Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj14.08.2008, 05:35 (UTC)    
Mesaj konusu: mükemmel

Hocam gerçekten mükemmel siteler yapıyorsunuz tebrikler başarılarınızın devamını diliyorum
Mesaj14.08.2008, 09:32 (UTC)    
Mesaj konusu:

efgan.tr.gg tasarım olarak zaten güzel bir siteydi. Yeni tasarımıyla daha da hoş olmuş. Ben sitemin tasarımını oluştururken eski tasarımından esinlenerek hazırlamıştım. Hazırlamış olduğun tasarımlarda gözü yormayan renkleri kullanmışsın.İçerik olarak ta zaten mükemmel.Hayırlı olsun.
______________
Mesaj14.08.2008, 18:35 (UTC)    
Mesaj konusu:

YAŞAMIN YANKISI


Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden çocuk ayağı takılıp düşüyor ve cani yanıp 'AHHHHH' diye bağırıyor.
İleride bir dağın tepesinden 'AHHHHH' diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor.
Merak ediyor ve
- ''Sen kimsin?'' diye bağırıyor. Aldığı cevap 'Sen kimsin?' oluyor.
Aldığı cevaba kızıp - ''Sen bir korkaksın!'' diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses 'Sen bir korkaksın!' diye cevap veriyor.
Çocuk babasına dönüp
- ''Baba ne oluyor böyle?'' diye soruyor.
- ''Oğlum'' der babası, ''Dinle ve öğren!'' ve dağa dönüp ''Sana hayranım!'' diye bağırıyor.Gelen cevap ''Sana hayranım!'' oluyor. Baba tekrar bağırıyor, ''Sen muhteşemsin!''Gelen cevap; ''Sen muhteşemsin!'. Çocuk çok şaşırıyor, ama halen ne olduğunu anlayamıyor.Babası açıklamasını yapıyor:
- ''İnsanlar buna yankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam daima sana senin verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev! Daha fazla Şefkat istediğinde, daha şefkatli ol! Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.''
Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır.
Mesaj17.08.2008, 08:33 (UTC)    
Mesaj konusu:

Bilmek Yetmez Anlamak Gerek

İnsan için hayatta en vazgeçilmez nimetlerin başında gelir sağlık. Ancak SAĞLIKLI bir İNSAN mutlu ve başarılı olabilir. Günün hangi saatinde ve hangi şart altında olursak olalım, ancak sağlıklı ve huzurlu olduğumuz sürece başarının, MUTLULUĞUN ve hayatın anlamı ortaya çıkar. Tabi sağlık ve mutluluk kelimelerini yalnızca bir dilek, bir temenni olarak bırakmayıp onu hayata geçirmek gerek. Nasıl ki ayrı ayrı vazifeleri olan vücut organlarımızdan birinin rahatsızlığı diğer organları da etkiliyorsa, işte aralarında sevgi bağı olan toplumlar da böyledir. Kişi toplumun AYNASIDIR. Bir kişinin üzüntüsü, sıkıntısı diğer insanları da üzer. Tabi insanları huzursuz edecek, mutsuz edecek sıkıntılar her zaman var olacaktır. İnsan mutsuz olmak istiyorsa dünya üzerinde sayılacak o kadar çok sebep var ki. Ama onlar olmasaydı zaten burası dünya olmazdı. Olumlu yada olumsuz, çeşitli olaylar karşısında sergilediğimiz hiçbir tepki ne çevredekileri, ne de insan bünyesini sıkıntıya sokacak veya zarar verecek boyutlarda olmamalıdır. Çünkü insan olarak, sevinmeye ne kadar hazırlıklı isek, üzüntü verici olaylara da aynı şekilde hazırlıklı olmamız gerekir. Hayatı, ne bir eğlence yeri, ne de bir azap ortamı gibi görmek doğru değildir. Birbirinden farklı olaylar sürekli akıp gidecektir hayatımızdan. Önemli olan olumlu yada olumsuz, yaşadığımız her olaydan ders çıkarmayı bilmemizdir.
Güzel bir söz vardır. İnsanlar bu sözü hayatlarına adapte etseler, sanırım güzel şeyler düşünmek için vakit bulabileceklerdir. "Bugün başkasının yaşadığı kabus, yarın senin gerçeğin olabilir." İnsanların birbirlerine değer vermesi, birbirlerini anlayıp dinlemesi, karşılıklı saygı ve sevgi ne kadar güzel hasletlerdir. Bunları yapabilmenin tek yolu, karşımızdakinin ÖNCE ve sadece İNSAN olmasıdır.
Hayatın her alanında yaşanan hızlı gelişmeler şüphesiz hayatımıza çok çeşitli rahatlıklar sunuyor. Ancak çağımızın bize sunduğu bütün bu kolaylıkların VE rahatlıkların yanında bazı olumsuzlukları da olduğu; insani değerlerimizin en önemlisi olan İNSANA SAYGI anlayışında aşınmalara sebep olduğu gerçeğini göz ardı etmemek GEREK.
Bilgi çağında modern toplumlar arasındaki yerimizi almamızda insani değerlere sıkıca sarılmamızın çok önemli bir rolü olacağı asla unutulmamalıdır.
”İnsanlar kendilerini düzeltmeye çalışsalardı, başkalarının hatalarını, kusurlarını görmeye vakit bulamazlardı. “

______________

Mesaj18.08.2008, 18:40 (UTC)    
Mesaj konusu:

SAHİP OLDUKLARININ DEĞERİN BİLMEK!!!

Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldılar.
“Eski gazeteniz var mı, bayan?” Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim, ama ayaklarına gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski sandaletler vardı ve ayakları su içindeydi. “İçeri girin de, size kakao yapayım” dedim. Hiç konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı. Kakaonun yanında reçel ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki soğuğu unutturabilir, azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri.
Onlar şöminenin önünde karınlarını doyururken ben de mutfağa döndüm ve yarıda bıraktığım işlerimi yapmaya koyuldum. Fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti bir an ve başımı uzattım içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu. Erkek çocuğu bana döndü ve “Bayan, siz zengin misiniz?” diye sordu.
“Zengin mi?Yo hayır!” diye yanıtlarken çocuğu, gözlerim bir an yağımdaki eski terliklere kaydı. Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve “Sizin fincanlarınız ve fincan tabaklarınız takım” dedi. Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu. Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile etmemişlerdi, ama buna gerek yoktu. Teşekkür etmekten daha öte bir şey yapmışlardı. Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı. Pişirdiğim patateslerin tadına baktım. Sıcacıktı patatesler, başımızı sokacak bir evimiz vardı. Bir eşim vardı ve eşimin de bir işi. Bunlar da fincanlarım ve fincan tabaklarım gibi bir uyum içindeydi. Sandalyeleri şöminenin önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim. Çocukların sandaletlerinin çamur izleri halının üzerindeydi hala. Silmedim ayak izlerini. Silmeyeceğim de. Olur ya unutuveririm ne denli zengin olduğumu.




Kaynak:http://www.rehberlikportali.com/Yazi.asp?ID=150
Mesaj19.08.2008, 07:53 (UTC)    
Mesaj konusu:

Mesaj26.08.2008, 06:35 (UTC)    
Mesaj konusu:

Yeni tasarımınız bir harika olmuş tebrikler ben yeni fark ettimde hiç söylemiyonuzda Wink
______________

AH BE ŞU KIZLARI ANLAMAK NE ZOR
KarayizbizAskimin-SozleriKadinlar-İcinKahraman-Ede
Mesaj26.08.2008, 20:29 (UTC)    
Mesaj konusu:

Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı , sahip olduğu , sahip olduğunu sandığı.
Alphonse Karr
Mesaj26.08.2008, 21:29 (UTC)    
Mesaj konusu:

Gercekten gerek icerik gerek tasarim acisindan super bir site!...Basarilar Dilerim!.. Wink
Mesaj26.08.2008, 22:20 (UTC)    
Mesaj konusu:

site konusu çok güzel ve yararlı.
tebrikler.

______________
Fenerbahçe Taraftarı İçin Şık tasarımlı bir site yaptık.
Umarım beğenirsiniz.
www.bin907.tr.gg


Mesaj27.08.2008, 02:01 (UTC)    
Mesaj konusu:

dumanmusa yazmış:
efgan.tr.gg tasarım olarak zaten güzel bir siteydi. Yeni tasarımıyla daha da hoş olmuş. Ben sitemin tasarımını oluştururken eski tasarımından esinlenerek hazırlamıştım. Hazırlamış olduğun tasarımlarda gözü yormayan renkleri kullanmışsın.İçerik olarak ta zaten mükemmel.Hayırlı olsun.



Kesinlikle katılıyorum... Tasarım çok güzel olmuş Efgan hocam.Renk seçimi mükemmel. İçeriği de zenginleştirmişsiniz. Emeğinize sağlık...
Mesaj27.08.2008, 23:10 (UTC)    
Mesaj konusu:

Siten Güzel...
______________
www.efendilord.tr.gg
Mesaj28.08.2008, 20:37 (UTC)    
Mesaj konusu:

efgan öğretmenim güzel işler çıkartıyorsunuz gerçekten bütün kalbimle söylüyorum bunu başarılar dilerim başarılarınız daim olsun muhabbetlerimle
______________
İlim, kendini bilmektir.
Mesaj02.09.2008, 08:20 (UTC)    
Mesaj konusu:

EDEBİYAT PARÇALAMADAN ŞİİR YAZMAK
(Bir Şiir Tahlili – Cahit Sıtkı Tarancı’dan Memleket İsterim)

Edebî sanatlarla süslenmiş; şairane hayallerle, ayrıca ilginç ve özgün imgelerle bezenmiş nice güzel şiirler vardır edebiyat tarihimizde. Özellikle Divan şairleri, Edebiyat- Cedide topluluğu ve Cumhuriyet döneminde yetişen İkinci Yeniler sanat değeri yüksek böyle şiirler yazmışlardır. Halkımız bu tip şiirlere ve söyleyişlere “edebiyat parçalamak” der.

Peki edebiyat parçalamadan şiir yazılamaz mı? Başka deyişle benzetme, mecaz gibi en basit edebî sanatlardan bile yararlanmadan, özgün imgelere başvurmadan, kelimelere gerçek anlamlar yükleyerek şiir yazılamaz mı? Kelimeleri günlük anlamlarıyla kullanarak şairane anlatıma ulaşılamaz mı?

Elbette yazılır. Fakat imgesiz, sanatsız şiir yazarak gerçek şiire ulaşabilmek ustalık ve deha gerektiren çok zor bir iştir. Ben bu yazımda edebiyat parçalamadan şiir yazılabileceğini örnek bir şiirle kanıtlamaya çalışacağım. Yazımdaki ana düşünceye uygun bir şiir seçtim: Cahit Sıtkı Tarancı’nın Memleket İsterim başlıklı şiiri… Önce bu şiiri okuyalım.

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

Şiiri biçim yönünden incelediğimizde Divan ve Halk edebiyatı geleneklerinden yararlanıldığını görüyoruz. Görüldüğü gibi her bendin birinci dizesi nakarattır. Halk şiirinde, özellikle türkülerde buna benzer nakarat dizeler sıkça kullanılır. Bu tekrar dizeleri şiirde iletilmek istenen temayı vurgulamak ve hatta perçinlemek için kullanılır. Cahit Sıtkı da hayalindeki güzel memlekete olan özlemini bu tekrar dizeleriyle vurgulamış oluyor.

Nakaratları çıkardığımızda geriye ne kalır? İkişer dizeden oluşan dört bent… İki dizelik bu nazım birimleri Divan şiiri geleneğindeki beyitlerdir. Mesnevi nazım şeklinde olduğu gibi aa, bb, cc… kafiye dizilişiyle oluşturulmuştur; yani düz diziliş tercih edilmiştir.

Ayrıca her dizenin sonunda tekrarlanan “olsun” redifleri şairin muhayyilesindeki ülkeye duyulan özlemi perçinleyen kelime tekrarlarıdır. Bu redifler, beyitlerde ustaca kullanılan “sarı-diyarı, hasret-nihayet, farkı-barkı…” kafiyeleriyle birlikte şiire ahenk de katmaktadır.

Şiirdeki diğer biçim unsuru da kullanılan ölçüdür. İlk bakışta serbest ölçüyle yazılmış gibi görünen bu şiirde Cahit Sıtkı hece ölçüsünü denemiştir. Beyitlerdeki dizelerin hecelerini saydığınızda on iki rakamına ulaşırsınız. Halk şiirinde en çok kullanılan hece kalıpları yedili, sekizli ve on birli ölçüdür. Cahit Sıtkı hece ölçüsüne bir yenilik getirerek duraksız, on ikili hece kalıbını kullanmış. Ayrıca “memleket isterim” nakaratı on ikinin yarısı olan altı hecedir ve bu yönüyle “kesik mani” dediğimiz anonim şiirlerdeki yarım dizeyi hatırlatır.

O halde şairimiz bu şiirde eski şiirimizin bazı özelliklerinden yararlanarak özgün bir nazım biçimi ve ölçü oluşturuyor.

Şiirin tamamını okuduğumuzda ne benzetme, ne mecaz, ne kişileştirme görüyoruz. Kelimelerin tümü gerçek anlamlı, şairane hayallere ve imgelere yer verilmemiş. Fakat bu şiir ders kitaplarına girecek kadar, devlet adamlarımızın nutuklarında yer alacak kadar güzel bir şiir.

Şair ilk üçlükte “mavi, yeşil, sarı” sözcükleriyle çok geniş ve mükemmel bir ülke manzarası çiziyor. Günümüzde tüm dünyanın sorunu olan çevre kirliliğini hatırlatırcasına “mavi gök” ifadesiyle ozon tabakası delinmemiş; nefes almaya uygun, canlıların yaşamasına müsait bir tablo çiziyor. Biz bir okuyucu olarak mavi sıfatıyla birlikte pırıl pırıl semayı, bembeyaz bulutları, teneffüs edebileceğimiz tertemiz bir havayı da düşünürüz.

Cahit Sıtkı “yeşil” dal diyor. Bu sıfat zihnimizde birçok çağrışımlar yaratır. Bir uçtan öbür uca yemyeşil ormanlarla, çeşit çeşit ve tazecik meyve ağaçlarıyla bezenmiş bir ülke hayal ederiz. Ayrıca “sarı tarla” sıfatı bize temel gıda maddesi olan ekmeğin elde edildiği buğdayı, sapsarı ve uçsuz bucaksız buğday tarlalarını hatırlatır. İşte şiir budur: Az kelime fakat çok çağrışım, çok hayal, çok anlam…

Şair çevreci oluşunu bunlarla sınırlamıyor. İlk dizede çizdiği harika doğada hayvanların da rahat ve huzurlu yaşaması gerektiğini “kuşların diyarı olsun” diyerek vurgulamaya çalışıyor. Ayrıca tertemiz göğe sahip, yemyeşil ağaçlarla süslü, tarlalarında sapsarı buğdaylar dalgalanan, her türlü hayvanın barındığı bu güzel memleketin bin bir çeşit çiçekle daha da güzelleşmesini arzuluyor.

Şair hiçbir edebi sanata başvurmadan, iki kısa dizede ne çok şey anlatmış değil mi? Aslına bakarsanız bu dizeler çağımızın dünyası için söylenmeli. Bu iki dize dünyadaki her insanın hayali olmalı ve her insan bu hayalin gerçekleşmesi için mücadele etmeli.

Cahit Sıtkı bu doğa harikası, hayalî memleket betimlemesinden sonra orada yaşayan insanlara geçiyor. Şairimizin hayalinde dertsiz insanların yaşadığı bir memleket vardır. Bu ülkede kardeş kardeşle dövüşmez ve insanları daima sevdikleriyle birlikte yaşar.

Şair zenginliği ve fakirliği reddetmiyor. Herkesin aynı derecede zengin veya fakir olması gerektiğinden söz etmiyor. Şairin istediği zenginle fakir arasında fark olmaması… Bu ifade bize fakirlerin de huzurlu ve rahat bir tatil yapabileceği, fakirlerin de bilimin ve tekniğin ürettiği refahtan faydalanabileceği, fakirlerin de zenginler gibi tedavi edilebileceği müreffeh bir memleket tablosu çiziyor. Ayrıca bu memleketteki insanlar bencil değildir; aralarında sen-ben farkı ve kavgası yoktur. Kış mevsiminde bile herkes sıcacık yuvasında mutlu ve huzurlu yaşamaktadır.

Hepimiz binlerce sorunla boğuştuğumuz şu dünyada zaman zaman “Yaşamak ıstıraptır.” diye düşünmüşüzdür. Cahit Sıtkı her insanın bu dünyayı ve yaşamayı gönülden sevmesi gerektiğini vurguluyor. Yaşamayı seven bu insanların tek şikayeti vardır: O da ölüm…

İşte hem içerik, hem de biçim yönünden harika bir şiir. Sadece bize değil dünyadaki tüm insanlara hitap eden bir sanat şaheseri…


ramazan'ı şerifleriniz hayırlara vesile olmasını diler sevgiyle ve dostça kalmanızı dilerim.....
______________

Mesaj02.09.2008, 17:05 (UTC)    
Mesaj konusu:

Selamun Aleykum

Ramazana Ozel İntro Arrow http://namazvebiz.tr.gg/
______________
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu