Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj14.09.2009, 19:10 (UTC)    
Mesaj konusu: Gökhan Yorgancıgil [Özel Röportaj]

Sıfır noktasından başlayalım... Nasıl doğdu proje?
Önce anlatacak bir hikayeniz olmalı. Bir arkadaşımdan dinlediğim, gerçek ve gizemli ama yarım kalmış bir olayı, sinemacı olarak tamamlamak istiyorsunuz. Hikayeyi dinlerken “Sonra ne oldu?” dediğiniz boşlukları dolduruyorsunuz.

- Gerçekten yaşanmış bir hikayeden mi yola çıktınız?
Evet, filmin ilk bölümlerinde izleyecekleriniz hemen hemen gerçekten yaşanmış bir olayla aynı. Filmde anlatılan, değerli bir eşyasını kaybeden öğrencinin hipnoz yardımıyla eşyasını nerede kaybettiğini bulması aslında bu tür durumlarda sık sık başvurulan bir durum. Tıbbi deyimiyle dissosiyatif amnezi tedavisinde hipnoz uygulanıyor. Ancak yakın bir arkadaşımın bana anlattığı seansta meydana gelen gerçek bir

olay, bizim bu senaryoyu yazmamıza sebep oldu. Hipnozun içinde, aslında orada olmaması gereken biriyle karşılaşma fikri gerçek olduğu için daha da heyecan vericiydi. Gerçek olayda hasta hemen uyandırılmış ve bir daha da hipnoza başvurulmamıştı. Senaryomuzda biz olayı burada bırakmıyor, hipnoza devam ediyoruz.

-Senaryoyu geliştirme süreciniz nasıl oldu?

Elimizde iyi bir öykümüz vardı. Bu öyküyü bir TV kanalı için düşünsek değerini kaybedebilirdi, öte yandan elimizdeki öyküyü sinema sektöründeki belli başlı şirketler için bir proje haline getirsek bu kez proje bizim hayal ettiğimiz halinden uzaklaşabilirdi. Bu yüzden çok zor ve uzun, başka bir yola girdik. İyi bir dijital kameram var, çevremde çok yetenekli ve sinemayı seven arkadaşlarım var, yıllardır da sinema sektörü içindeyim, çekim zamanı geldiğinde “sıfır tecrübe” değiliz. O halde... Filmin oluşması için “yürüyelim!” dedik. Önce öyküyü iyice kurmak lazımdı. Çevremde kendi işleri olan 8-10 kadar arkadaşımla haftasonları toplanmaya ve öyküyü ayrıntılandırmaya başladık. Öyküdeki karakterleri şekillendirdik. Haftasonu toplantıları, hafta içi boş vakitlerde de devam etti. Sekiz ay kadar bir süre sadece bizim tretman dediğimiz öykünün ayrıntılandırılmasına gitti. En zevkli ama en zor aşamalardan biri olduğunu söylemeliyim. Bu filmin çekilmesini istiyorduk. Sıfır bütçeyle yola çıkmıştık ve bütün vaktini bu işe ayıran sadece bir kişi vardı.

-Peki projeyi internete taşımaya ne zaman karar verdiniz? Buna neden ihtiyaç duyuldu?
Tretman-öykü grubumuzla haftasonları görüştüğümüz için zaten internet üzerinden yoğun sayılacak bir iletişim halindeydik. Önceleri üyelere özel bir forum üzerinden haberleşiyorduk. Herkes çalıştığı öykü parçalarını bu forumda diğerleriyle paylaşıyordu. Nihayetinde bizim elimizde ana hatlarıyla bir tretman belirince, “bunu neden paylaşmıyoruz?” dedik ve bir weblog ile öykümüzün giriş kısmını paylaşarak öyküyü tartışmaya açtık. Düşüncemiz şuydu: biz bu projeye çevremizdeki yetenekli ve istekli insanlarla başlamıştık, peki ya tanımadığımız ama bir yerlerde sinemaya gönül vermiş başkaları da bize katılsa ne olurdu? Tam o sıralarda net 2.0 oluşumları ile de sık sık haşır neşir oluyordum. Geleceğin temel kavramının “paylaşım” olacağı çok açıktı. Açık kodlu yazılımlar ve herkesin katılım sağlayabildiği medya ürünleri geliyordu. Tek yönlü iletişim akışına alternatif bir gerçeklik kapıdaydı. Bir sinema filminin açık kodlu olabileceği fikri bile heyecan verici.

-İnternet üzerinden geliştirilen bir film... tam olarak ne bekliyordunuz bu paylaşımdan? Beklediğiniz tepkileri alabildiniz mi?

Mayıs 2005’te blogumuzu (mahkum.net) açtık. Açtıktan bir gün sonra “ben bir lise öğrencisiyim, projeniz çok ilgi çekici, bu projenin çekimlerinde görev almak istiyorum” gibi bir yorum yazıldı. Tanıdık çevremizin dışından gelen bu yorum hem şaşırttı hem de sevindirdi. Daha sonra bu ilk yorumun yazarı sinema-tv bölümüne girdi ve bizim filmimizde de yönetmen yardımcılığı yaptı, bol bol fırça yedi Smile

- Neleri başardınız Mahkum.net ile? Filmin yapım sürecine nasıl katkı sağladı?
Bugün bir film şirketinin kapısını çaldığında, bir tanıdığı olmadığı için, referansları olmadığı için, tecrübesi olmadığı için ciddiye alınmayacak ama yetenekli çok sayıda insan var. Mahkum.net bazı sosyal engelleri ve fiziksel güçlükleri ortadan kaldırdı. Sinema işinde bir şeyler yapabilirim dediğimiz insanların ne kadarına ulaştık bilemiyorum ama özellikle öykü tartışmalarında çok yetenekli kişilere ulaştığımızı düşünüyorum. Ülkemizin değişik yerlerinde değişik işlerde çalışan insanlar öykümüz hakkında kafa yordular. Çok yaratıcı fikirlerle karşılaştık. Zamanla sanal proje arkadaşlarımızın sayısı arttı. Mahkum.net bu haliyle bir insan kaynakları projesi olarak bile düşünülebilir. Blogumuza binlerce yorum aldık. Düşünün, belki binlerce kişi filminiz henüz çekilmeden film hakkında bir şeyler düşünüyor, bir katkı sağlamaya çalışıyor. Her şeyi bir kenara bırakın projenizden haberdar oluyor. Ben kendi adıma mahkum.net’te sinemayla ilgili bildiğim pek çok şeyi paylaştım. Senaryo yazımı üzerine özet ama nitelikli bir dökümantasyon toparladık ve yayınladık. Çok olumlu tepkiler aldık. Projemizin çekimlerinde kullanılmak üzere arabamı vereyim, yemekleri yapayım diyen katılımcılarımız oldu. Bir film düşünün ki yaklaşık üç yüz bin kişi, film gösterime girmeden önce film hakkında kafa yordu, bilgi aldı, katıldı, projenin gelişimini takip etti, sunipeyk’in deyimiyle bir rüyanın gerçek oluşuna tanıklık yaptı.

-Senaryonun geliştirilmesinden, oyuncu seçmek için anketlere hatta filmin ham kurgusu bittiğinde focus gruplara filmi izletip yorumlarını almak gibi türk sinemasında ilk diyeceğimiz yaklaşımları gördük bu projede. İlk olmak avantaj olduğu gibi aynı zamanda risk de taşır. Ne diyorsunuz bu konuda?
İlk olmanın en büyük riski karşınızdaki topluluğun bu yeniliklere ve ilklere ne kadar hazır olduğu.
Elimizdeki öykünün “gerçek” olan kısmını mahkum.net’te duyurmuştuk. Dedik ki “siz olsaydınız bu öyküye nasıl devam ederdiniz?” Çok verimli bir tartışma oldu, sayfalar yetmedi, çok hacimli başka sayfalara taştı. Mahkum.net sayfalarında hala görülebilir bu tartışmalar. Oyuncu seçimlerinde de şöyle bir yol izledik: Öykümüzdeki karakterlerle ilgili detaylı diyebileceğimiz bir biyografi çalışması yaptık. Katılımcıların dört ana karakter için bu biyografilere bakıp ve sinopsisi de inceleyip “sizce bu role hangi oyuncu uygun?” sorusuna cevap vermelerini istedik. Burada işler biraz karıştı çünkü arama motorları bizim bu metodumuzdan habersiz, doğrudan anket sayfasına kullanıcı yönlendirince, site ziyaretçilerinin büyük bir kısmı en sevdiği dizideki popüler isimleri oylamaya başladı. Zaten bu durum ortaya çıktıktan sonra oyuncu seçimi konusunu paylaşımdan aldık. Öte yandan projenin ham kurgusu biter bitmez 100’e yakın seyirciye deneme gösterimleri yaptık. Bu deneme gösterimleri ardından katılımcılardan anket sorularını cevaplamalarını istedik. Sanıyorum bu da diğer konular gibi Türkiye’de bir ilk. Aldığımız sonuçlara göre kurguda bir kaç değişiklik yapacağız.

-Sıfır bütçe ile çıktığınız yolun sonunda yaklaşık 500 bin dolar bütçeli bir film çekildi. Bu finansman nasıl sağlandı?
Finansman büyük ölçüde Kültür Bakanlığı'nın verdiği destek ve sponsor olan diğer şirketler tarafından karşılandı. Kültür Bakanlığı ile ilk olarak senaryo destek kapsamında başlayan ilişkimiz, yapım desteği ile devam etti. Projelerine güvenen arkadaşların başvurmalarını tavsiye ediyorum.

-Finansman bulundu ve çekimler başladı... Yine mahkum.net üzerinden bir yapım günlüğü yayınlandı.
Evet, o da ilginç oldu. Biz yine mahkum.net katılımcılarıyla çekim aşamalarını da paylaşalım istemiştik. Gün gün bütün çekim takvimini aksatmadan fotoğraflarla blogumuza taşıdık. Burada amaç sete iştirak edemeyen katılımcılarımızla setimizin havasını yansıtmaktı. Çekim günlerinde ve sonrasında bir de baktık ki filmimizin teknik kadrosu da mahkum.net’in katılımcıları olmuşlar, adeta bir hatıra defteri gibi izlenimlerini yazmışlar. Oyuncularımızla ilgili yorumları da okursanız bir aile gibi olduğumuzu göreceksiniz. Sırası gelmişken oyuncularımıza da teşekkür etmeliyim, paylaşımcı ruhumuza uyum sağladılar ve tek yürek olarak projenin gerçekleşmesine katkıda bulundular.

-Oyunculardan biraz bahseder misiniz?

Proje ekibi olarak medyatik ve gişe isimleri yerine gerçek oyuncularla çalışma niyetimizi hep koruduk. Projemizi götürdüğümüz oyuncu adayları da bizlere hep olumlu şeyler söylediler. Örneğin Oktay Kaynarca senaryoyu okuduktan sonra kendi canlandırdığı karakter için “Seven’daki Kevin Spacey ne ise Sıfır Dediğimde’de bu odur!” demişti ki, bu bizim de öyküyü kurarken kendi aramızda konuştuğumuz bir şeydi. Görkem Yeltan ve Hazım Körmükçü zaten kendilerini ispatlamış oyuncular. Damla Tokel ise tiyatro eğitimini henüz tamamlamış çok yetenekli genç bir arkadaşım. Damla yakın bir gelecekte bütün iyi yönetmenlerin peşinden koştuğu bir oyuncu olarak adını duyuracak.

-Dışardan bakınca sıfır tecrübe genç bir isme önemli bir rol vermeniz risk değil mi?
Damla’nın ideallerine sıkı sıkıya bağlılığı ve inancı yeterli. Zaten bizim projemiz böylesi bir inancın projesi. Doğru olduğunu bildiğiniz, inandığınız gibi bir sinema yapmak. Piyasa ya da popüler medya kurallarına bütün bütün teslim olmadan...

-Filmi izleyenler ne görecekler?
Öncelikle öykünün çok ince olduğunu söylemeliyim. İlk etapta görülen öykünün yanısıra iç içe başka öyküler de var. İki ve daha fazla kez filmi izleyenlerin farkedebilecekleri ayrıntılar var. Çok katmanlı bir film yapmak en büyük hedeflerimizden biriydi.


-Lost gibi dizileri seven izleyicilerin hoşuna gidecek türden ayrıtılardan mı bahsediyorsunuz?

Kesinlikle. Ama dünya bizim içinde yaşadığımız dünya. Pasifik’te bir ada değil.

-Peki ya bu projeden sonra ne olacak?
Bu arada filmin adının değişmesinden bahsetmedik değil mi? Mahkum aslında proje kod adıydı. Bir film adı olarak hapishane, suç dünyası vs. gibi şeyler çağrıştırabileceğini düşünüyorduk, sağolsun başrol oyuncularımızdan Hazım Körmükçü, “hipnoz” kavramını çağrıştıran “Sıfır Dediğimde” ismini önerdi, biz de çok sevdik. Şimdi Mahkum topluluğu yeni masallar beklediklerini ifade ediyorlar. Yeni rüyalar. Yeni hayaller. Umuyorum ki yeni projemizde de “paylaşım” başrolde olacak.

Son Olarak Takipçilerimize Bir Tavsiyeniz Var mı?


Bildikleri yoldan ne olursa olsun şaşmasınlar,ellerinde güzel projeler varsa Kültür Bakanlığımıza başvurmalarını tavsiye ediyorum..

TR.GG Ailesi Olarak Röportajınız için teşekkür ediyorum daha iyi filmlerde çekeceğinizi yürekten destekliyorum.
.

Ben teşekkür ederim . Görüşmek üzere..



Umuyorum Özel Röportajımızı Beğenmişsinizdir?
______________
Ve sonunda 3.Yıl Etkinlikleri 2 Ay öncesinden büyük bir yarışmayla başladı...


Ayrıntılı bilgi : http://byqraphix.tr.gg/3-.-Y%26%23305%3Bl-Etkinlikleri.htm
Mesaj14.09.2009, 19:47 (UTC)    
Mesaj konusu:

Çok güzel röportaj yapmışsınız..

Ne tesadüfse Bildirgec de aynı röportajı yapmış..

Tesadüf o ki sorular hatta cevaplar bile aynı..

http://www.bildirgec.org/yazi/gokhan-yorgancigil-roportaji
______________
BİR BEDAVA-SİTEM KLASİĞİ... MİSTANBUL.TR.GGindirim kodu - discount code
Mesaj14.09.2009, 19:50 (UTC)    
Mesaj konusu:

Very Happy
______________
Ne insanların insanlığına inanabildim,
ne de hayvanların insanlar kadar hayvanlaştığına... (Sokrates Mert) Razz
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu