Yazar |
Mesaj |
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:28 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Dolunay insan davranışlarınıetkiler mi?
İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:28 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Niçin gözyaşı dökeriz?
Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır. |
|
↑
|
|
|
-
sanalsahne
Uzman Üye
|
23.10.2008, 16:28 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
..::HADISLER::..
1- "Affetmek, zaferin zekâtıdır."
Hz. Muhammed
2- "İman, aklın çalışmasının ürünüdür."
Ahmed Hulûsi
3- "Kişi anasından iki kere doğmadıkça, Göklerin Melekûtuna ulaşamaz."
Hz. İsa
4- "Sevgin nefrete dönüşmesin, sana ancak yük olur."
A.F.Y
5- "Besmele çektikten sonra, Fatihayı hiç ara vermeden tek nefeste okumaya gayret et."
Muhiddin Arabi
6- "Vücudun, ilmi ilahide, ilimden ibaret olduğunu müşahade, vahdet-i şuhud�dur."
Ahmed Hulûsi
7- "Musibetin sevabına talip olmaklığın, musibeti çekmekte iken de varsa, zahidsin."
Hz.Muhammed
8- "Yaşam kabullenmektir."
A.F.Y
9- "Mollanın namazında Hakk�ın ne Celali vardır, ne de Cemali. Mollanın ezanı bize seher vaktini bile bildirmez."
Muhammed İkbal
10- "Marifetin zekâtı, marifeti oluşturmaktır."
A.F.Y
11- "Acı, akıllı adamların hocasıdır."
Byron
12- "Bela insanın diline bağlıdır. Bir kimse bir şeyi �yapmam� dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır."
Hz.Muhammed
13- "Algılanan varlığın, Hakkın vücudu olduğunu müşahade, vahdet-i vücud�dur."
Ahmed Hulûsi
14- "Her evin kapısı vardır. Kabirin ki ayak tarafındandır."
Hz.Muhammed
15- "Ahmak konumuna düşmemek için yorum yapmayın."
A.F.Y
16- "Tasavvuf, Allah ile olan muamelenin saflığıdır. Bunun aslı da dünyadan yüz çevirmedir."
Cüneyd-i Bağdadi
17- "Kadın insansı ile insan arasında köprüdür."
A.F.Y
18- "Zehirle pişmiş aşı, kim yemeye gelir."
Yunus Emre
19- "İman iki eşit parçadır. Yarısı sabır,yarısı şükürdür."
Hz.Muhammed
20- "İlim yapmak, amelden hayırlıdır. Dinin kıvamı da verağdadır (arkada). Alim ilmi az da olsa, ilmi ile amel edendir."
Hz. Muhammed
21- "Yöneldiğin mahallin her boyutta senin perdelerini kaldırabilecek vasıfta olması gerekir."
A.F.Y
22- "Mümin yumuşaktır. O kadar ki onu yumuşaklığından dolayı ahmak zannedersin."
Hz. Muhammed
23- "Sadece insanın günahları affedebilme gücü vardır."
A.F.Y
24- "Pırıl pırıl gökkuşağını görmek için önce yağmuru yaşamak gerekir."
Fransız Atasözü
25- "Sevgi insansıda bedenselliği, insanda kemalâtı oluşturur."
A.F.Y
26- "Adaletsizlik eden, adaletsizliğe uğrayandan daha mutsuzdur."
Demokritos
27- "İsimlerin batıni manasını bilmek, zahirini yaşama anlamına gelmez."
A.F.Y
28- "Yeterli insan sükut eder, yetersiz olan ispata çalışır."
A.F.Y
29- "Zekanın peşinde koşmayın aptallığı yakalarsınız."
Montesquieu
30- "Mümin her ahlak üzere ahlaklanır. Fakat onda yalanla ihanet bulunmaz."
Hz. Muhammed
31- "İspat, izafi varlığın bir göstergesidir."
A.F.Y
32- "Tasavvuf, Hakk�ın, seni senden öldürmesi ve seni kendisiyle diriltmesidir."
Cüneyd-i Bağdadi
33- "Tartışma, algılamaya mani olan beşeri bir duygudur."
A.F.Y
34- "Bir kimseyi inada kapılmış çekişmeci ve kendi görüşünü beğenmiş görürsen bil ki, onun ziyanı tamamdır."
Hz. Muhammed
35- "Cennetin ahmakla dolu oluşu, vehmin nur boyutunda kalkmadığının delilidir."
A.F.Y
36- "Yolları ayrı olanlar, birbirine danışmazlar."
Conficius
37- "Huşu namaza, haşyet ilme aittir."
A.F.Y
38- "Hiçbir yiğidin kaza ve kader okuna karşı kalkanı yoktur."
Hafız
39- "Kişiye, kendisine parmakla işaret edilmesi, şer cihetinden kafidir."
Hz.Muhammed
40- "Allah�ın dışında kimseye borç verme."
A.F.Y
41- "İnsanlara akılları ölçüsünde söz söyleyiniz."
Hz. Muhammed
42- "Vehimle kazanan, vehimle kaybeder."
A.F.Y
43- "Kadınlar, sevmedikleri adama hiç acımazlar."
Alexandre Dumas Fils
44- "Seni sigaya çeken bir molla kasım gelir."
Yunus Emre
45- "Vicdan sahibi kısık seslidir."
A.F.Y
46- "Tasavvuf, bila-alaka (hiçbir bağ olmadan) tamamiyle Allah ile olmandır."
Cüneyd-i Bağdadi
47- "Kullanmayı düşünen, kullanılacağını unutmasın."
A.F.Y
48- "Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir."
David Starr Jordan
49- "Tepe tepe kullanan, ancak beşeri seyirde olandır."
A.F.Y
50- "Ey birader, sen ancak bir düşünceden ve fikirden ibaretsin. Üst tarafın kemik ve A�sab sinir ve adalât (kas) ve elyaftan (insan ve hayvanda adaleleri meydana getiren ince lifler) ibarettir."
Mevlâna
51- "Yokluk, varlığın aynasıdır."
A.F.Y
52- "Nazar ve nefes az kaldı kaderi geçecekti. Nefes ve nazardan Allah�a sığının."
Hz.Muhammed
53- "Kim olduğun öyle bir haykırıyor ki; ne dediğini duyamıyorum."
Ralph Waldo Emerson
54- "Sakın kendisine verdiğin kıymeti sana vermeyenle arkadaş olma."
Hz. Muhammed
55- "Öğüt olarak ölüm yeter. Gam çekmeye kabir yeter."
Hızır
56- "Alim, ilim ve amelin yeri cennettedir. Alim, ilmi ile amel etmezse, ilim ve amel cennette, alim ise cehennemde olur."
Hz. Muhammed
57- "Ulema, Allah�ın kulları üzerinde peygamberlerin eminleridir. Siz onlardan çekinin ve onlara taarruz etmeyin. Onlar hükümet erkanı ile ihtilal etmedikçe ve dünyaya karışmadıkça."
Hz.Muhammed
58- "Teşbih yönü olmayan tevhid görüşü, tanrısallığa uzanan bir yoldur."
A.F.Y
59- "Ben, İnsanoğlunun geride bıraktığı devirler içinden çağlar boyu seçile seçile geldim ve içinde bulunduğum çağda ortaya çıkarıldım."
Hz.Muhammed
60- "Bir kavme su dağıtan,onların hepsinden sonra su içeçektir."
Hz.Muhammed
61- "Çileyi bilerek çekmek daha faziletlidir. İbadeti bilerek yapma da...."
A.F.Y
62- "Allah bazen dilediği halde emretmiş, bazende emrettiği halde dilememiştir. İblis'e, Adem'e secde etmesini emrettiği halde, secdenin yapılmasını irade etmemişti. Eğer İblis'in secde etmesini isteseydi, İblis secde ederdi. Adem'in malum ağaçtan yemesini yasaklamıştı ama iradesi ağaçtan yemesi yönünde idi. Eğer ağaçtan yenilmesini istemeseydi Adem yemeyecekti."
Caferi Sadık
63- "Oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konur"
İtalyan Atasözü
64- "Kur�an yedi nuans üzere indirildi. Onun hiçbir harfi yoktur ki, bir hiç zahir, bir de batın mana taşınmasın. Ebu Talip�in oğlu Ali�de bu zahir ve batına ait ilim mevcuttur."
Hz. Muhammed
65- "Bir insanda görülen ameller ve takvadan başka, bir de onun cevher gibi güzel olan gizli amel ve takvası vardır. Bakış gücü olmayanların nazarları, görünen amellerdir. Halbuki biz onlara bakmıyoruz. Biz insanın içine, içindeki sırra bakıyoruz..."
Şeyh Hariri
66- "Ameller niyetlere göre değer kazanır."
Hz. Muhammed
67- "Her kişinin iki resülü vardır. Biri zahir, diğeri batın. Zahir dildir, Batın gönüldür. Dil Muhammed�e, gönül Cebrail�e benzer."
Hacı Bektaş Veli
68- "Bilginler, Nebilerin varisleridir."
Hz. Muhammed
69- "İnsanların en hayırlıları, ahmak, aptal diye adlandırılmadıkça kıyamet kopmaz."
Hz. Muhammed
70- "Kıyamet günü herkes birbirinden davacı olur. Hatta tokuşan koyunlar bile.."
Hz. Muhammed
71- "Öğrenmek, zaten bildiğini fark etmektir. Yapmak, onu bildiğini göstermektir."
Richard Bach
72- "Kabe-i Şerif yıkılarak taşları denize atıldığı vakit, işte o zamanda korkunç alametler olur."
Hz. Muhammed
73- "Vecdin ilimde erimesi, ilmin vecd içinde kaybolmasından yeğdir."
Cüneyd-i Bağdadi
74- "Afetleri en iyi bilen, afetlere düçar olandır."
Cüneyd-i Bağdadi
75- "Şu göğsümde saklı duran birçok ilim var. Ah! Onları taşıtacak erler bulabilsem."
Hz. Ali
76- "İstesem sırf fatiha suresinin tefsiriyle yetmiş beygiri yüklerim."
Hz. Ali
77- "Ne sazdan, ne sözden, ne evladdan, ne de güzel yüzden zevk aldım, Sazı severim, aşkımı söylerse; sözü severim, yine onu söylerse, manayı söylemeyen güzeli ne yapayım?. Su içmek isteyen bir kimse için boş kadeh ne işe yarar?. Fakat kadeh temiz, berrak ve latif olursa elbette suyun zevkini arttırır."
Kenan Rifai
78- "Senin Allah�a erişmen mümkün değildir. Zira daha beşer makamı dahi senin için örtülüdür." (Molla için söylenen söz)
Muhammed İkbal
79- "Sen insana ulaşmadan Allah�ı nasıl arıyorsun?."
Muhammed İkbal
80- "Allahım! İnsanlar seni verdiğin nimetler yüzünden severler; bense seni verdiğin belalar yüzünden severim."
Hallac-ı Mansur
81- "Deniz, kendi dalgasından daha eski değildir."
Hızır (a.s)
82- "Ben ve Hallac aynı şey idik. Ne var ki o sır�rı açığa vurdu ben sakladım."
Şibli
83- "Nokta, tüm çizgilerin esasıdır."
Hallac-ı Mansur
84- "İyi bilin ki vallahi ey Medine ahalisi! Sizler, muhakkak kıyamet gününden 40 gün kadar önce burasını terk edeceksiniz."
Hz. Muhammed
85- "Muhakkak ki kulak, göz, kalp, bunların her biri kendi fiillerinden mesul tutulacaklardır."
Hz. Muhammed
86- "Rüyalar ,gecelerin akvaryumudur."
Victor Hugo
87- "Kıyamet ile ben işte şu iki parmak gibi yakın olarak ba�s olundum."
Hz.Muhammed
88- "Beşeriyet tanrısallığa uzanan bir yoldur. İbadetinin ne olduğunu söylemeye gerek var mı?."
A.F.Y
89- "Kim bir kardeşini, bir günah sebebi ile ayıplarsa, o günahı işlemedikçe o kimse ölmez."
Hz.Muhammed
90- "Bir iş yapmak istediğin zaman, Allah sana o işten kurtuluş gösterinceye kadar, yahut Allah sana bir çıkış kapısı yaratıncaya kadar yavaş ve temkinli davran."
Hz.Muhammed
91- "Dünyada en iyi kadın, anasından doğmayandır."
Firdevsi
92- "Cehennem kızarıncaya kadar 1000 yıl yakıldı. Sonra beyazlaşıncaya kadar yine 1000 yıl yakıldı. Sonra kararıncaya kadar 1000 yıl daha yakıldı. Şimdi o, zifiri karanlık gece gibi, kapkaranlıktır."
Hz. Muhammed
93- "Dikkat edin, sizden biri kardeşinin verdiği hediyeyi reddetmesin. Eğer bir şey de bulursa, ona mukabelede bulunsun. Nefsin yed-i kudretinde olana yemin ederim ki, bana bir (koyun) kolunun ucu hediye edilse kabul ederim. Ve eğer bir kol için davet edilsem ona icabet ederim."
Hz. Muhammed
94- "Melaike, çanı olan kervana arkadaş olmaz."
Hz. Muhammed
95- "Allah! Size haram ettiği şeyde şifa halketmedi"
Hz. Muhammed
96- "Adem�in Allah indinde bir mevkii vardır ki, ona ibadetle erişilmez. O mevkiye erişinceye kadar, Allah ona hoşuna gitmeyen şeyleri verir."
Hz. Muhammed
97- "İyilik yap ehli olana da, olmayana da, ehline isabet ederse yerini bulur. Etmez ise ehli sen olursun."
Hz. Muhammed
98- "Zamanı gelmiş bir fikrin karşısına dikilme gücüne hiçbir ordu sahip değildir."
V.Hugo
99- "Cenabı Hakk�ın kaza ve kaderinden sonra, ümmetinin ekserisinin ölümleri gözdendir."
Hz. Muhammed
100- "Yüzünü güneşe çeviren insan gölge görmez."
Helen Keller______________ |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:28 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Üç yaşından daha önce olanları için hatırlamıyoruz?
Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde anıveya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:28 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir?
Eğerköşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar. Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:28 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Develerin hörgüçlerinde ne var?
Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su etkilenmez. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:29 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Çinlilerin gözleri niçin çekiktir?
Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların, japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:29 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Ateş böceği nasıl ışık saçıyor?
Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bilimsel adı "Soğuk Işık"tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir. Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğinışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerekmektedir |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:29 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker?
Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama, sabun hepsi kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra yıkandığında çekmez. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:30 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar?
Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:30 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Bir hafta niçin 7 gündür?
Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen
beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:30 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Niçin otellerin kapıları döner kapıdır?
Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:30 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
İmdat çağrısı S.O.S 'in anlamı nedir?
Çok kişi "Save our Ship" gemimizi kurtar; "Save our Soul" ruhumuzu kurtar; "Stop Other Signals" diğer sinyalleri sözcüklerinin kısaltılmışı sanır. Oysa hiçbiri değildir. Tamamen telgraf zamanından kalma mors alfabesiyle ilgilidir. İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908 de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S seçildi. |
|
↑
|
|
|
-
devrimgurer
Bedava-Sitem Bağımlısı
|
23.10.2008, 16:31 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur?
Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma minik lastik bir çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekste baldır kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verir ve yeni sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omirilik ise bu basınca dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir, bacak tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetiminden geçmeksizin, yani beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğin komutlarıyla gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğin işleyişi konusunda bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir. |
|
↑
|
|
|
-
sanalsahne
Uzman Üye
|
23.10.2008, 16:31 (UTC) Mesaj konusu: |
|
|
..:: HZ MUHAMMED İN HAYATI ::..
PEYGAMBERIMIZIN DOGUMU
Peygamberimiz Fil vakasından 50 gün sonra ,Rebiullevvel ayinin on ikinci Pazartesi günü,tan yeri ağarırken, Mekke`de doğdu.
PEYGAMBERIMIZ DOĞDUĞUNDA BAZI HADISELER VUKU A GELDI
Peygamberimiz doğduğunda bazı hadiseler vuku a geldi,bunlardan bazılarını söyle sıralayabiliriz:Peygamberimiz ,Anadan Sünnetli ve göbeği kesik olarak doğdu. Peygamberimiz doğarken, çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini ,yere dayamış başını semaya kaldırmış olarak doğdu.Peygamberimiz doğduğu zaman ,bir yıldız doğmuş ve bilginler, bu yıldızın doğduğu gece,Ahmed doğmuştur Dediler.Bir çok Yahudi Alimi Tevrat tan inceleme ile peygamberimizin bu gecede doğduğunu yakınlarına bildirmişlerdir.
Peygamberimiz doğduğu gece Kisranin sarayından on dört şerefe yıkıldı İranlıların,bin yıldan beri hiç sönmeden yanan Atesgedeleri sönüverdi.Save Gölünün suyu çekildi.Sema ve Vadisini su bastı.Iran Sahi, Arapların, ülkesini istila edeceğini rüyasında gördü,ve telaşa düştü.
PEYGAMBERIMIZIN BABASI HZ.ABDULLAH
Peygamberimizin babası Hz. Abdullah Kureyş’in ileri gelen delikanlılarından idi. Güzel yüzlü,iki gözü arasında peygamberlik nurunu taşıyordu.Mekkenin bütün genç kızları onunla evlenmek için can atarlardı.Babasına o kadar itaatliydi ki babasının izinden hiç çıkmazdı.Hatta birinde babası Abdulmuttalip Allaha dua etmiş ve ``Allahım eğer bana on erkek evladı verirsen onlardan birini senin için kurban edeceğim``demiş ,on evladı olunca da Allaha verdiği sözü tutmak için oğlu Abdullahı kurban etmek istemiştir.Oğlu Abdullah babasına itiraz etmemiş ve boyun eğmiştir Etraftan yapılan eleştirilerle oğlunu kurban etmekten vaz geçmiş onun yerine 100 Adet Deve kurban etmiştir. Hz. Abdullah hz. Amine ile evlendikten Kısa bir müddet sonra gittiği ticaret kervanından dönerken yolda hastalandı. Medine’de dayısı Beni Adiy bin. Neccarin yanında bir ay hasta aldıktan sonra vefat etti.Hz. Abdullah vefat ettiği zaman Peygamberimiz henüz Anne karnında altı aylıktı.
PEYGAMBERIMIZIN SÜT ANNEYE VERILISI
Yeni doğan çocukları süt anneye vermek; Kureyş ve sair Arap eşrafının adeti idi.
Bu da; kadınların kocaları ile daha iyi meşgul olmalarını ve çocuklarında ,özellikle ,havasının güzelliği, rutubetinin azlığı ve suyunun tatlılığı ile tanınan yerlerde yasayan şerefli kabileler arasında, sağlam vücutlu,sıkı etli, cesaretli yetişmelerini ve düzgün, pürüzsüz konuşmayı öğrenmelerini sağlamak içindi.
Mekke çevresinde ve Harem içinde oturan kabilelerden Süt annesi olanlar, her yıl iki defa, yaz ve güz olmak üzere Mekke`ye gelirler,çocukları alıp götürürlerdi.
Peygamber efendimizi(A.S) Ben`i Sa`d b.Bekr kabilesinden Süt annesi Halime hatun götürdü.
Peygamberimizin Süt kardeşleri şunlardır::
Abdullah b. Haris,Üneyse binti.Haris,Şeyma bint-i Haris.
Peygamberimizi Yetim olduğu için Arap kadınları kabul etmemiş; sadece kabilesine götürecek çocuk bulamayan Halime, eli bos gitmemesi için peygamberimizi kabul etmişti.Peygamberimizi aldıktan sonra Halime ve Ailesinin yaşam tarzı bir anda değişti.
Bunlardan bazılarını Halimenin dilinden dinleyecek olursak; Halime Hatun der ki;`` İçinde bulunduğumuz kuraklık ve kıtlık yılında hiç bir şeyimiz kalmamıştı. Ben, kır merkebimin üzerinde idim.Yanımızda, yaşlı bir devemiz vardı,bize bir damla süt vermiyordu.
Üzerinde bulunduğum merkebin ağır yürümesi yol arkadaşlarımı çileden cıkartıyordu.Nihayet Mekke’ye varıp emdirilecek oğlan çocukları aramaya başladık. İçimizden hiç bir kadın Muhammedi almak istemiyor,ondan uzak duruyorduk. Çünkü, bizler emdireceğimiz çoçuğun babasından bahisse kavuşmayı ve ondan armağanlar almayı bekliyorduk.
Bir ara Muhammed in dedesi Abdulmuttaliple karşılaştım,bana; İsmin nedir ?diye sordu.
Halime dedim. Bana;Ey Halime! Benim yanımda bir yetim çocuğum var onu emzirmek için Beni Sa`d kabilesi kadınlarına teklif ettim öksüz olduğu için kabul etmediler. Sen kabul eder misin? Ben ,``bana biraz müsaade ette kocama bir danışayım``dedim.
Hemen kocamın yanına döndüm,ona haber verdim. Kocam izin verince Muhammedi aldım.
Muhammed bize gelince,evimiz öyle bereketlendi ki kocam la hayretler içinde kaldik.Sütü çekilmiş olan devemizde sütler fazlaca akmaya, zayıf olan merkebimizi,yolda başka hiç bir binek hayvan geçememeğe,davarlarımıza inen süt hiç bir davara inmemeye başladı.
Peygamberin Çocukluğu daha değişikti. Daha iki Aylık iken,her tarafa yuvarlanmaya çalışıyordu.Üç Aylık olunca Day durmaya çalışıyordu.Dört Aylık olunca, duvara tutunup yürüyordu.Beş Aylık olunca bir yere tutunmadan yürüyebiliyordu.Altı Ayı tamamlayınca, yürümeyi hızlandırmıştı.Yedi Aylık iken her tarafa gidebiliyor,koşabiliyordu. Sekiz Aylık iken,konuşuyor,konuşulanı anlayabiliyordu.On Aylık iken Ok atabiliyordu. İki Yılı doldurduğu zaman,oldukça, iri ve gösterişli bir çocuk olmuştu.Onu Annesine götürdük, Amma,biz,Onun yüzünden gördüğümüz hayır ve bereketten dolayı, Yanımızda bir müddet daha tutmaya çok istekli bulunuyorduk.
HZ.AMINENIN MEDINE ZIYARETI VE VEFATI
Hz. Amine Peygamberi de yanına alarak Medine’deki Neccar oğullarından olan Dayılarını ziyarete gitti. Orada peygamberle, bir ay kadar misafir oldular.
Yahudi kavmi peygamberimizi orada görünce onu devamlı kontrol edip hal ve hareketlerine dikkat ediyorlardı. Hz. Amine Yahudilerin Peygamberimiz hakkında takındıkları tavırlardan korkmaya başladı Ve acilen Mekke ye dönmek için yola koyuldular.
Hz. Amine, Mekke’ye gelirken, yolda hastalanıp Evba köyünde durakladi.Başucunda duran Peygamberimizin yüzene baktı.Sonra da söyle hitap etti:
``Ey çekilen dehşetli ölüm okundan, Allah in lutfu ve yardımı ile yüz deve karşılığında kurtulan zatin oğlu!Allah, Seni,mübarek ve devamlı kilsin! Eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa,Sen Celal ve bol ikram Sahibi tarafından,Adem oğullarına helal ve haramı bildirmek üzere gönderileceksin! Allah, Seni milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan, putperestlikten de, esirgeyecek,alıkoyacaktır.
Her canlı varlık ölecektir. Bende öleceğim.Fakat temelli anılacağım Çünkü, temiz bir oğul doğurmuş,arkamda hayırlı bir anı bırakmış bulunuyorum demiştir.
Ve hz. Amine Ebva da vefat etti.Hazret-i Amine vefat ettiğinde 30 yaşlarında idi.
Dünyada,böylece Babasız ve Annesiz kalan Peygamberimizi,yüce Allah,hamisiz bırakmadı: Önce dedesi Abdulmuttalibin yanında, sonra da amcası Ebu Talib-in yanında kaldı. Peygamberimiz, sekiz yaşına kadar,Dedesi Abdulmuttalibin yanında,sekiz yaşından sonra da Amcası Ebu Talib-in yanında kaldı.
PEYGAMBERIMIZIN TICARET HAYATINA ATILISI
Kureyşliler, öteden beri ticaretle uğraşırlardı. Ticaretle uğraşmayanların ise,ellerinde hiç bir şeyleri bulunmazdı. Peygamberimizin de, hazreti Hatice hesabına ticarete başlamadan önce, ticaretle uğraştığı olmuştur. Nitekim, Said b.Ebu Saib, Islamiyetten önce Peygamberimizin ticaret ortağı idi.Peygamberimizin,ticaret yapmak için, sermayesi olmadığından,hazreti Hatice peygamberimizi ücretle tuttu ve Kureyşilerden tuttuğu, başka bir zatıda, Peygamberimizin yanına kattı. Hazreti Hatice yapacağı her sefer için, Peygamberimize, ücret olarak genç ve yiğit birer erkek deve veriyordu. Peygamberimiz, Hazreti Hatice`nin ticaret Malını Şam`a götürmek için ,ilk defa dört tane erkek ve genç deveye anlaştılar. Peygamberimizle Kervan halkı Şam`a gitmek için yola koyuldular: Şam topraklarından Busraya vardıklarında peygamberimiz orada getirdiği bütün malları çok karlı bir şekilde satıp alacaklarını aldıktan sonra,Mekke’ye yardımcısı olan Meysele ile birlikte geri döndü.
PEYGAMBERIMIZIN EVLENMESI
Peygamberimiz hazreti Hatice adına ticaret yaparken, Peygamberimizdeki harikulade halleri görmüş ve yardımcısı Meysele ile Peygamberimize evlilik teklif etmişti. Peygamberimiz bu teklifi kabul ederek Kureyşlilerin en soylu kadınlarından olan hazreti Hatice ile evlendi.
PEYGAMBERIMIZIN COCUKLARI
Peygamberimizin, hazreti Haticeden,iki erkek çocuğu,dört kız çocuğu doğmuştur Isimleri şöyleydi: Kasim, Abdullah, Zeynep,Rukayye ,Ümmü Külsüm,Fatima ve Cariyesi Mısırlı Maria`dan doğan Ibrahim`dir. ______________ |
|
↑
|
|
|
|