Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj27.08.2008, 08:24 (UTC)    
Mesaj konusu:

Büyümeyen Çocuk
Sabah Anne, oğlunun odasına girdi ve onu uyandırdı
'Haydi oğlum, uyan artık... Okula geç kalacaksın...' Oğlu, yarı açık gözlerle annesine baktı ve uykulu bir sesle :
'Fakat anne, bugün okula gitmek istemiyorum' dedi. Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı.
'Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım?' dedi. 'İki ciddi neden söyle bana...'
Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini yanıtladı:

'Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyorlar, bir...
Tüm öğrenciler de benden nefret ediyorlar, iki... 'Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne?'
Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadi :
'Bunlar okula gitmemen için neden olamaz' dedi. 'Şimdi hemen kalk ve çabuk hazırlan...'
Bu kez oğlu iki ciddi neden göstermesini istedi annesinden :
'Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne ? ' dedi.
Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorgani hızla çekti ve oğlunun istediği iki ciddi nedeni açıkladı :

' Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca adamsın.....
İkinci ciddi neden ise , sen okulun dekanısın...'


saygılarımla.....
______________

Mesaj28.08.2008, 05:45 (UTC)    
Mesaj konusu:

Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır.

Bertolt Brecht

Çok Beğendiğim Sözlerden Biri.
Mesaj28.08.2008, 20:17 (UTC)    
Mesaj konusu:

Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm

Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni

Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları




Ünlü şair İlhan Berk hayatını kaybetti.Berk bir süredir Bodrum'dra prostat kanseri tedavisi görüyordu. 40 yıl önce Bodrum'a yerleşen Berk, 30 Ağustos Cumartesi günü Adliye Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Türbe Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

Mekanı cennet olsun.....
Mesaj30.08.2008, 20:27 (UTC)    
Mesaj konusu:

GÜNEŞİ YAKANLARIN SELAMI


Bir zevk duyulmaz oldu, buranın rüzgârlarından
Hayat soldu bir günün enginlerinde yine.
Selâm! Sonsuzların yorgun gönüllerine
Selâm: Güneşi içeren çocukların diyarından! ...

Bir ateş yakalım ki geçmesin hatta bir an
Ve sussun kurtlar, kuşlar bir gök gürültüsüyle;
Bir ateş yakalım ki, tutuşsun gökler bile
Ve Güneş içilsin o gün, kızıl çanaklardan! ...

Varsın eskisin sesim kaybetsin ahengini
Geceler kıskanmasın aydınlığa süsünü.
Donatsın sonsuzluklar gibi gurubun rengini
Söylesin ve uzaklar baharın türküsünü...

Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden
Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden.
Selâm! Sonsuzluklara, hasretli gönüllerden,
Selâm, güneşi, göğü yakanlar bahçesinde! ...

İlhan BERK

Merhuma Allahtan rahmet,ailesine başsağlığı dilerim.Allah mekanını cennet eylesin.
______________
Mesaj31.08.2008, 12:41 (UTC)    
Mesaj konusu: !!!!!!!!!!!

ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN İNŞ Question
Mesaj31.08.2008, 13:59 (UTC)    
Mesaj konusu:

Sadece haberiniz olsun diye yazıyorum ;
En son yaptığım oyun şuan geliştiriliyor;
--
BORA VE ŞEHİR BETA 3
Enson hali


///// KONTROLLER /////

::--KARAKTER--::
W,A,S,D=ileri geri,sağ sol
Shift=Depar
Space=Zıpla
Ctrl=Eğilme
C=Kamera degiştirir (3tane)
N=Eşzamanlı radar aç
M=Harita gösterQ=Kalite Efekti
ESC=Çıkış
ENTER=Arabaya binme
Mouse teker çevirme=Silah seçme
Silah ateş normal tıklama

::--ARBADA--::

W,A,S,D=araba ileri,geri ,sağ ,sol,
C=Kamera degiştirir (2tane)
H=Korna
Enter= Arabadan inme

::--Hileler--::

H Tuşu ile K tuşuna aynı anda basın ve çıkan yere hilenizi yazın enter diyin

-Hileler:
hataver yazarsanız =>> hata veririr test etmek için Razz
araba yazarsanız =>> araba iner yanınıza

/////////////////////// HİKAYE /////////////////////////

|- Bora Ve Şehir -|

-Standart aile yaşamı...!

Yıl 1985 ozamanlar hava biraz soguk tu, bir kış günüydü çünkü.İki orta yaştaki çift bir yere gidiyorlardı.
Bir hastahanenin önünde durup konuştular ve içeri girdiler.Bu çiftin çocugu olmuyormuş ve tedavi için
hastahaneye başvurdular.Sonra 1 yıl sonra Çocukları olmuş.Bir erkek çocuğuymuş.Adını bora koymuşlar.
Ama ne yazıkki bora doğduktan 1 hafta sonra babasını askere çağırmışlar.Babası ve soununda Askere gitmiş
ve bazı operasyonlara katılmış.Çünkü boranın babası Ahmet bir polisti ama eski bir polisti.

-Yaşam sıkıntısı....!

Ve neyazıkki boranın babası ahmet bey şehit olmuştur.
Daha sonrada kulandıgı uzun namlulu silahı mehmetçik boranın
ailesine anı olarak kalsın diye vermiştir.Bu silaha Bora gözü gibi bakıyordu.
Daha sonra ailede biraz ekonomik durum azalmıştır.Ama oturdukları villa tipi evleri kendilerinmiş.

-Acı dramatik !!
Bora 20 yaşına geldikten sonra Annesi Yakalandığı Amansız hastalığa yenik düşmüş.Bora ne yapacağını saşırır
Baktıki olcak gibi degi evi satıp kirası ucuz bir yere taşınmış.Ve evin parasını bankaya yatırıp Çalışmasına gerek
kalmadan yaşamını sürdürmeye çalışıyordu.Ama 5 yıl sonra oradaki para çok azalmıştır.Bora ise işleri yoluna sokmak istiyordu
Artık çalışmak zorunda kalmıştı yada bir şekilde para bulmak zorundaydı.
Ve ayrıca yanlızlıktan bütün psikoalarjisi altüst olmuştu.Kendine bir hayat arkadaşıda bulmalıydı.
Baktıki evde durmakla olmuyor Bora Şehire doğru açılarak işleri yoluna sokmaya çalışacaktı.

-Ne Olur Ne Olmaz ..!

Bora babasının silahınıda almak istiyordu.Çünkü Şehir bu ne olur ne olmaz dedi.
Silahın babasından kalmasının etkisiyle biraz duygulanan bora silahın kurşunlarınıda aldı.
Silahı ve kurşunlarıda üstüne sakladı.Kimse yolda yürürken görmesin diye.

Daha sonra yanına biraz para almıştır

-Artıkın Herşey sizin elinizde !!

Bora Birde kendini kapının önünde bulur.Şehir ona biraz karışık ve büyük bir canavar gibi görünmüştür.
Ama bora kararlı işleri yoluna sokmalıydı....

Birşekilde öncelikli olarak para kazanmalıydı
Kolay yoldan yada alnının teriyle.
Sonra ise Yanlızlıktan bunaldıgı için kendine kız arkadaş bulması gerekiyordu Smile

Şehire çıktıgında herşeyi yapabilecegini düşündü;

+Araba çalmak
+Araba çalıp satmak
+Taxicilik yapıp para kazanmak
+Biraz suç işlemek
+Mafyaya Karışıp arka sokaklarda kirli işler ile para kazanmak
+Düzgün bir işe girip çalışmak
+Önüne geledi öldürüp pisikopata bağlamak Smile
........
Çok şey Vaad ettim Şuan o söylenen şeylerin hepsi eklenmeye bilirde eklenebilirde garanti verilemez Razz


İNDİR:
http://rapidshare.com/files/140485149/BVS-Beta3.exe.html


DAHA FAZLASI İÇİN RESMİ SİTESİ: www.boravesehir.tr.gg
yada web sitemdede vardır beklerim Wink
______________
ArrowŞekilli NicklerArrowYaptıgımOyunlar ArrowÜrünlerimArrowYaptıgımProgramlarArrowresimlerArrowSiteni ekleArrowChat/SohbetArrow3D GaleriArrowBen_Kimim?ArrowDost DestekçilerArrowForumArrowAdınıza GöreAşkArrowDestekOlArrowFalCrying or Very sadCrying or Very sadCrying or Very sadNeden mi?Crying or Very sadCrying or Very sadCrying or Very sad
Mesaj31.08.2008, 19:09 (UTC)    
Mesaj konusu:

İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar verirler. Piknik yerine vardıklarında anne yemeği hazırlarken,
çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkar. Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan
gözlerle, 'Babacığım çok yoruldum. Lütfen beni kucağında taşır mısın?' der. Baba; 'Ben de yorgunum oğlum'' der demez çocuk
ağlamaya başlar. Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal keser. Dalı bıçakla biçimlendirip, çocuğa zarar vermeyecek biçimde
yontar. Sonra dalı oğluna verir. 'Al oğlum, sana güzel bir at' der. Çocuk sevinçle dal parçasından yontulmuş ata biner ve
sıçrayarak, ata vurarak annesinin yanına doğru gitmeye başlar. Babasını ve ablasını geride bırakmıştır bile...

Baba gülerek kızına: 'İşte yaşam budur kızım. Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşe ile yoluna devam et. Bu at, bir arkadaş, bir şarkı, bir çiçek, bir şiir yada bir çocuğun tebessümü olabilir.'


Değnekten atınız hiç eksik olmasın.
Mesaj02.09.2008, 08:11 (UTC)    
Mesaj konusu:

Beni Hor Görme Gardaşım

Beni Hor Görme Kardeşim
Sen Altındın Ben Tunç Muyum
Aynı Vardan Var Olmuşuz
Sen Gümüşsün Ben Saç Mıyım

Ne Var İse Sende Bende
Aynı Varlık Her Bedende
Yarin Mezara Girende
Sen Toksun Da Be Aç Miyim

Kimi Molla Kimi Derviş
Allah Bize Neler Vermiş
Kimi Arı Çiçek Dermiş
Sen Balsın Da Ben Cec Miyim

Topraktandır Cümle Beden
Nefsini Öldür Ölmeden
Böyle Emretmiş Yaradan
Sen Kalemsin Ben Uç Muyum

Tabiata Veysel Aşık
Topraktan Olduk Kardaşık
Aynı Yolcuyuz Yoldaşık
Sen Yolcusun Ben Bacmiyim

aşık veysel


ramazan'ı şerifleriniz hayırlara vesile olmasını diler saygılarımı sunarım.....
______________

Mesaj02.09.2008, 08:13 (UTC)    
Mesaj konusu:

İSTANBUL ŞİİRLERİ SAYFASINDA YAYINLANMASI İÇİN GÖNDERİLEN ŞİİRLERDEN KLASİKLER...

İstanbul üzerine (Antoloji com şiir yarışmasına katıldı) (6+7=13 hece vezni ile yazılmıştır)
Bakıyordum hüzünlü, hüzünlü semaya
Yürüyordum o ağır adımlarım var ya
Bak düşünmemiştim saat'in kaç olduğunu
Seviyordum yine o güzel İstanbul'u
(Gönderen:Serdar Sayıl-2004)

Ah İstanbul Ah (İstanbul/Ümraniye Belediyesi şiir yarışmasına katıldığı şiir Antoloji.com' dan Teşekkürname aldı.)


Gözünü sevdiğimin İstanbulu
Kalsam da seviyorum seni
Gitsem de seviyorum seni

Boğazdan seyretmek seni
Sultan Fatihin gözüyle
Çok ihtişamlı, çok başkasın
Ah İstanbul ah
Seyrederken özledim seni

Kiminin rüyalarını süslersin
Kiminin anılarını
Çok can yakarsın
Çok naz yaparsın be istanbul
Seyrederken özledim seni

(Gönderen:Serdar Sayıl-2006)



İstanbul (Dosthane şiir sitesinde yar alıyor, Ayrıca antoloji.com ve ümraniye Belediyesi sporsorluğundaki şiir yarışmasına katıldı. 100 şiir arasına girdi)



Boğazı bir başka
Gören düşer aşka
İnsanları bir başka
Ey istanbul, ey istanbul

Haydar paşa'dan kalkar tren
Gemiler öttürür siren
Bu güzelliği Tanrıdır veren
Ey istanbul, ey istanbul

Adı çıkmış beyoğlunun
Bunları yazan, ben kulunun
Gözdesisin sen
Ey istanbul, ey istanbul

Kadıköyü, üsküdarı
Zengini, hem fukarası
Yetmiş iki millet burası
Ey istanbul, ey istanbul

Beyazıtı, aksarayı
Konağı, kevransarayı
Gece sanki, fener alayı
Ey istanbul, ey istanbul

Babıali yokuşu
Göztepesi, feneryolu
Kötülüklerin, her bir yolu
Ey istanbul, ey istanbul

Fatih yaptırmış hisarı
Yedikule zindanları
Hanları, hamamları
Ey istanbul, ey istanbul

Güzel heybeli adası
Güzellerin çoktur edası
Bilen sürer, sefasını
Ey istanbul, ey istanbul

Ayasofya, süleymaniye
Tanrıdan bize hediye
İnsanları çoktur niye
Ey istanbul, ey istanbul

Kilyosu, kumburgazı
Sulukule çalar defi, sazı
Çekilmez kızların nazı
Ey istanbul, ey istanbul

Emirganı, yıldız parkı
Yeşil anadolu kavağı
Gezilecek yer rumeli kavağı
Ey istanbul, ey istanbul

Görürsün var kiliseler
Yapılsın hep abideler
İnsandır hep faniler
Ey istanbul, ey istanbul

Işıl, ışıl galata kulesi
Bitmez bu şehrin hilesi
Bitsin artık halkın çilesi
Ey istanbul, ey istanbul

Kumkapıda balıkçılar
Kol kola gezer aşıklar
Gece çok güzeldir ışıklar
Ey istanbul, ey istanbul

Boğazdadır kız kulesi
İnsanın çok çilesi
Dolmaz halkın filesi
Ey istanbul, ey istanbul

Beşiktaşı, tophanesi
Eyüp sultan türbesi
Padişahlar manzumesi
Ey istanbul, ey istanbul

Bakırköyü, topkapısı
Binaları kul yapısı
Yok çoğunun tapusu
Ey istanbul, ey istanbul

Kasımpaşa, şişhanesi
Şehrin çoktur birahanesi
Bu serdarın bir nağmesi
Ey istanbul, ey istanbul

(Gönderen:Serdar Sayıl-2005)
______________
BİR BEDAVA-SİTEM KLASİĞİ... MİSTANBUL.TR.GGindirim kodu - discount code
Mesaj02.09.2008, 17:49 (UTC)    
Mesaj konusu:

tugberkyalcin yazmış:
Büyümeyen Çocuk
Sabah Anne, oğlunun odasına girdi ve onu uyandırdı
'Haydi oğlum, uyan artık... Okula geç kalacaksın...' Oğlu, yarı açık gözlerle annesine baktı ve uykulu bir sesle :
'Fakat anne, bugün okula gitmek istemiyorum' dedi. Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı.
'Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım?' dedi. 'İki ciddi neden söyle bana...'
Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini yanıtladı:

'Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyorlar, bir...
Tüm öğrenciler de benden nefret ediyorlar, iki... 'Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne?'
Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadi :
'Bunlar okula gitmemen için neden olamaz' dedi. 'Şimdi hemen kalk ve çabuk hazırlan...'
Bu kez oğlu iki ciddi neden göstermesini istedi annesinden :
'Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne ? ' dedi.
Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorgani hızla çekti ve oğlunun istediği iki ciddi nedeni açıkladı :

' Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca adamsın.....
İkinci ciddi neden ise , sen okulun dekanısın...'


saygılarımla.....


Bu paylaşım çok güzeldi.
Orhan Bey
http://ormela.tr.gg/Egitim-Konulari.htm
Biz öğretmenlere kaynak niteliğinde.
Bu yıl 5. sınıfız.İnanıyorum ki sizin siteniz bize ışık olacak.
Mesaj02.09.2008, 18:29 (UTC)    
Mesaj konusu:

YORULDUM ANNE
Birtek sen anlarsın benim halimden,
Genç yaşta tükendim yoruldum anne.
İsyan ırmağında aktım yıllarca,
Sabır havuzunda duruldum anne

Kaç bahçeye baktım gül bulamadım,
Çıkmaza girdim yol bulamadım,
Düşerken tutacak dal bulamadım,
Sonunda yılana sarıldım anne.

İstesemde artık gülemiyorum,
Sebebini bende bilemiyorum,
Kendimle Barışık olamıyorum,
Kırıldım bir kere kırıldım anne.
Coşkun Arslan

______________


Mesaj02.09.2008, 21:46 (UTC)    
Mesaj konusu:

"Allahım Neden Ben" Diyenler İçin İbret Verici Bir Öykü

--------------------------------------------------------------------------------

Brenda, yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.

Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.

Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda’nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.

Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens, yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah’a dua edebilirdi yalnızca... Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. “Allah’ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et.”

Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri “Aranızda lens kaybeden var mı?” diye bağırdı.”

Brenda’nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.

Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı:

“Allah’ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım...”
Mesaj03.09.2008, 06:38 (UTC)    
Mesaj konusu:

empirretotalwar yazmış:
YORULDUM ANNE
Birtek sen anlarsın benim halimden,
Genç yaşta tükendim yoruldum anne.
İsyan ırmağında aktım yıllarca,
Sabır havuzunda duruldum anne

Kaç bahçeye baktım gül bulamadım,
Çıkmaza girdim yol bulamadım,
Düşerken tutacak dal bulamadım,
Sonunda yılana sarıldım anne.

İstesemde artık gülemiyorum,
Sebebini bende bilemiyorum,
Kendimle Barışık olamıyorum,
Kırıldım bir kere kırıldım anne.
Coşkun Arslan

Cok guzel bir siir ellerine saglik Wink
Mesaj03.09.2008, 22:24 (UTC)    
Mesaj konusu:

Doğan Cüceloğlu: Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var mı?
Bir Katılımcı: Hocam Allah'a Şükür bildiğimiz kadarıyla yok.
Cüceloğlu: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız tüm insanların, yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti
bir şey söyler misiniz?
Cevap: (neredeyse otomatik olarak çıkar: ÖLÜM

Cüceloğlu: Gerçekten de ölüm tüm insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir.
Doğum da tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir ama bundan sonra başa gelmesi kesin olan tek şey
ölümdür. Başka hiçbir şey insanların tümünün başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu
benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi?
Katılımcılar: (Burada sessizce, başlarıyla onaylamaya başlarlar)

Cüceloğlu: Öleceğim belli ise , benim ölümcül bir hastalığım olduğuda açıktır...
Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz?
Katılımcılar: Hayır

Cüceloğlu: Bu saniye içinde olma olasılığı var mı?
Bir Katılımcı: Evet var.

Cüceloğlu: Ya Yarın ?
Bir Katılımcı: Evet.
Cüceloğlu: Ya 30 yıl sonra?
Bir Katılımcı: Olabilir.

Cüceloğlu: Peki bunlardan hangisinin sizin başınıza geleceğini biliyor musunuz? Mesela bu akşam eve sağ
salim varacağınızı nereden biliyorsunuz?

(Sınıf sessizce dinlemeye devam eder. Çünkü; genellikle yaşama böyle bakmamışlardır.)

Cüceloğlu: Peki bir de tersini düşünelim, bu akşam eve döndüğünüzde, bu sabah evden çıkarken sağ salim
bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir? , Var mıdır böyle bir garanti?
Bir Katılımcı: Yoktur Hocam.

Cüceloğlu: Peki nereden biliyoruz az sonra telefonun çalmayacağını ve evdekilerden birinin az önce
öldüğünün bize söylenmeyeceğini?

(Katılımcılar burada rahatsız olmaya başlarlar) ve Bir Katılımcı: Hocam konuyu değiştirsek?

Cüceloğlu: Ama en yalın ve açık gerçek üzerine konuşuyoruz, biraz daha devam edelim bence. Peki, acaba
bunu dün gece bilseydiniz, yani evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin yarın ölüm günü olduğunu
bilseydiniz,o zamanı aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz? Yoksa farklı şeyler mi yapardınız?

Bir Katılımcı: Kesinlikle çok farklı geçerdi Hocam.

Cüceloğlu: Şimdi sizden rica ediyorum, lütfen bir an arkanıza yaslanın,gözlerinizi kapatın ve bu sabah evden
çıkarken evde bıraktıklarınızdan birinin gerçekten öleceğini düşünün, dün akşamınızı nasıl geçirirdiniz? Aynı
iletişim mi olurdu? Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz? Aynı konular,tartışma yada gerginlik yaratırmıydı
Yoksa önemsiz hale mi gelirdi? Bu sabah evden çıkarken, bu son görüşünüzde ona ne derdiniz? Onun
boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz? Çok sıkı sarılmaya mı, aynaya mı vakit ayırırdınız? Ona,
yüreğinizin derininden gelen bir 'Seni gerçekten çok seviyorum' demeye ne gerek var diye düşünürmüydünüz
Onun ölecek olması sizin ona duyduğunuz sevgiyi yoğunlaştırmaz mıydı?

(Burada bazı katılımcılar ağlıyordur. Belli ki dün akşam yaptıklarından bir kısmının ne kadar anlamsız
olduğunu şimdi fark etmişlerdir)

Cüceloğlu: Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz, acaba kaç tartışmamızı bu kadar gereksiz biçimlerde yapıyoruz,
kaçı gerçekten yaşamda karşımızdakinin varlığından daha önemli, hangilerinde 'Şimdi kalbini kırdım, ama
zaman içinde ben ondan özür dilemesini bilirim' diye kendi kabuğumuza çekilip tartışmaları donduruyoruz.
Yarattığımız kırgınlıkları tamir etme olanağımız gerçekten var mı? Buna zamanımız gerçekten kaldı mı?
Mesaj04.09.2008, 11:12 (UTC)    
Mesaj konusu:

mehtapkilic yazmış:

Cüceloğlu: Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz, acaba kaç tartışmamızı bu kadar gereksiz biçimlerde yapıyoruz,
kaçı gerçekten yaşamda karşımızdakinin varlığından daha önemli, hangilerinde 'Şimdi kalbini kırdım, ama
zaman içinde ben ondan özür dilemesini bilirim' diye kendi kabuğumuza çekilip tartışmaları donduruyoruz.
Yarattığımız kırgınlıkları tamir etme olanağımız gerçekten var mı? Buna zamanımız gerçekten kaldı mı?


Sayın Cüceoğlu ne kadar doğru bir tesbit yapmış.Yarına ne olacağımızın garantisi yok. O halde dün kalbini kırdığımız insanlar var ise yarının garantisi olmadığına göre,yarını beklemeden (düne dönme şansımız yok ama dün yaptığımız hataları telafi etme şansımız var) kalbini kırdığımız insanlardan özür dileyerek kalplerini tamir etmeli ve onların tekrar sevgisini kazanmalıyız. Unutmayalım yarın çok geç olabilir.

Bir düşünürümüz "Hayat üç gündür.Dün,bugün.yarın.Dün,yaşanmıştır,geriye dönüş söz konusu değildir.Yarının garantisi yok.Kaldı bir gün. Oda bugün.Bugünü de en güzel şekilde değerlendirmek gerekir."

Ölüm gelmeden Allahu Tealanın bize bahşettiği hayatın kıymetini bilmek gerekir. Son pişmanlık asla fayda vermez.

______________
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu