vardır. Kubbelerdeki dizayn sayesinde, cami içerisindeki ses, akustik kurallaraa göre oldukça berrek bir şekilde yayılmaktadır. Yine camii içerisinde mükemmel bir hava dolaşım sistemi oluşturulmuş, giriş kapısı üzerindeki boşlukta aydınlatma için kullanılan 4000 mumun isi toplanmıştır. Bu isler hat yapımında kullanılan mürekkebe hammadde temin etmiştir.

Caminin mermer minberi ve mihrabi bir oymacılık şaheseridir. Ahşap oyma vaiz kürsüsü, ahşap üzerine sedef kakma pencere kapakları ve kapıları, pencere vitrayları caminin diğer bezeme unsurları pek kullanılmamış Külliyenin medreseleri caminin doğu ve batı yönlerinde, dış avlu duvarlarına paralel olarak uzanır. Batı yönünde Evvel Medresesi, Sani Medresesi, Sıbyan Mektebi ve Tıp Medresesi, doğu yönünde ise Rabi Medresesi ve Salis Medresesi yer alır. Darülhadis Medresesi ise caminin kıble yönünde ve İstanbul Üniversitesi bahçe duvarında paralel olarak uzanır. Rabi Medresesi ile Darülhadis Medresesi'nin kesiştikleri kavşağın karşısında ise külliyenin hamamı vardır. Bu, sadece erkekler kısmının olduğu bir tek hamamdır. Daha önce atölye olarak da kullanılan hamam,1980 yılında restore edilmiştir.

Külliyenin tabhanesi, darüzziyafesi, imareti ve akıl hastalarının tedavi edildiği bimarhanesi kuzeybatıda, kıbleye paralel olarak yerleştirilmişlerdir. Darüzziyafe, günümüzde klasik Türk mutfağına yer veren bir restorant tarafından kullanılmaktadır.

Caminin kıble yönündeki haziresinde çok sayıda mezar ile Kanuni Sultan Süleyman ve eşi Hürrem Sultan'a ait iki türbenin yanısıra bir türbedar odası yer almaktadır. Kanuni ‘ye ait türbede, Sultan II. Ahmed, eşi Rabia Sultan, kızı Mihrimah Sultan ve Asiye Sultan, Sultan II. Süleyman ve annesi Saliha Dilaşub Sultan'da gömülüdür. Ayrıca bu hazirede Nakşibendi tarikatının son asırdaki büyüklerinin mezarları da yeralmaktadır.

kaynak:mistanbul.tr.gg
______________
BİR BEDAVA-SİTEM KLASİĞİ... MİSTANBUL.TR.GGindirim kodu - discount code
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu