Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj18.03.2009, 09:12 (UTC)    
Mesaj konusu:

zekeriyazar yazmış:
Bu birikiminizi paylasitigin icin cok tsk ederim.


Önemlı Degıl Daha Çok Seyler Paylasacagım bu daha BaslangıcTı..! Mr. Green
______________
Mesaj18.03.2009, 09:16 (UTC)    
Mesaj konusu:

Photoshop Nedir, Nerelerde Kullanılır?

Grafik düzenleme yazılımları (Photo Editing Software), yeni bir resim oluşturmaktan daha çok var olan resimler üzerinde düzenlemeler yapmanıza yardımcı olan programlardır. Bundan dolayı içerdiği çizim araçları, kalem ve fırçadan çok, kesme kopyalama ve silme üzerine dayalıdır. Bu tip programlar iki resmin montajlanmasından var olan resim üzerinde değişiklik yapmaya, bozulmuş yıpranmış resimlerin tekrar oluşturulmasından yeni illustrasyonlara kadar bir çok alanda kullanılırlar. Bu programlar yanyana gelmemiş insanları aynı resim içinde göstermek, hiç gitmediğiniz yerlerde çekilmiş fotoğraflar oluşturmak, var olan arabanızın rengini değiştirmek ya da kendinizi zenci yapmak gibi eğlence amaçlı olarak da kullanılabilirler.

______________
Mesaj18.03.2009, 09:17 (UTC)    
Mesaj konusu:

Seo Nedir ?

Arkadaşlar Günümüzde Hemen Hemen Hepimiz Pc Başına Oturduğumuzda ya i.e açılış sayfamız google'dir, yada aradığımız şeyi bulabilmek için muhakkak google'ye uğrarız.

Artık bir Gerçekki Google Dünyanın en Büyük ve En Kaliteli Arama Motorudur.



Webmasterlar ziyaretçilerin sitelerine gelmelelerini ister. Kullanıcılar da işini görebilecek bir site bulmak ister.

Kullanıcıların bu arayışı fazla uzun sürmez %95 ihtimalle aradığı siteye Google veya diğer arama motorlarından ulaşırlar.

Ama webmasterların işi tam da burda başlar. Bir webmaster kendisiyle rakip olan sitelerden daha üstte çıkabilmek için müthiş bir çaba göstermelidir. .Biz bu çabaların tamamına "SEO" yani "SEARCH ENGİNE OPTİMİZASYON" türkçesiyle, "ARAMA MOTORU OPTİMİZASYONU" diyoruz.

Aslında arama motorundaki sıralamayı etkileyen bir diğer çok önemli faktör "Pagerank" tır. Çoğu yerde pagerankın önemli şu şekilde vurgulanır: "birbiriyle tamamen eşit iki siteden pagerankı yüksek olan hangisi ise o site her zaman üst sırada çıkar" evet aslında bu tanım hemen hemen her zaman için doğru sayılır.

|
|

Ama şuna dikkat edelim: Pagerankı arttırmaya yönelik eylemlerin çoğu aslında seo kelimesinin çatısı altına girer. Örnek verecek olursak: backlink, başka sitelerden kendi sitemize yaptırdığımız text(metin) reklamlarıdır."Backlink sayısı ne kadar artarsa, pagerankın o kadar artar" derler. Bu bilginin doğruluk payı yok değildir aslında ama olay bununla bitmiyor.

______________
Mesaj18.03.2009, 09:17 (UTC)    
Mesaj konusu:

Link Alarak Pagerank Arttırma Yöntemleri

1) Link aldığınız sitenin içerik olarak sizin sitenize benzer olması çok büyük katkı sağlayacaktır.


2) Link aldığınız sitenin pagerank değerinin en azından 3 veya 4 olması Pr değerinizin yükselmesine daha fazla katkıda bulunur.


3) Link aldığınız site bir toplist ise direkt link vermesi Fayda sağlar. Eğer reklam satın alacaksanız direkt link verip vermemesi önemli değildir. Zaten ücretli link aldığınızdan dolayı size direkt link verilir.


4) Link aldığınız site yasalara aykırı bir site olmamalıdır. Warez, crack vb siteler.


5) Link aldığınız sitenin google, msn, yahoo vb. popüler arama motorlarında indexli olması sizin için extra bir avantajdır.


Yukarıdaki maddeleri aynen uyguladığınızda pagerank değerinizde mutlaka bir değişim gözlenir. Bu Değişimi Bir sonraki pagerank güncellemesinde görebilirsiniz.


Ancak sizin amacınız pagerank değil de ziyaretçi sayısını, yani hitinizi arttırmaksa yapmanız gerekenler çok daha basit şeylerdir.

google'de toplist diye aradıktan sonra karşınıza çıkan tüm toplist sitelerine kaydolun ve banner takaslar yapın

______________
Mesaj18.03.2009, 09:23 (UTC)    
Mesaj konusu:

Bu dersımızın Adı ''Resmi Elle Çizilmiş gibi yapma''

1-File-->Open dan yeni resmimizi açıyoruz.

Resim 1



2-Image-->Mode-->Grayscale dan resmimizi siyah beyaza çeviriyoruz.

Resim 2



3-Filter-->Sharpen-->Unsharp Mask tan Resim 3 teki değerleri giriyoruz.

Resim..3



4-Bu yöntemdeki sonuç budur.

Resim 4



**Kullandığımız resmin çözünürlüğüne göre farklı değerler uygulamak zorunda kalabilirsiniz.Radius değeriyle oynayarak istediğiniz görüntüyü elde edin.
5-Filter-->Scetch-->Photocopy seçeneği ile bu işlemi yapsanız bile bu kadar net görüntü elde edemezsiniz.Sonuç karakalem olacaktır.Bunu yapmak için 1-2 ve 5 nci adımları tekrarlıyoruz.Resim 5 teki değerleri girip Resim 6 daki görüntüyü elde ediyoruz.

Resim...5

Resim...6

______________
Mesaj18.03.2009, 09:31 (UTC)    
Mesaj konusu:

1-Open-->File dan araba resmimizi açıyoruz.

2-Open-->File dan insan resmimizi açıyoruz.

3-İnsan resmimizin etrafını Lasso Tool lardan biri ile seçip delete tuşuna basıyoruz ya da direk Eraser Tool ile dikkatlice siliyoruz.

4-Move Tool ile insan resmimizi tutup araba resmimizin olduğu layer ın üzerine çekiyoruz.Eğer iki resim arasında color-contrast-brightness gibi farklar varsa bu farkı Image-->Adjustment-->Auto Levels-Contrast-Color dengelerini kullanarak gideriyoruz.Eğer bu dengelerin değeri gözünüze fazla geldiyse Edit-->Fade ile son kullandığımız işlemin etkisini azaltıyoruz ve alt resimdeki duruma geliyoruz.

Resim....1



5-İnsan layer ımızı Edit-->Transform dan uygun boyuta getirip yerine oturtuyoruz.Şimdi burada bir hinlik yapacağız.İnsan resmini arabaya nasıl tam sıfır oturtacağız?İnsan resminin olduğu layer ın Opacity sini Layer barındaki yerinden %50 yapıyoruz ve araba kaput bitimi arkadan belli oluyor ve Eraser Tool ile dikatlice siliyoruz.Sonra tekrar Opacity yi %100'e alıyoruz.

6-İnsan resminin olduğu layera sağ tıklayıp duplicate ediyoruz ve bu layer ı Edit-->Transform-->Flip Vertical dan ters çeviriyoruz ve yine Edit-->Transform dan Skew-Perspective vs. gibi değerleri kullanıp uygun boyut ve açı veriyoruz.Yansımamızı tam yerine oturttuktan sonra da Opacity sini %40 yapıyoruz.Ayırca insan resmiminiz kenarlarına Blur Tool ile blur eklemeyi unutmuyoruz ki resime inandırıcılık katalım.Hatlar keskin durmasın yani.

Resim....2

[img]http://www.resim-yukle.gen.tr/images/5ndrf77uwm0crisj09ki.png[/mg]

7-Bu iş bu kadar.Kolay gelsin.

Resim....3



WwW.NeT-UzmaN.Tr.Gg Photoshop Anlatımları ve daha Fazlası



______________
Mesaj18.03.2009, 09:32 (UTC)    
Mesaj konusu:

Menü gizleme kodu kullanmadan CSS tasarım nasıl yapılır ?
Aşağıdaki kodu hem tasarım ayarlarına, hem de her sayfaya (ayrıca bütün ekstralara) yapıştırmanız gerekmiyor:


[code]<style type="text/css">
<!--
td.nav {visibility:hidden;}
-->
</style>[ /code]

Bu kod yerine aşağıdaki kodu Tasarım Ayarlarında > CSS Kodu kısmına yapıştırdığınızda işlem tamam.

li.nav_element{display: none;}

Artık CSS tasarımına geçebilirsiniz. Copy/Paste işgencesinden kurtuldunuz...

Bu kodu kullanınca sitenizdeki diğer menü gizleme kodunu kaldırmayı unutmanıyız. Peki vermiş olduğum bu kod size ne gibi avantajlar sağladı:

- Her sayfaya menü gizleme kodu yapıştırmanıza gerek kalmadı
- Ayrıca her esktraya da menü gizleme kodu yapıştırmanıza gerek kalmadı,
- Saklı sayfalar, Top List , Forum, 404-eror gibi ekstralarda yaşadığınız sorunlar ortadan kalktı. Neydi bu sorunlar? Örneğin saklı sayfalara giriş yapıldığında, Tebrkiler, artık bu sayfaları görebilirsiniz uyarısı gelmiyordu. Artık gelecek. Top List'te sitesini ekleyenlere kod'u göstermiyordu. Artık gösterecek. Ve daha niceleri. Sitenizi gezdikçe artık hata almadığınızı göreceksiniz. Çünkü artık CSS'yi doğru kullanıyorsunuz.


Eğer site ve başlık sayfalarının isimlerinin de gözükmesini istemiyorsanız aşağıdaki kodu kullanınız:

[code]h1#title{display: none;}
h2#title span {display: none;}
div.header{display: none;}
li.nav_element{list-style-type: none;}
li.nav_element{display: none;}[/code]

______________
Mesaj18.03.2009, 09:34 (UTC)    
Mesaj konusu:

Sandbox Nedir ?

Arkadaşlar Sandbox Kavramını internette bi çok kez duymuşsunuzdur.

Sandbox : Abartılmış link değişimleri sonucu ve yeni bir sitenin veya birden bire yükseliş gösteren bir sitenin Google tarafından fişlenmesi yane cezalandırılması demektir.

Örneğin;

Sitenizin bir çok kelimede google'de en üst sıralarda çıkmasını istiyorsunuz her site ile link değişimi yapıyorsunuz, önünüze gelen her toplist sitesine kaydoluyorsunuz ve bir süre sonra az veya çok üst sıralara çıktığınızı farkediyorsunuz.

Fakat google bunu kısa zamanda farkediyor ve Böyle bir şeye kalkıştığınız ve dozunu kaçırdığınız için sitenizi uzun süre kendi aramalarında göstermiyor gösterse bile en sonlarda gösterebiliyor.


Bu yüzden webmaster arkadaşlar sitelerinin google'de yükselmesini istiyorlarsa;

Unquie ( kendinize özgü ) İçerik

Link Değişimlerini Abartmadan pagerank değeri yüksek sitelerlerle az ve öz

Her Toplist Sitesine Kayıt olmama

Eğer yukarıdaki işlemleri sitenizi googlede üst sıralarda çıkmak için sabırla uygularsanız kısa sürede google sitenizi sevecektir ve Aramalarında sitenize çok fazla yer verecektir.


______________
Mesaj18.03.2009, 09:37 (UTC)    
Mesaj konusu:

Bıze Destek olmak ıstıyorsanız

Arrow http://net-uzman.tr.gg/Bize-Destek-Ol.htm
Bu LınkTen Herhangı Bır Bannerımızı Sıtenıze Eklıyebılırsınız
Şimdiden TesekkurLer..!

______________
Mesaj18.03.2009, 09:38 (UTC)    
Mesaj konusu:

UNIX, 1969 yılında, Ken Thompson ve Dennis Ritchie tarafından Bell Laboratuvarları'nda geliştirilmiş, çok kullanıcılı, çok görevli yapıyı destekleyen bir bilgisayar işletim sistemidir.

UNIX türevi işletim sistemleri çok işlemcili çok pahalı makinalardan, tek işlemcili basit ve çok ucuz ev bilgisayarlarına kadar pek çok cihaz üzerinde çalışabilen esnek ve sağlamlığı çok değişik koşullarda test edilmiş sistemlerdir. Fakat özellikle kararlı yapısı ve çok kullanıcılı-çok görevli yapısıyla çok işlemcili sunucularda adeta standart haline gelmiştir.

Linus Torvalds tarafından temelleri atılan Linux, UNIX olmayıp bir UNIX türevidir. UNIX'ten ilham alan, bir grup bağımsız yazılımcı tarafından geliştirilen bir işletim sistemi çekirdeğidir.

Tarihçe
_____________________________

Kökleri 1965 yılında MIT, AT&T Bell Labs ve GE'nin birlikte geliştirdikleri MULTICS (Multiplexed Operating and Computing System) projesiyle atılmıştır. MULTICS projesinin hedefi çoklu kullanıcının bilgisayar erişimine izin vererek eşzamanlı veri paylaşımını gerçekleştirebilmekti.

1969 yılında proje karmaşık bir hal almaya başlamış ve AT&T Bell Labs projeden çekilmiştir. Ancak aynı yıl içinde, Bell'de araştırmacı olarak çalışan Ken Thompson'ın MULTICS programını simüle eden bir dosya sistemini kodlamasıyla Unix'in ilk sürümü UNICS (Uniplexed Operating and Computing) ismiyle çıkmıştır. İlk sürümü assembler ile yazılmış olup, sadece yazıldığı tür makinada çalışabilen bir versiyondu.

1973 yilinda Thompson, C derleyicisinin atası Dennis Ritchie ile birlikte çekirdeği C ile tekrar kodlayarak Unix'in 5. sürümünü oluşturdu. Böylece Unix, taşınabilir özelliği olan C dili sayesinde, çeşitli hedef donanımlara uygun olarak tekrar derlenebilen kodlardan oluşan taşınabilir bir işletim sistemine dönüşmüş oldu.

1978 yılı Unix için çok önemli bir yıl olarak geçti. Unix İşletim Sistemi 7. sürümüyle birlikte gelişimini artık iki farklı çizgide gerçekteştirecekti: BSD(Berkeley Software Distribution) ve System V.


______________
Mesaj18.03.2009, 09:39 (UTC)    
Mesaj konusu:

VİRÜSLER



Virüsler, genellikle bilgisayara zarar vermek amacıyla yazılmaktadır.
Virüslerin Yayılışı:
Virüslerin bir başka programa yapışarak yayılmaktadır. Bir virüs, kelime işlemci, tablolama programı, e-posta programınıza,dosyalarına, boot (hard disk veya disketinizin başlangıç adresine) yerleşerek sürekli çoğalır ve yayılır. Virüsü kapmış olan dosya ya da disket, bilgisayara takılıp içindeki dosya açıldığında virüs çalışmaya başlar. Genellikle belleğe gider ve orada diğer dosyalara bulaşmak için fırsat bekler. Bir sonraki çalışan program ya da dosya veya diskete bulaşır.
Virüslerden bazıları, belli tarihlerde çalışıp ekrana resim, mesaj çıkarır (etkisi az olan virüsler). Bazıları ekran ayarlarını değiştirir ya da sisteminizin yavaşlamasına neden olur (orta şiddette etkili virüsler). Bazıları da veri kaybı, sistem çökmesi, dosyaların hasar görmesine neden olur (çok zararlı virüsler).
1. Dosyalara bulaşan virüsler: Genellikle COM, EXE uzantılı dosyaların kaynak koduna kendilerinin bir kopyasını eklerler. SYS, DRV, BIN, OVL, OVY uzantılı dosyalara da bulaşan virüsler de vardır. Bazı virüsler dosyaların açılmasını beklemeden de çoğalabilir. Örneğin DOS'da DIR çekildiğinde diğer dosyalara bulaşan virüsler de vardır.
Dosyalara bulaşan virüslerin büyük bir kısmı, EXE dosyanın başlangıç kodunu alarak başka bir yere yazar. Dosya çalıştırıldığında önce virüs harekete geçer, başlangıç kodunu çalıştırır. Her şey yolunda gidiyormuş görünür. Bazıları da COM uzantılı ikinci bir dosya yaratarak içine kendi kodunu kopyalar. DOS tabanlı işletim sistemleri önce COM uzantılı dosyaya bakacağından farkında olmadan virüsü çalıştırır.
2. Boot sektörü virüsleri: Disk ve disketlerde (A, C, D, E, ...) olarak bilinen mantıksal bölümlerin her birinde boot sektörü vardır. Boot sektörde diskin formatı ve depolanmış verilerin bilgileriyle DOS'un sistem dosyalarını yükleyen boot programları bulunur. Bir boot virüsü boot dosyalarına bulaştığında, bu disk veya disketten bilgisayar açılmaya çalışıldığında "Non-system Disk or Disk Error" mesajı verilerek bilgisayar açılmaz. 1996 yılına kadar en yaygın virüsler bu cins virüslerdir. Boot virüs, belleğe yerleştikten sonra takılan her diskete bulaşır.
Master Boot Record Virüsleri: Sabit diskin ilk fiziksel sektörlerinde diskin Master Boot Record'u ve Partition Tablosu vardır. Sabit Diskin Master Boot Record'unun içindeki Master Boot Programı partition tablosundaki değerleri okur ve boot edilebilir partition'ın başlangıç yerini öğrenir. Sisteme o adrese git ve bulunduğun ilk program kodunu çalıştır komutunu gönderir. Bu virüsler de boot sektör virüsleri gibi bulaşır.
Multi-Partite Virüsler: Boot Sektörü virüsleri ile Master Boot Record virüslerinin bileşimidir. Hem MBR'a hem boot sektörü ve çalıştırılabilir dosyaları bozarak yayılma şanslarını bir hayli artırmış olurlar.
3. Macro Virüsleri: Microsoft Word ve Microsoft Excel gibi popüler uygulama programlarının macro dillerini kullanılarak yazılıyorlar. Macro'lar veri dosyalarında kaydedildiği için virüslü belge açıldığında virüsün makro kodu çalışmaya başlar.
4. Script Virüsler:
Trojan Horse (Truva Atı): Bilgisayarınızda arka planda çalışan ve zamanı geldiğinde aktif hale gelerek sisteminize zarar veren yazılım. Sabit diski formatlamak, dosyaları silmek ya da çökertmek gibi çok zararlı işler yapar. Kötü amaçlı program olmalarından dolayı virüslere benzetilebilir. Benzemeyen yönleri ise, Truva atlarının zararsız bir programmış gibi gözle görülür olmaları ve kendi kendilerini çoğaltarak başka bilgisayarlara yayılmamalarıdır.
Windows 95/98 veya Nt kullanıyorsanız trojanlara ( casus yazılım diyebiliriz.) çok dikkat etmelisiniz. Bu tip bir trojan size nasıl ulaşabilir ?


1) Elektronik posta yolu ile kötü niyetli veya şakacı bir arkadaşınız tarafından yollanabilir.
2) IRC kanallarında chat yaparken size birisi bakın bu çok hoş bir program mutlaka al diyerek sizin trojan yazılımı bilgisayarınızda çalıştırmanıza sebeb olabilir.
3) CD-ROM veya disket yolu ile başka bir kullanıcıdan gelebilir. Eğer bilgisayarınızda trojan yazılımı engelleyen bir koruma programınız ( yani iyi bir anti - virus yazılımınız ) yoksa başınıza gelebilecek olaylar şunlar olabilir ..Tabii bunlar sadece Internet bağlantınız varken geçerli olabilir.
Trojanın sizde aktif olduğunu bilen kişi ;
- Sabit disklerinize cd rom veya diğer disket sürücülerinize sizin ulaştığınız rahatlıkla ulaşabilir.
- Sabit veya taşınabilir disklerinize her türlü işlemi yapabilir.
- İnternet şifrenizi öğrenebilir.
- İstediği dosyayı okuyabilir, silebilir.
- İstediği dosyayı kendi bilgisayarına indirebilir.
- İstediği dosyayı sizin bilgisayarınıza yükleyebilir.
- Sizin yazdıklarınızı izleyebilir. Eğer kamera takılıysa sizi canlı olarak izleyebilir.
- Bilgisayarınızda çalışan herhangi bir programı kapatabilir.
- Eğer bir bilgisayar ağına sahipseniz sizin sayenizde tüm ağ üzerinde işlem yapabilir.
- Bilgisayarınızı kapatabilir veya yeniden başlatabilir.
Bu yukarıdaki özellikleri Netbus ve BO adlı trojan yazılımlar çok rahat gerçekleştiriyor. Bu yüzden siz siz olun mutlaka trojanlardan korunun.
Worm: Bellekteki ve diskette eriştiği bölgelerin verilerini bozar. İçine gömülüp saklanacağı bir ev sahibi programa gereksinimi olmadığından virüslerden ayrılır.
Virüsler, bilgisayarın işleyişinin kesilmesine, dosyaların silinmesine, sistemin yavaşlamasına yol açar. Virüsler, disketlerde bulunan programların içinde gizlenmiş olarak bulunur. Disket, disket sürücüye takılıp, virüslü dosya veya disket okutulduktan ya da içindeki programlar çalıştırıldıktan sonra bilgisayara geçer.
Spam: bir mesajın arka arkaya gönderilmesi. Spam ağı tıkar, pdsta dağıtımını yavaşlatır. Bir tür virüs olarak nitelenebilir. Ardarda gelen gereksiz elektronik postalar yüzünden bilgisayarda çalışamaz hale gelebilirsiniz.
Sabit Diskleri virüslerden korumak gereklidir.
Virüslerden korunmak için ipuçları:
· Virüs arama programı kullanın. Virüs tarama programınızı internetten bir kaç günde bir güncelleyin.
· Birden fazla virüs programı kullanın. Her virüs programı bütün virüsleri tanımaz.
· Temiz açma disketi bulundurun.
· Disketleri ve elektronik postaları virüs tarama programından geçirmeden açmayın.
· Bilmediğiniz dosyaları açmayın.
· Tanımadığınız birisi tarafından gönderilen dosyaları açmayın.
· Virüs uyarılarını dikkate alın.
· Her zaman dosyalarınızın yedeğini alın.
· BIOS setup'ından Boot sırasını C:, A: yapın. Böylelikle disket sürücüde unutulmuş olan virüslü disketten Sabit diske açılış sırasında virüs geçmesi önlenmiş olur.
Virüsler ayrıca modemle iletişim sırasında da geçebilir. Ayrıca kopya programlarda da virüs bulunabilir.
antivirus programlarının bulunduğu siteler:


http://www.avp.com
http://www.mcafee.com
http://www.symantec.com
http://www.datafellows.fi
http://www.antivirus.com
http://www.hitchhikers.net/antivirus/antivirus-dis.phtml : antivirüs programlarının güncellemeleri hakkında bilgi veren site
http://www.members.aol.com/rlink: virüs sorunu ile ilgili güncel bilgiler.
http://www.wildlist.org :yeni yayılan virüslerin listesi aylık olarak yayınlanır.
http://www.virusbtn.com :virüslerle ilgili ipuçları
http://www.avast.com: Trojenler için geliştirilmiş virüs yazılımı

______________
Mesaj18.03.2009, 09:40 (UTC)    
Mesaj konusu:

Sun Microsystems firması tarafından geliştirilmiş işletim sistemidir. UNIX tabanlı olup, son sürümü olan Solaris 10 ile aynı anda bünyesinde hem UNIX ve hem de Linux programlarının çalışmasına destek verir. OpenSolaris projesinin başlatılmasıyla birlikte, Solaris işletim sistemi açık kaynak hâle dönüştürülmüştür.

Solaris son derece güvenli bir işletim sistemi olarak bankalarda ve askeri sistemlerde kullanılmaktadır. Enterprise işletim sistemi olarak çok güçlü olan Solaris, bireysel kullanıcılar için UNIX işletim sisteminin zorluklarını taşır. Bu nedenle bilgisayar dünyasına yeni giren kullanıcılar için öğrenilmesi zor bir işletim sistemidir.

Bir UNIX işletim sistemi olarak üzerinde çok güçlü geliştirme ortamları mevcuttur. Bunlar, en temel bash gibi kabuk dilleri olmakla bereber C/C++, Perl, Python gibi güçlü programlama dilleri de sayılabilir. Solaris 10, Sun firmasının bir ürünü olarak Java geliştirme ortamı da sunmaktadır.

Öğrenilmesi zor bir işletim sistemi olması, yıllarca para ile satılması nedeni ile Solaris bireysel kullanıcılarca fazla tanınamamıştır. Bu nedenle Linux ile karşılaştırıldığında çok fazla sürücü ve bulunabilir program eksiği vardır. Ancak GPL ile dağıtılan programlar Solaris kullanıcılarına pek çok seçenek sunmaktadır. Bu, Solaris üzerinde sayısını kestiremeyeceğimiz kadar kullanışlı programa erişebileceğimiz anlamına gelir. Apache, PostgreSQL, KDE, Emacs, Openoffice, Mozilla gibi açık kaynaklı programlar Solaris üzerinde çok rahatlıkla kullanılabilirler.

Solaris 10, masaüstü ortamı olarak CDE ve Java Desktop tabanlı GNOME ortamını kullanıcılarına sunmaktadır. Özellikle GNOME ortamı UNIX dünyasına alışık olmayan kullanıcılar için kullanımı kolay, esnek bir masaüstü ortamıdır.

Bu yazı yazıldığı anda SUN firması isteyenlere Solaris 10 için ücretsiz DVD göndermekteydi. İsterseniz internetten ücretsiz olarak indirebileceğiniz gibi Sun'ın web sitesinden de ücretsiz DVD isteyerek Solaris 10 ile deneyimlerinizi arttırabilirsiniz.


______________
Mesaj18.03.2009, 09:40 (UTC)    
Mesaj konusu:

İnternet Tarihi



İlk geniş alan ağı olan ARPANET 1960'lı yılların ortasında askeri amaçlarla ortaya çıktı. Nükleer bir savaş esnasında telefon hatlarının çoğunun tahrip olması durumunda bilgisayar iletişiminin sürdürülmesi amaçlanıyordu. Paul Baran, Rand Corp. adına paket-anahtarlamalı ağ fikrini gelişdi. Paket anahtarlamalı ağlarda, her mesaj küçük parçalara bölünür ve bu parçaların varış noktasına başarı ile ulaşıp orijinal mesajın oluşturulması sağlanır.

1969 yılında DARPA (Defense Advanced Projects Agency) Amerika'da örnek bir paket anahtarlamalı ağ oluşturulması için bir proje başlattı. Bu ağın adı ARPANET' dir. ARPANET, veri haberleşmesindeki tekniklerin öğrenilmesi amacı ile oluşturulmuştur. 1972, ağların ağı ortaya çıkmaya başladı. 40 bilgisayardan oluşan bir ARPANET gösterisi yapıldı. 1975 yılında başarılı bir biçimde ARPANET işlevsel bir ağ konumunu aldı, birçok organizasyon bu ağa katıldı.

1983 yılında, Internetworking Working Group (INWG) TCP/IP'ye temel halini verdi. TCP/IP protokolleri de askeri standart olarak (MIL STD) uyarlanmıştır. Aynı yıllarda Internet terimi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. TCP/IP protokolünün Unix işletim sistemine eklenmesinin ardından, 1984 yılında DNS (Domain Name System) tanıtılmıştır. DNS' in tamamlanması 4 sene sürmüştür. 1985 yılında, NSFNET süper bilgisayarlar arası TCP/IP tabanlı ağın oluşturulup çalıştırılması için kuruldu.

Eski ARPANET, MILNET ve daha küçük ARPANET (DDN: Defense Data Network) olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 1990 yılında ARPANET varlığını yitirmiştir.

Internet orjinal ARPANET' den doğmuş, bağlantılı ağların dünya çapında bir kolleksiyonudur. Bu ağlar değişik fiziksel ağlardan tek bir mantıksal ağa bağlantı için Internet protokolu (IP) kullanırlar.

Internet'i başlangıçta yoğun olarak akademik dünya kullanmakla beraber, son yıllarda Internet bilgi çağı toplumlarının her kesimi için vazgeçilmez bir araç olmuştur.

______________
Mesaj18.03.2009, 09:41 (UTC)    
Mesaj konusu:

GOOGLE'nin TARİHİ


Google, "googol" sözcüğünün üzerinde oynanmasıyla ortaya çıkmıştır. Edward Kasner adındaki Amerikalı matematikçinin yeğeni Milton Sorotta tarafından üretilmiş olan "googol" sözcüğü 1 ve onun ardından 100 sıfırın gelmesiyle oluşan rakamı belirten matematiksel bir terimdir. Google'ın bu terimi kullanması, şirketin dünyadaki tüm bilgiyi organize etme misyonunu yansıtır.

7 yıl önce basit bir tez çalışması olarak görünen kimsenin sahip çıkmak istemediği İnternet arama motoru Google'ın bugünkü piyasa değeri 80.82 milyar dolara ulaşarak Time Warner'ı geçmiş bulunmaktadır.

Bugün Şirketin GooglePlex denen merkez ofisi Kaliforniya'da bulunur ve tüm dünyada 5,000 civarında kişi çalıştırır. Şirketin sermaye ortakları, Kleiner Perkins Caufield & Byers ve Sequoia Capital'ı kapsamaktadır. Şirket ayrıca, içerik sağlayıcı firmalara özel web arama çözümleri de sunmaktadır.GOOGLE'IN İŞİ NE?


TEKNOLOJİSİ:

Google'ın arama teknolojisi ve kullanıcı arabirim tasarımı Google'ı günümüzün ilk-nesil arama motorlarından farklı kılmaktadır. Sadece anahtar kelime veya meta arama teknolojisi kullanmak yerine, Google en önemli sonuçları ilk getiren, gelişmiş PageRank™ teknolojisine dayanmaktadır.

PageRank ağ sayfalarının önemini nesnel bir ölçeğe uyarlar; bu 500 milyon değişken ve 2 milyar terimden oluşan bir denklemin çözülmesiyle hesaplanır. PageRank ağın çok sayıda bağlantılı yapısını düzenleyici bir araç olarak kullanır. Doğal olarak, Google, Sayfa A'dan Sayfa B'ye kurulmuş her bağlantıyı, Sayfa A'dan Sayfa B'ye bir "oy" olarak yorumlar. Google bir sayfanın önemini aldığı oylarla belirler. Google ayrıca oyu veren sayfayı da inceler.

Google'ın komplike ve otomatikleştirilmiş arama metodları, insan müdahalesine engel olur. Diğer arama motorlarından farklı olarak; Google, hiç kimsenin daha yüksek listeleme yapamayacağı ve ticari amaçla sonuçları değiştiremeyeceği bir şekilde yapılandırılmıştır.





Kısa tanımıyla Google'ın yaptığı iş aslında dünyadaki bilgileri evrensel olarak erişilebilir ve kullanışlı hale getirerek internetteki en iyi araştırma tecrübesini yaşatmak olarak tanımlanabilir.

Dünyanın en büyük arama motorunun geliştiricisi Google, web'teki bilgilere en hızlı ve en kolay yolla ulaşmayı sağlıyor. 1.3 milyarın üzerinde web sayfalarına ulaşarak, yarım saniyeden az bir sürede tüm dünyadaki kullanıcılara arama sorgularıyla ilişkili sonuçları getiriyor. Google bugün, günde 100 Milyondan fazla kullanıcı sorgulamalarına cevap verebiliyor.


______________
Mesaj18.03.2009, 09:53 (UTC)    
Mesaj konusu:

NERO Programı ve açıklamaları

Nero Express ile cd yazdırma işlemleri için önce

programı açınız. Başlat-Programlar-Ahead Nero-Nero Express



Karşımıza aşağıdaki gibi bir pencere gelecektir. Eğer bilgisayarımızdaki kayıtlı dosyalarımızı (word-excel gibi) yazdırmak istiyorsak, Data bölümünden Data Disc seçilir.



650 MB’a kadar büyüklükte dosyaları cd’ye yazdırabilirsiniz. Add butonuna basıp ekleyeceğimiz dosyalar seçilir.



Add butonuna bastıktan sonra hangi klasör içindeki dataları yazdıracaksanız onlar seçilir.




[img]http://img22.imageshack.us/img22/4384/nero5.jpg[img]


Seçim işlemi bittikten sonra FINISH butonuna basılır.



Yukarıdaki resimdeki gibi, eklenen dosyaların büyüklüğü mavi renkteki çizgi ile görünmektedir. Burada 650 MB’ı geçmemesine dikkat ediniz. Sonra NEXT butonuna basınız.

Final Burn Settings penceresinde Disc Name kısmına yazdırılan cd’nin ismi ne olacaksa o yazılır.

Writing Speed kısmındanda yazma hızı seçilebilir. Aksi bir durum yoksa 48x’i seçebilirsiniz.





Son olarak BURN butonuna basıp yazma işleminin bitmesini bekleyiniz...


Umarım İşine Yarar
İyi çalışmalar.
ßy-GrapixCel

______________
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu