Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj29.09.2011, 19:57 (UTC)    
Mesaj konusu: İslamın ilk öğretmenini beraber tanıyalım...

Ashab-ı kirâm'ın ileri gelenlerinden Künyesi Ebâ Muhammed'tir. Mekke'nin zengin ailelerinden olup, yakışıklı ve güzel giyinen bir gençti. Anne ve babası onun üzerine titrerdi. Özellikle, Mekke'nin en zenginlerinden sayılan annesi, oğluna güzel elbiseler giydirir ve güzel kokular sürerdi. Mekkeliler de onu hayranlıkla seyrederlerdi. Bir defasında Hz. Peygamber de onun hakkında şöyle buyurmuştu: "Mekke'de Mus'ab b. Umeyr'den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim" (İbn Sa'd, et-Tabakâtü'l-Kübrâ, Beyrut 1960, III, 116).

Mus'ab, Mekke'de o günün şartlarına göre zenginlik ve ihtişam içinde yaşarken, Hz. Peygamber(s.a.s)'in insanları İslâm'a davet ettiğini öğrendi. Fazla vakit kaybetmeden Hz. Peygamber'e giderek iman edip müslüman oldu. O sırada Mekkeliler, müslümanlara yoğun bir baskı uyguladığından, Hz. Mus'ab müslüman olduğunu ailesinden gizlemek zorunda kalmıştı. Ama o, Peygamberimizi gizlice ziyaret etmeyi de ihmal etmezdi. Ne var ki Osman b. Talha, Mus'ab'ın namaz kıldığını görüp durumu annesi ile akrabalarına bildirmişti. Bunun üzerine akrabaları yakalayıp hapsettiler. Mekke'nin bu nazlı ve zengin genci için artık çile dolu zor günler başlamıştı.

Habeşistan'a hicret eden ilk kafileye katılıncaya kadar hapiste tutulan Hz. Mus'ab, hicret imkanı çıkınca, dinini daha rahat bir şekilde yaşayabilmek için Habeşistan'a hicret etti. Habeşistan dönüşünde Hz. Mus'ab'ın durumu tamamen değişmiş ve bu nazlı delikanlının yerini, kalbi İslam ve imanla dopdolu iradesi güçlü kuvvetli, metin bir genç almıştı. Annesi ondaki bu kararlılık ve metaneti görünce, üzerindeki baskısını biraz hafifletmek zorunda kaldı.

Bu sırada Birinci Akabe Beyatı olmuş ve Medinelilerden bir grup İslâm'ı kabullenmişti. Kendilerine İslâm'ı anlatmak ve diğerlerine de tebliğ yapmak için Rasulullah'tan bir öğretici istediler. Hz. Peygamber de bu önemli görev için Hz. Mus'ab b. Umeyr'i görevlendirdi. Hz. Mus'ab onlara hem namaz kıldıracak, hem Kur'an öğretecek, hem de diğer insanlara İslâm'ı anlatacaktı ve yeni kimseleri İslâm'a davet edecekti.

Böylece Medine'ye ilk hicret eden sahabi Mus'ab b. Umeyr oluyordu. Medine'de ilk cuma namazını da Mus'ab b. Umeyr kıldırdığı kaynaklarda ifade edilir (İbn Sa'd, a.g.e., III, 118).

Bir yıl sonra Mekke'ye, hac mevsiminde yanında yetmiş kişi ile gelen Mus'ab b. Umeyr, Hz. Peygamber (s.a.s)'e İslâm'ın Medine'deki hızlı yayılışının müjdesini verirken şöyle demişti: "İslâm'ın girmediği ve konuşulmadığı ev kalmadı." Başta Hz. Peygamber olmak üzere bütün müslümanlar bu habere çok sevindiler. Oğlunun Mekke'ye döndüğünü haber alan annesi onu tekrar hapsetmek istedi. Ancak Mus'ab bütün bunlara karşı olgun bir müslüman tavrını takınarak imanında direndi ve annesini bundan vazgeçirdi. Onun annesini İslâm'a daveti bir sonuç vermediği gibi annesi de Mus'ab'ı yolundan döndürememişti.

Hz. Peygamber (s.a.s)'in yanında iki ay kadar kalan Mus'ab b. Umeyr, Hicretten on iki gün önce Medine'ye vardı. Hz. Peygamber (s.a.s) onu Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a) ve Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a) ile kardeş ilan etmişti (İbn Sa'd a.g.e., III, 120).

Bedir savaşında muhacirlerin sancağı onun elindeydi. "Rasûlullah'ın bayraktarı" olarak ün yapmıştı. Uhud savaşında da sancak yine onun elindeydi. Savaş esnasında müslümanların gerilediğini gören Mus'ab b. Umeyr, atını sağa sola doğru sürüyor ve yüksek sesle şu ayeti okuyordu: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce birçok peygamberler gelip geçmiştir" (Alu İmrân, 3/144). Bu ayetin Uhud gününe kadar nazil olmadığı ve o gün giderildiği rivayeti, Hz. Mus'ab'ın Allah katındaki değerini ifade eder (İbn Sa'd, a.g.e., III,120,121). Uhud Gazvesinde İslâm ordusunun sancağını taşıyan Mus'ab b. Umeyr'in önce sağ kolu kesildi. Hemen sancağı sol eline alarak savaşa devam etti. Fakat ardından sol eli de kesildi. Bu defa vücuduyla sancağa sımsıkı sarıldı ve yukarıdaki ayeti okumaya devam etti. Sonunda müşriklerin bir mızrak darbesiyle şehid oldu. Sancağı hemen Suveybit b. Sa'd ve Ebû'r-Rûm b. Umeyr adlı sahabiler aldılar.

Hz. Mus'ab şehid olarak yerde yatarken, günün sonlarına doğru, Hz. Peygamber (s.a.s) Mus'ab'ı elinde sancakla gördü ve "İleriye git ey Mus'ab!" diye emretti. Fakat o kişi geri dönerek "Ben Mus'ab değilim" deyince Hz. Peygamber onun Mus'ab kılığında savaşan Allah'ın meleklerinden biri olduğunu anladı (İbn Sa'd, a.g.e., II, 121).

Uhud savaşında Ashab-ı kiram'ın ileri gelenlerinden birçok kimse şehid oldu. Hz. Mus'ab b. Umeyr de şehidler arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.s)'in ne kadar üzüntülü olduğu yüzünden okunuyordu. Mus'ab'ın mübarek na'şının başucunda oturarak, Uhud şehidleri hakkında nazil olduğu bildirilen şu ayeti okudu: "Mü'minlerden öyle er kişiler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sadakat ettiler. Kimi adağını ödedi şehid oldu. Kimi de (şehid olmayı) bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler" (el-Ahzab 33/23). Sonra Hz. Peygamber diğer sahabilere, şehidlere yaklaşıp selam vermelerini söyledi ve verilen selamların şehidler tarafından alınacağını ifade etti (İbn Sa'd, a.g.e., III, 121).

Hz. Mus'ab şehid edildiğinde kırk yaşlarında idi. Bir zamanlar zenginlik ve refah içinde yaşayan bu değerli insanı kefenleyecek bir örtü dahi bulunamamıştı. Hz. Peygamber, yanına geldiğinde Mus'ab b. Umeyr eski bir hırkanın içinde saçları dağılmış, vücudu ise kılıç ve mızrak darbeleriyle parçalanmış bir durumda yatıyordu. Hz. Peygamber üzüntülü bir halde şunları söyledi: "Seni Mekke'de gördüğümde, senden daha güzel giyinen, senden daha yakışıklı kimse yoktu. Şimdi ise, kefen olarak sarılmış hırkadan başın dışarıda kalıyor." Sonra onun için de bir kabir açtılar ve o mübarek sahabiyi de Uhud şehidleri arasına defnettiler.

Allah yolunda canını feda eden bu aziz şehid sahabi için Ashab-ı Kiram'dan Habbab (r.a) şunları anlatıyor: "Biz Hz. Peygamberle birlikte Medine'ye yalnız Allah rızası için hicret ettik. Artık mükâfatını Allah'tan bekleriz. Arkadaşlarımız arasında bu nimetlerden tatmadan âhirete gidenler vardır ki Mus'ab b. Umeyr bunlardan biridir. O Uhud günü şehid olmuştu da, kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık. Yalnız şehidin bir kaftanını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya çalışmıştık. Ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken de başı açığa çıkıyordu. Bu yoksulluk karşısında Hz. Peygamber bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhîr denilen kokulu ottan koymamızı emretti" (Buharî, Cenâiz 27; İbn Sa'd, a.g.e., III, 121).
______________
Arrow Arrow ÜCRETLİ MODERATÖR ARIYORUM. ÖZELDEN İLETİŞİME GEÇİN İNŞALLAH.
Mesaj29.09.2011, 20:01 (UTC)    
Mesaj konusu:

Güzel Paylaşım .
______________
"Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; Dünya 5 para etmiyor."
Mesaj29.09.2011, 20:09 (UTC)    
Mesaj konusu:

İNŞALLAH İSTİFADE EDİP HAYATIMIZDA UYGULAYAN KULLARDAN OLURUZ....
______________
Arrow Arrow ÜCRETLİ MODERATÖR ARIYORUM. ÖZELDEN İLETİŞİME GEÇİN İNŞALLAH.
Mesaj29.09.2011, 20:16 (UTC)    
Mesaj konusu:

ihşallah .
______________
"Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; Dünya 5 para etmiyor."
Mesaj29.09.2011, 22:27 (UTC)    
Mesaj konusu:

Hz. Peygamber üzüntülü bir halde şunları söyledi: "Seni Mekke'de gördüğümde, senden daha güzel giyinen, senden daha yakışıklı kimse yoktu. Şimdi ise, kefen olarak sarılmış hırkadan başın dışarıda kalıyor."
Hakiki manada müslüman olabilmek ve iman sahibi olabilmek bu sorumluluklarıda göze almayı gerektirir mekkenin en gözde genci sırf Rabbi için herşeyden vazgeçip bu dereceye yükseldi bizler 2 dk vakit ayırıp namaz kılamazken onlar anne babalarından işkence gördüler Rabbim sonumuzu hayır etsin.Ayrıca Musab Bin Umeyr r.a Hz. Efendimiz(s.a.v)e fiziksel olarak çok benzediği için peygamberimz sanılıp uhudda şehid edildi.Ayrıca Musab bin umeyr r.a okuduğu bu ayetin hikmetide bu olsa gerek: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce birçok peygamberler gelip geçmiştir".
Müslümanların moralini bozup mağlup etmek için sahabeyi peygamberimz sanıp şehid ediyorlar ve ordada herkes savaşı terkedip gidiyor ve çok az sahabe kalıyor bu ayettede Peygamber efendimzin(s.a.v) de sonuçta bir beşer olduğu ve o ölse dahi İmanlarından kesinlikle taviz vermemeleri gerektiği anlaşılıyor...
______________
Gök Kubbede Hoş Bir Sadâ Bırakmak Değil midir Hayat..? Umarım Geriye Hoş Bir Sadâ Bırakabilmişimdir.Söz Uzar,Kesmek gerektir...Vesselam... M.Said BAŞAR
Mesaj30.09.2011, 17:36 (UTC)    
Mesaj konusu:

Şöyle konuları özet geçin yav.Paylaşım için sağol
______________
20.bin üyeli Bloga yazar ol.Hadi Pm at.
Mesaj30.09.2011, 17:38 (UTC)    
Mesaj konusu:

grafikistanbul yazmış:
Şöyle konuları özet geçin yav.Paylaşım için sağol
BUNDAN SONRA DAHA KISA YAYINLARIZ İNŞALLAH...
______________
Arrow Arrow ÜCRETLİ MODERATÖR ARIYORUM. ÖZELDEN İLETİŞİME GEÇİN İNŞALLAH.
Mesaj30.09.2011, 17:54 (UTC)    
Mesaj konusu:

wlla ben üşenmeden okudum kardeş çok güzeldi ayrıca bu özet zaten qrafikistanbul Smile yoksa daha uzun bu olay hakkında kitap bile yazılmış kardeşim Smile
______________
Gök Kubbede Hoş Bir Sadâ Bırakmak Değil midir Hayat..? Umarım Geriye Hoş Bir Sadâ Bırakabilmişimdir.Söz Uzar,Kesmek gerektir...Vesselam... M.Said BAŞAR
Mesaj30.09.2011, 17:59 (UTC)    
Mesaj konusu:

imanfedaisi yazmış:
wlla ben üşenmeden okudum kardeş çok güzeldi ayrıca bu özet zaten qrafikistanbul Smile yoksa daha uzun bu olay hakkında kitap bile yazılmış kardeşim Smile


Wink
______________
20.bin üyeli Bloga yazar ol.Hadi Pm at.
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu