EDEBİYAT PARÇALAMADAN ŞİİR YAZMAK
(Bir Şiir Tahlili – Cahit Sıtkı Tarancı’dan Memleket İsterim)
Edebî sanatlarla süslenmiş; şairane hayallerle, ayrıca ilginç ve özgün imgelerle bezenmiş nice güzel şiirler vardır edebiyat tarihimizde. Özellikle Divan şairleri, Edebiyat- Cedide topluluğu ve Cumhuriyet döneminde yetişen İkinci Yeniler sanat değeri yüksek böyle şiirler yazmışlardır. Halkımız bu tip şiirlere ve söyleyişlere “edebiyat parçalamak” der.
Peki edebiyat parçalamadan şiir yazılamaz mı? Başka deyişle benzetme, mecaz gibi en basit edebî sanatlardan bile yararlanmadan, özgün imgelere başvurmadan, kelimelere gerçek anlamlar yükleyerek şiir yazılamaz mı? Kelimeleri günlük anlamlarıyla kullanarak şairane anlatıma ulaşılamaz mı?
Elbette yazılır. Fakat imgesiz, sanatsız şiir yazarak gerçek şiire ulaşabilmek ustalık ve deha gerektiren çok zor bir iştir. Ben bu yazımda edebiyat parçalamadan şiir yazılabileceğini örnek bir şiirle kanıtlamaya çalışacağım. Yazımdaki ana düşünceye uygun bir şiir seçtim: Cahit Sıtkı Tarancı’nın Memleket İsterim başlıklı şiiri… Önce bu şiiri okuyalım.
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Şiiri biçim yönünden incelediğimizde Divan ve Halk edebiyatı geleneklerinden yararlanıldığını görüyoruz. Görüldüğü gibi her bendin birinci dizesi nakarattır. Halk şiirinde, özellikle türkülerde buna benzer nakarat dizeler sıkça kullanılır. Bu tekrar dizeleri şiirde iletilmek istenen temayı vurgulamak ve hatta perçinlemek için kullanılır. Cahit Sıtkı da hayalindeki güzel memlekete olan özlemini bu tekrar dizeleriyle vurgulamış oluyor.
Nakaratları çıkardığımızda geriye ne kalır? İkişer dizeden oluşan dört bent… İki dizelik bu nazım birimleri Divan şiiri geleneğindeki beyitlerdir. Mesnevi nazım şeklinde olduğu gibi aa, bb, cc… kafiye dizilişiyle oluşturulmuştur; yani düz diziliş tercih edilmiştir.
Ayrıca her dizenin sonunda tekrarlanan “olsun” redifleri şairin muhayyilesindeki ülkeye duyulan özlemi perçinleyen kelime tekrarlarıdır. Bu redifler, beyitlerde ustaca kullanılan “sarı-diyarı, hasret-nihayet, farkı-barkı…” kafiyeleriyle birlikte şiire ahenk de katmaktadır.
Şiirdeki diğer biçim unsuru da kullanılan ölçüdür. İlk bakışta serbest ölçüyle yazılmış gibi görünen bu şiirde Cahit Sıtkı hece ölçüsünü denemiştir. Beyitlerdeki dizelerin hecelerini saydığınızda on iki rakamına ulaşırsınız. Halk şiirinde en çok kullanılan hece kalıpları yedili, sekizli ve on birli ölçüdür. Cahit Sıtkı hece ölçüsüne bir yenilik getirerek duraksız, on ikili hece kalıbını kullanmış. Ayrıca “memleket isterim” nakaratı on ikinin yarısı olan altı hecedir ve bu yönüyle “kesik mani” dediğimiz anonim şiirlerdeki yarım dizeyi hatırlatır.
O halde şairimiz bu şiirde eski şiirimizin bazı özelliklerinden yararlanarak özgün bir nazım biçimi ve ölçü oluşturuyor.
Şiirin tamamını okuduğumuzda ne benzetme, ne mecaz, ne kişileştirme görüyoruz. Kelimelerin tümü gerçek anlamlı, şairane hayallere ve imgelere yer verilmemiş. Fakat bu şiir ders kitaplarına girecek kadar, devlet adamlarımızın nutuklarında yer alacak kadar güzel bir şiir.
Şair ilk üçlükte “mavi, yeşil, sarı” sözcükleriyle çok geniş ve mükemmel bir ülke manzarası çiziyor. Günümüzde tüm dünyanın sorunu olan çevre kirliliğini hatırlatırcasına “mavi gök” ifadesiyle ozon tabakası delinmemiş; nefes almaya uygun, canlıların yaşamasına müsait bir tablo çiziyor. Biz bir okuyucu olarak mavi sıfatıyla birlikte pırıl pırıl semayı, bembeyaz bulutları, teneffüs edebileceğimiz tertemiz bir havayı da düşünürüz.
Cahit Sıtkı “yeşil” dal diyor. Bu sıfat zihnimizde birçok çağrışımlar yaratır. Bir uçtan öbür uca yemyeşil ormanlarla, çeşit çeşit ve tazecik meyve ağaçlarıyla bezenmiş bir ülke hayal ederiz. Ayrıca “sarı tarla” sıfatı bize temel gıda maddesi olan ekmeğin elde edildiği buğdayı, sapsarı ve uçsuz bucaksız buğday tarlalarını hatırlatır. İşte şiir budur: Az kelime fakat çok çağrışım, çok hayal, çok anlam…
Şair çevreci oluşunu bunlarla sınırlamıyor. İlk dizede çizdiği harika doğada hayvanların da rahat ve huzurlu yaşaması gerektiğini “kuşların diyarı olsun” diyerek vurgulamaya çalışıyor. Ayrıca tertemiz göğe sahip, yemyeşil ağaçlarla süslü, tarlalarında sapsarı buğdaylar dalgalanan, her türlü hayvanın barındığı bu güzel memleketin bin bir çeşit çiçekle daha da güzelleşmesini arzuluyor.
Şair hiçbir edebi sanata başvurmadan, iki kısa dizede ne çok şey anlatmış değil mi? Aslına bakarsanız bu dizeler çağımızın dünyası için söylenmeli. Bu iki dize dünyadaki her insanın hayali olmalı ve her insan bu hayalin gerçekleşmesi için mücadele etmeli.
Cahit Sıtkı bu doğa harikası, hayalî memleket betimlemesinden sonra orada yaşayan insanlara geçiyor. Şairimizin hayalinde dertsiz insanların yaşadığı bir memleket vardır. Bu ülkede kardeş kardeşle dövüşmez ve insanları daima sevdikleriyle birlikte yaşar.
Şair zenginliği ve fakirliği reddetmiyor. Herkesin aynı derecede zengin veya fakir olması gerektiğinden söz etmiyor. Şairin istediği zenginle fakir arasında fark olmaması… Bu ifade bize fakirlerin de huzurlu ve rahat bir tatil yapabileceği, fakirlerin de bilimin ve tekniğin ürettiği refahtan faydalanabileceği, fakirlerin de zenginler gibi tedavi edilebileceği müreffeh bir memleket tablosu çiziyor. Ayrıca bu memleketteki insanlar bencil değildir; aralarında sen-ben farkı ve kavgası yoktur. Kış mevsiminde bile herkes sıcacık yuvasında mutlu ve huzurlu yaşamaktadır.
Hepimiz binlerce sorunla boğuştuğumuz şu dünyada zaman zaman “Yaşamak ıstıraptır.” diye düşünmüşüzdür. Cahit Sıtkı her insanın bu dünyayı ve yaşamayı gönülden sevmesi gerektiğini vurguluyor. Yaşamayı seven bu insanların tek şikayeti vardır: O da ölüm…
İşte hem içerik, hem de biçim yönünden harika bir şiir. Sadece bize değil dünyadaki tüm insanlara hitap eden bir sanat şaheseri…
ramazan'ı şerifleriniz hayırlara vesile olmasını diler sevgiyle ve dostça kalmanızı dilerim.....
______________