Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj09.12.2008, 19:52 (UTC)    
Mesaj konusu:

oksa Muro Ölüyor Mu?

03 Aralık 2008 14:05
Kurtlar vadisi Pusu'nun 49. bölümünde heyecan yine dorukta... Polat ve İskender arasındaki köşe kapmaca devam ediyor.

Polat, geçen hafta ele geçirdiği İskender Büyük'ün maşası Ahmet Serkan Savuran ve metropol tilkisi Muro'yu adalete teslim edebilecek mi?
______________
Mesaj09.12.2008, 19:52 (UTC)    
Mesaj konusu: Öğretmene Dayak Soruşturması

Ders sırasında gürültü yapan iki öğrenciyi dövdüğü iddia edilen öğretmen hakkında soruşturma başlatıldı...

TEKİRDAĞ Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni A.Ü.'nün ders sırasında gürültü yapan öğrenciler 15 yaşındaki O.E. ve aynı yaştaki H.T.K.'yı tokatladıktan sonra tekme attığı iddia edildi.

Tekirdağ Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Yurdu'nda yatılı olarak kalan O.E., olayı hafta sonu izine gittiği zaman Edirne'de oturan babasına anlattı. Oğlunun öğretmen tarafından dövüldüğünü öne süren baba, Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe vererek suç duyurusunda bulundu. Şikáyetin ardından savcılık olayla ilgili adli, Tekirdağ Milli Eğitim Müdürlüğü de idari soruşturma başlattı.
______________

Ödev-Arsivleri Sitem Silindi.Msnmi Unuttum Nerden Bulabilirim
Mesaj09.12.2008, 19:52 (UTC)    
Mesaj konusu:

Krizde Ticarete Atıldı

03 Aralık 2008 13:57
Oyuncu Berna Laçin tam da kriz zamanında ticarete soyundu.

İstanbul ve İzmir'de giyim mağazası açan Berna Laçin, şubat ayında bir diziyle yeniden ekranlara döneceğini söyledi. Laçin, diziyle ilgili olarak, "Kriz ortamında insanları eğlendirecek, motive edecek bir şey olsun istiyorum. Yine güzel bir projeyle ekranlarda olacağım" dedi. Berna Laçin daha önce 'Belalı Baldız' dizisinde birlikte kamera karşısına geçtiği ve çok iyi anlaştığı Nurgül Yeşilçay ile de bir sinema filmi projesi üzerinde çalıştıklarını sözlerine ekledi.
______________
Mesaj09.12.2008, 19:52 (UTC)    
Mesaj konusu:

Samim'in Hayatı Alt Üst Oluyor

02 Aralık 2008 13:38
En sevilen dizilerden biri olmaya aday Canım Ailem'de Samim'in başı dertten kurtulmuyor.

Uğur Yücel, Ozan Güven, Şebnem Bozoklu, Ezgi Mola ve Funda Eryiğit'in başrollerde olduğu Canım Ailem'de, çocukları Meliha'ya bırakmanın yollarını arayan Samim, Meliha'nın ne cevap vereceğini merak etmektedir. Sonrasında gelen bir telefon Samim'in hayatını yeniden altüst eder. Çocukları özel okuldan alıp devlet okuluna yazdırmak zorundadır. Bu sırada Feride bir an önce evlenmek için Kenan'a resti çeker. Kenan annesiyle konuştuğunu ve yakında gelip Feride'yi isteyeceklerini söyler ama Muazzez başka planlar yapmaktadır.
______________
Mesaj09.12.2008, 19:53 (UTC)    
Mesaj konusu:

"Uğur Yücel'i Sömürüyorum"

02 Aralık 2008 13:11
"Hırsız-Polis’te manikürcüydüm, kuaförü oynadım, fön çekmeyi öğrendim. Gayet güzel fön çekerim!” diyen Ezgi Mola, Canım Ailem'de ise hemşireliği öğreniyor.

Beyaz camda 'Canım Ailem'in hemşiresi Feride, Dot'un karanlık sahnesinde Liz... Ezgi Mola'yı sette yakalayıp kılığına büründüğü kadınları, adlarını anınca gözlerini parlatan insanları sorduk

Emirgan'ın ara sokaklarından birinde karşılıklı iki ahşap eve kurulmuş 'Canım Ailem' setinde Ezgi Mola'yla söyleşi yapmak için bekliyoruz. Kahkahalar kopuyor mavi ahşap evde. 'Ne çok eğleniyorlar' diye iç geçiriyoruz. Yanımda Ursula K. LeGuin'in 'Gülün Günlüğü' kitabı var. Birden şu cümle çıkıyor karşıma: “Coşkulu! Coşku nasıl anlatılır? Mutlu olsalar da basit insanlar değillerdi, anlıyor musunuz? Oysa bizler, neşe sözcüklerini pek söylemiyoruz artık. Tüm tebessümler miadını doldurdu...”

Derken gözlerinin içi gülen ufak tefek bir kadın yaklaşıyor. Ezgi Mola'nın neşesi, coşkusu, tebessümlerin miadını doldurup doldurmadığını ispat edercesine kavrıyor ortalığı. Bir mahalle dizisi sıcaklığının, dürüstlüğünün yanında, 'küçük insan'ların büyük umutlarına yelken açan, iyi bir kalemin, sağlam bir gözlem gücünün ve iyi oyunculukların süzgecinden geçmiş dört başı mamur bir dizi olmaya çoktan aday 'Canım Ailem'. Uğur Yücel faktörü de malumunuz!

Ezgi Mola, 'Canım Ailem'de ambulans hemşiresi, dört yıldır sözlü Feride'yi oynuyor. Neşeli, coşkulu, güzel ama kederi de, hüznü de eksik olmayan Feride, ablası ve kardeşiyle İstanbul'da yaşıyor.

Ama bir de Liz o. Oyunculuğunun su götürmez gücü, yeteneği tez zamanda kendini ispat etti. Sezonun iddialı projesi Dot'un sahneye koyduğu 'Vur/Yağmala/Yeniden' adlı oyunun ilk gösterisi 'Kayıp Cennet'te de Liz olarak sahneyi doldurdu. Yazar Mark Ravenhill'in karanlığı, dünyanın kaosuna yaptığı göndermeleriyle sarsıyor izleyici. Ezgi Mola da aynı sarsıcı, can yakıcı gücün oyuncuları da esir aldığını anlatıyor. Mola'yla Liz'i, Feride'yi ve Ezgi'yi konuştuk.

'Canım Ailem'de ambulans hemşiresi Feride'yi oynuyorsunuz. Feride nasıl bir kadın?
Ablası Meliha ve kız kardeşi Seyhan'la birlikte yaşıyor. Bu üç kız kardeş normal hayat şartlarında, ne fazla, ne eksik, güzel yaşayan, temiz kızlar. İstanbul'un tokadını yememişler. Ambulans hemşiresi Feride de dört yıldır sözlü olduğu sevgilisinin gözünün içine bakıyor, 'Hadi evlenelim' diye. Feride rolü benim için güzel, değişik yerlere gidecek gibi duruyor. Çünkü çok renkli bir kız. Onu hem çok gülerken görebilirsiniz, hem de çok ağlarken... Ama bu kız hep gülüyor ya da ağlıyor değil. Çok renkli, hayatın kendisi gibi. Açık, samimi, biraz patavatsız bir kız!

Bu rolleri çıkarmak için neleri biriktiriyorsunuz?
Hayal ediyorum; bu tipler benden çıkıyor, benim malzemem, daha çok kendimden besleniyorum. Böyle kızları takip ediyorum. Bu kızlardan çok var. Bir yerde görüyorsun, kodluyorsun. Bir gün denk geliyor ve çıkarıyorsun. Başka bir karakterde olmayanı onda göstermeye çalışıyorsun. Birtakım özelliklerini vurgulamaya çalışıyorsun.

Feride, sonra Dot'un 'Vur/Yağmala/Yeniden' projesiyle 'Kayıp Cennet'in Liz'i... Liz ve Feride aynı anda nasıl çıkıyor?
Hayal kurunca oluyor. Bir süre onunla yaşayınca, fark etmeden o gibi olmaya başlıyorsunuz. O hayalle önce baş başasınız, sonra okuma provalarını yapıyorsunuz, yönetmeniniz ve ekip arkadaşlarınızla tanışıyorsunuz, prova yapıyorsunuz. Aylarca, önce oturuyorsunuz, sonra 'Hadi gezelim sahnede' diyorsunuz, sonra 'Hadi şu kıyafetleri de giyelim', 'Hadi şu ışık da yansın bakalım' derken her yeni destekle, siz de bir şey daha ekliyorsunuz. Oradan bir ışık geliyor, sizden de bir duygu çıkıyor. Karşınızdaki oyuncunun hareketi değişirken, sizin de tepkiniz başkalaşıyor. Liz'i, Feride'yi düşünüyorsunuz, sonra araya Ezgi giriyor, 'O bunu söyler, yok ya bunu Ezgi söyler' derken Ezgi'yle Feride, Liz'le Ezgi ayrılıyor...

Her rolün çıkma aşaması sıkıntı da yaşatıyor oyuncuya, değil mi?
Agresifleştiğim, canımın sıkıldığı ve kimseyi görmek istemediğim anlar çok oluyor. Ama o kadar tatlı bir acı oluyor ki, seviyorsunuz. O doğum anı size gerçekten zevk veriyor. Şikâyet etmiyorsunuz, aksine isteyerek o acıyı çekiyorsunuz.

Hiç düşünür müydünüz bir ambulans hemşiresinin günlük ritmini, hissini?
Ama ben her şey olmayı düşünüyorum! Tempolu, enerjik, yerinde duramayan bir kadını oynuyorum. Feride karakteri için patavatsız, eğlenceli dedik fakat işini seviyor, bunu da ciddi bir sorumlulukla, soğukkanlılıkla yapıyor. Öğreniyorum bir hemşirenin hayatını. Mesela tansiyon ölçüyorum, meğerse bir hemşire asla elektronik tansiyon aletlerini kullanmazmış. Bildiğiniz o eski aletleri kullanıyorlar. El çabukluğunu, o tansiyon aletini kullanmanın beden dilini öğreniyorum. 'Hırsız-Polis'te bir manikürcüydüm. Kuaförü oynadım, fön çekmeyi öğrendim. Gayet güzel fön çekerim!

Uğur Yücel'e 'Abi' derken müthiş bir heyecan duyuyorsunuz...
Çok şey öğreniyorsunuz. Onun bakışına da, sizinle konuşmasına da bakıyorsunuz. Çok dolu bir adam. Biraz daha sömürebilmek için bakıyorsunuz ona! Müthiş biri. Her an size kendinizi iyi hissettiriyor. Konuşuyor, karşınızda derya deniz var. Babanız, abiniz, hocanız... Sömürdükçe sömürüyorum vallahi!

'Hayatımın Kadını' filmiyle Uğur Yücel'in biricik oyuncusu oldunuz...
'Hırsız-Polis'te birlikte çalıştık. Hep düşünüyordum, 'Bir gün olursa ne güzel olur' diye. Tanıştıktan sonra dikkatini çektim sanırım. Bir proje yapacağını anlatıyordu. Aradı bir sabah, “Gel ofise, konuşalım” dedi. Oradan çıkarken kolumun altında 'Hayatımın Kadınısın'ın senaryosu vardı. Kimle oynayacağımı bile bilmiyordum. Sonra utana sıkıla Uğur Abi'nin asistanına “Ben kimi oynuyorum? Peki benim annemi oynayan hanım kim olacak?” diye sordum, “Türkan Şoray” dedi!

'Hayatımın Kadınısın'da Türkan Şoray'la ilk sahneniz ne hissettirdi?
Küçüldüm, küçüldükçe küçüldüm. Yemin ediyorum; çizgi filmlerdeki gibiydi aynen, bir anda minnacık kaldım. Türkan Hanım dünya güzeli, müthiş bir hanımefendi, yüzünüze güller açarak bakıyor. Sahnede de gerçekten anneniz oluyor. Bu nasıl oluyor, nasıl bir şeydir diye hayranlıkla izledim. Kalakaldım. Türkan Şoray'la çalıştığınızda Yeşilçam karşınızda duruyor!

En sevdiğiniz Türkan Şoray filmi ne?
'Sultan'. Her izlediğimde ağlıyorum.

Uğur Yücel'in en sevdiğiniz filmi?
'Muhsin Bey'. 'Arabesk'in de hastasıyım.

'Bu oyun tokat atıyor size'
'Vur/Yağmala/Yeniden'in yazarı Mark Ravenhill yaşadığımız çağın kaosundan beslenen, sarsıcı metinlerin sahibi. 'Kayıp Cennet' sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Bir kere son derece özgür bir sahnede tek başıma kalmayı öğrendim. Dot, kuralların dışına çıkıyor, hatta 'O bildiğin kuralları unut, o kurallar olmadan da olur' diyor oyuncuya ve izleyiciye. Biz oyunculara da sahne üzerinde bu fırsatı veriyor. Çok kalabalık bir kadromuz var. Bu çeşitlilik de çok hoşuma gidiyor. Burada kimse kimseye benzemiyor. Yüzünüze karşı birtakım sorular sorulduğunda, o karanlık yerde otururken o sözlerden o kadar rahatsız oluyorsunuz ki, bir zaman sonra oynarken farkına varıp yaptığın işin sertliği canını yakıyor.

Liz nasıl bir karakter?
Liz, zor bir karakter. Hostes, düzenli, hayatın onu götürdüğü yere sormadan giden, sadece giden bir kadın. “Böyle olmasında da bir sakınca yok” diyor. Alt komşusunun evinden sürekli çığlıklar gelince komşusunu uyarmaya gidiyor. İşte olay da orada başlıyor. Ruth'la karşılaşıyor, şaşırıyor ama aynı boşlukta, dakikalar geçtikçe Liz'in değişimini görüyoruz. 'Evet ya, lanet olsun, bu sistem bu noktaya getirir' diyorsunuz.

'Vur/Yağmala/Yeniden' kelimeleri yaşadığımız zamanın kafasını çok iyi ifade eden üç kelime aynı zamanda. Bu proje içinde yer almak, Liz'in kendisi ve Mark Ravenhill'in dünyası size neler düşündürüyor?
En çok tepkisizliklerimi düşündüm. Tokat atıyor size.
Mark Ravenhill o kadar garip bir kafayla yazmış ki oyunları, insana 'Ne kadar enteresan bir yerde yaşıyor' dedirtiyor.
Bu kadar farklı cümleler nasıl böyle bağlanır diye şaşırdım; hayran oldum. Çok etkilendim.
Her anında tatlı, yumuşak sözler var ama canımı da sıktı, sinirimi bozdu doğrusu!
______________
Mesaj09.12.2008, 19:53 (UTC)    
Mesaj konusu: Usulsüz Atamada Sınır Yok

Milli Eğitim Bakanlığı, yönetici atamalarının duyurulması için Yönetici Atama Genelgesi’ni yayımlamasına karşın, usulsüz atamalar devam ediyor.

Yönetici atamasına yönelik duyuru yapılmayan Ürgüp Tesan Anadolu Öğretmen Okulu'na Mustafa Çavuş isimli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni, müdür olarak atandı. Çavuş'un müdür olarak atanmasına ilişkin karar ise Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Hilmi Çolak tarafından imzalandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, yönetici atamalarında okulların boş olan yönetici kadrolarının valilik tarafından açıklanarak yönetici atamalarının bir an önce yapılması emrini verdi. Buna karşın Nevşehir'de Ürgüp Tesan Anadolu Öğretmen Lisesi için boş kadro ilanı açıklanmamasına karşın Baran Numanoğlu İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı olarak görev Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Mustafa Çavuş, bu okula kadrolu müdür olarak atandı.

Çavuş, 2007 yılında yapılan atama ile Ürgüp Anadolu Öğretmen Lisesi'ne müdür olarak atanmış, daha sonra yargı kararı gereğince 2007 yılı atamaları iptal edilmesi nedeniyle aynı okula vekaleten müdür olarak görevlendirilmişti. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olan Çavuş, duyuru açılmadan MEB Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Hilmi Çolak imzalı 103988 sayılı kararname ile 12 Kasım 2008 tarihinde okula asaleten atandı.
______________

Ödev-Arsivleri Sitem Silindi.Msnmi Unuttum Nerden Bulabilirim
Mesaj09.12.2008, 19:53 (UTC)    
Mesaj konusu:

Yaprak Dökümü'nde Olay Var

02 Aralık 2008 09:57
Ekranların en çok seyredilen dizilerinden biri olan Yaprak Dökümü'nde sular bir türlü durulmuyor. İşte bu haftaki bölüme dair ipuçları...

Kanal D'nin başrollerinde Halil Ergün, Güven Hokna, Bennu Yıldırımlar ve Caner Kurtaran'ın oynadıkları, izlenme rekorları kıran dizisi “Yaprak Dökümü”nün bu bölümünde; işyerindeki mahcubiyeti her geçen gün artan Ali Rıza Bey, işten ayrılmaya karar veriyor. Hayriye Hanım'dan beklediği desteği göremeyince de evde çok büyük bir fırtına kopuyor.

Televizyon Gazetesi'nin haberine göre, Sedef'in sessiz sedasız sevdası, masum bir öpücük olarak yüreğinden taşmıştır sonunda. Bu değerli emanete layık olmadığını düşünen Şevket, Sedef'in karşısına çıkar. Şevket'in buz tutmuş hisleri Sedef'in umudunu yerle bir eder.

İşyerindeki mahcubiyeti her geçen gün artan Ali Rıza Bey, işten ayrılmaya karar verir. Hayriye Hanım'dan beklediği desteği göremeyince, evde çok büyük bir fırtına kopar.

Uzun sürecek soğuk savaş, tüm ev halkına zor günler yaşatacaktır.

Öte yandan Ferhunde zaferinin tadını çıkarmaktadır. Ancak kaybetmeye niyeti olmayan Aslı, babası aracılığıyla Ferhunde'ye büyük bir teklifte bulunur.

Bir çemberin içine sıkışan Ferhunde için attığı her adım tehlikelidir artık.

Uzun bir kıştan sonra güzel bir baharı hak eden Leyla, peşindeki gölgeden habersiz, yüreğini ısıtacak
______________
Mesaj09.12.2008, 19:53 (UTC)    
Mesaj konusu:

Okan Aysun'a Karşı

02 Aralık 2008 09:13
Okan Bayülgen hafta sonu 'Disko Kralı' programında Aysun Kayacı'yı diline doladı!

'Herkes Müjde Ar olmak istiyor, Aysun da öyle" diyen ünlü şovmen ekledi: Aysun, konukları dudaklarıyla hipnoz edip, aptallaştırıyor..

'Kaka' muhabbetini eleştirdi
Bayülgen, 'Medya Arkası' bölümünde Kayacı'nın 'Haydi Gel Bizimle Ol'da Sertab Erener'e söylediği, "Zaten ne yerseniz yiyin sizin kaka ince çıkıyor muhtemelen; kalın bağırsak olmadığı için" sözlerini ekrana getirdi. Ünlü şovmen şöyle konuştu: Herkes Müjde Ar olmak istiyor. Aysun da aynı şeye oynuyor.

Adamları aptallaştırıyor!
Aysun Kayacı'nın, programına kendisinin de katıldığını belirten Okan Bayülgen şöyle devam etti: Bu kızların adamları nasıl perişan ettiklerini anladım. Eski oturma düzeninde Aysun tam adamın karşısına geliyordu. Aysun, program boyunca dudaklarını oynatıyor. Böyle yaptığı için bir süre sonra hipnoz oluyorsun, aptallaşıyorsun. O anda da Müjde çaktı mı, bitiyorsun!
______________
Mesaj09.12.2008, 19:53 (UTC)    
Mesaj konusu:

Necati Şaşmaz'ın Gizli Sevgilisi

02 Aralık 2008 09:02
Kurtlar Vadisi'nin Polat Alemdar'ı Necati Şaşmaz'ın gizli sevgilisi, oyuncu Yasemin Öztürk ilk kez ortaya çıktı ve aşklarını anlattı.

Kurtlar Vadisi'nde seslendirme ve oyunculuk yapan daha sonra ekipten ayrılan tiyatro ve dizi oyuncusu Yasemin Öztürk bugüne kadar gizlediği aşkını ilk kez 'Orada Neler Oluyor'da itiraf etti... Yasemin Öztürk "Necati ile 2005'te dizinin yemeği sırasında tanıştırıldık. İlk görüşte birbirimizden müthiş bir elektrik aldık. Kısa bir süre sonra da birlikte olmaya başladık. İlişkimizi dizi ekibindeki birkaç kişi dışında kimse bilmedi. 2 kişilik gizli-saklı bir dünyamız vardı. Buluştuğumuz tek yer; Necati'nin eviydi. Başka yere gidemezdik" dedi.

"Necati ile evde bilgisayar oyunları oynuyorduk"

Yasemin Öztürk birlikte yaşadıkları süre içinde sinemaya, lokantaya, gezmeye gidemediklerini ve bu yüzden çok yorulduğunu da itiraf etti. Yasemin Öztürk "Necati görünenin aksine evde çok hareketli, neşeli, esprili ve şakacı bir erkektir. Dizide benzeyen tek şey bakışlarıdır. Yani bir baktı mı 10 cümleye bedeldir. Ama çocuk gibidir. Evde bilgisayar oyunları oynardık. Şiirler yazardı, bana okurdu. Birlikte Ferhat Göçer'in şarkılarını dinlerdik. Ferhat Göçer'in 'Yastayım' şarkısı bizim şarkımızdı. Birbirimizin gözlerinin içine bakarak o şarkıyı okurduk" dedi.

"Bana 'Gitme' demesini bekledim"

Yasemin Öztürk "Necati Şaşmaz'a ve 'Kurtlar Vadisi'ne bir zarar gelmesinden korktuğum için özgürlüğümden vazgeçerek bu ilişkiyi yaşadım. 3.5 yılda çok kırıldığım, ağladığım 'yeter' dediğim günler oldu. Ama Necati ile aşk yaşamış olmaktan dolayı 1 gün bile pişman olmadım. Aşıktım ve bu benim seçimimdi. Onu çok sevdim. Asil duruşuna hayrandım. Ama sevgiyi ve aşkı görebildim mi derseniz, bunu tam olarak bilemiyorum. Bitirme konuşmasını yaparken, içim kan ağlıyordu ve ben bunları düşünüyordum işte. Çok yorulmuştum çok. Bunu ona söylediğimde "Sana ve kararına saygı duyuyorum" dedi. Yalnızca bunları söyledi. Oysaki ben "Gitme" demesini bekliyordum" dedi.

"Nefise Karatay fotoğraflarıve 'Aşık olmadım' sözü bitirdi"

Yasemin Öztürk "Necati Şaşmaz 2007 yazında Göcek'te Nefise Karatay ile teknede tatil yaparken görüldü. Siz o zaman birlikteydiniz. Neler hissettiniz?" sorusunu da şöyle cevapladı: O günlerde bir tatsızlık yaşıyorduk. Fotoğrafları basında görünce çok kırıldım. Bana telefon açıp 'Merak etme aramızda bir şey yok' dedi. Sonra tekrar birlikte olmaya başladık. Bu kez de bir röportajında 'Ben hiç aşık olmadım' açıklamasını yapmış. Bir kez daha yıkıldım. Zaten ilişkiyi özgürce yaşayamama yorgunluğu vardı. Her şey üst üste gelince ayrıldık. Severek ayrıldık.
______________
Mesaj09.12.2008, 19:54 (UTC)    
Mesaj konusu:

Truman Sendromuna Karşı Korunun

02 Aralık 2008 08:38
Uzmanlar, çok televizyon izleyenlerin ‘kendilerini bir televizyon şovunda yaşıyor’ sanmaya başlayabildiğini belirterek bu hastalığa bir isim bile verdi.

ABD'li psikiyatrlar, yeni türeyen bir hastalık olan ve "Truman sendromu" olarak adlandırdıkları hastalığa yakalanan insanların, kendilerini sürekli "bir televizyon şovunda yaşıyormuş gibi" zannettiklerini aktardı.

Adını "Truman Şov" adlı filmden alan hastalığa yakalananlar, hayatlarının her aşamasının tıpkı filmdeki gibi gizlice kameraya kaydedilip televizyonda gösterildiğini zannediyorlar. Bilim adamları, bu hastalığın popüler kültürün ve televizyon kültürünün, insanların akli dengeleri üzerinde yarattığı etki açısından vardığı noktayı gözler önüne serdiğini söylüyor.

Araştırmacılar, bu yeni hastalığın psikiyatrik bir hastalık olabileceği gibi parkinson ya da alzheimer gibi nörolojik kaynaklı olabileceğini de vurguluyor.
______________
Mesaj09.12.2008, 19:54 (UTC)    
Mesaj konusu: Okul Önünde Dehşet

Liseli gençlerin okul önünde başlayan tartışması randevulu meydan kavgasına dönüştü, bir öğrenci öldü.

İzmir'in Buca İlçesi'ndeki Betontaş Lisesi önünde, liseli öğrencilerle, okul dışından gelen gençlerin 'yan bakma' nedeniyle yaşadıkları tartışmanın sonu kanlı bitti. Onlarca öğrencinin korku dolu bakışları altında döner bıçağı ve bıçakla birbirine giren gençlerden Barış Duran, hayatını kaybetti, 2 kişi de yaralandı. Kavga sırasında ateşlemek için yanında 2 şişe de molotofkokteyli bulunduran katil zanlısı, öğrencilerden E.Y.'yi ise sırtından bıçaklandığı için hastanede tedavi altına alındı.

Olay, bugün saat 17.00 sıralarında Yavuz Sultan Selim Caddesi üzerindeki Betontaş Lisesi önünde meydana geldi. Okul yanındaki Yedi Göller Parkı'nda dün (pazartesi) balık halinde çalışan 18 yaşındaki Barış Duran'la, lise öğrencilerinden 15 yaşındaki E.Y., arasında 'Yan bakma' nedeniyle tartışma çıktı. Büyüyen tartışmada, E.Y. ve arkadaşları tarafından tartaklanan Barış Duran, vatandaşların araya girmesiyle olay yerinden uzaklaştı.

RANDEVULU MEYDAN KAVGASI

Dayak yedirmeyi gururuna yediremeyen Barış Duran, bugün akşam saatlerinde yanına arkadaşlarını da alarak gittiği lisenin önünde, E.Y. ve arkadaşlarını beklemeye başladı. Okulda eğitim gören bazı öğrencilerin anlattığına göre, tenefüs saatlerinde el ve kol hareketleriyle birbirlerine meydan okuyan 2 grup, okul çıkışında ise kavga için buluşmak üzere randevulaştı.

ONLARCA ÖĞRENCİ BÜYÜK KORKU YAŞADI

Okul dağılma saatinin gelmesiyle de E.Y., okul dışından arkadaşlarıyla, bahçe önünde kendilerini bekleyen Barış Duran ve arkadaşlarının yanına gitti. Gençler, yaşadıkları küfürleşmeninin ardından, döner bıçağı ve bıçaklarla birbirlerine saldırdı. Onlarca öğrencinin büyük korku ve dehşetle izlediği kavga sırasında, sırtından bıçaklanan lise öğrencisi E.Y., Barış Duran ve 17 yaşındaki arkadaşı B.Ö.'yü bıçakla yaraladı. Yaralılardan Barış Duran ve A.Ö., Buca Devlet Hastanesi'ne, katil zanlısı E.Y. ise, Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Gençlerden Barış Duran, doktorların tüm çabasına karşın yaşamını yitirdi.

MOLOTOFKOKTEYLERİ DE BULUNDU

Olayın ardından okul çevresinde araştırma başlatan polis ekipleri, döner bıçağıyla katil zanlısı E.Y.'ye ait iki tane de ateşlenmeye hazır molotofkokteyli buldu. Olaya karışan kişilerin kimliklerini belirlemeye çalışan polisin E.Y.'nin arkadaşlarından U.Y.'yi de diğen zanlıları aradığı bildirildi.
______________

Ödev-Arsivleri Sitem Silindi.Msnmi Unuttum Nerden Bulabilirim
Mesaj09.12.2008, 19:54 (UTC)    
Mesaj konusu:

Türk Sineması Ödüle Doydu

04 Aralık 2008 15:47
Yurtiçi ve yurtdışında gösterime giren Türk filmleri bu yıl aldığı ödüllerle rekor kırdı..

2008, Türk Sineması'nın 'altın yılı' oldu.

Bu yıl Türk Sineması'nın 'altın yılı' oldu ve 50'nin üzerinde film izleyiciyle buluştu; ödül bolluğu yaşandı.

* 4 milyon 301 bin 641 izleyici ile 'Recep İvedik' izleyici rekoru kırdı.

* 'Recep İvedik'i sırasıyla 4 milyon 256 bin 566 izleyici ile 2005 yapımı 'Kurtlar Vadisi: Irak' ve 4 milyon bin 711 izleyici ile 2003 yapımı 'G.O.R.A' takip ediyor.

* Cannes Film Festivalinde Nuri Bilge Ceylan'a 'En İyi Yönetmen' ödülünü getiren 'Üç Maymun', İstanbul Film Festivali'nde Altın Lale ödülü alan 'Yumurta', Ankara Film Festivali'nde 'En İyi Film' seçilen 'Rıza' ile '120', 'Vicdan', 'O.. Çocukları', 'Osmanlı Cumhuriyeti' ve 'Devrim Arabaları' en ilgi gören filmlerden oldu.
______________
Mesaj09.12.2008, 19:54 (UTC)    
Mesaj konusu:

Nalet Olsun İçimizdeki Muro Sevgisine

04 Aralık 2008 15:40
Kurtlar Vadisi Pusu'nun en sevilen karakterlerinden Muro üzerine kurulan filmin galası önceki gece yapıldı. Galada Muro'ya olan ilgi, izdihama dönüştü...

"Nalet olsun içimdeki insan sevgisine" repliği ile tanınan Muro karakterinin üzerine kurulan filmin galası önceki gece yapıldı. Bin kişinin katıldığı galada Muro'ya olan ilgi, izdihama dönüştü...

Kurtlar Vadisi Pusu' dizisinin fenomen karakterlerinden olan ve "Nalet olsun içimdeki insan sevgisine" repliği ile gönüllerde taht kuran Muro'nun filmi yarın vizyona giriyor. Yapımcılığını Pana Film'in yaptığı, yönetmenliğini Zübeyr Şaşmaz'ın üstlendiği, senaryosunu Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan'ın yazdığı 'Muro-Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine' sinema filminin galası önceki akşam İstinye Park AFM Sinemaları'nda yapıldı.

VADİ GALAYA İNDİ

Galaya; Necati Şaşmaz, Ediz Hun, Hüseyin Avni Danyal, Yetkin Dikinciler, Hatice Şendil, Hasan Kaçan, Şebnem-Gürkan Uygun, Mustafa Alabora ve Elif- Kerem Dürüst gibi isimlerin de aralarında bulunduğu yaklaşık bin kişi katıldı. Mustafa Üstündağ, Şefik Onatoğlu, Eray Türk, Selim Erdoğan, Evrim Alasya, Bülent Şakrak ve Eva Maya'nın rol aldığı filmin gösteriminin ardından Muro karakteri ile beğenilen Mustafa Üstündağ tebrikleri kabul etti. Filmin yönetmeni Zübeyr Şaşmaz, "Çok güzel bir çalışma oldu. Hepimizin gülmesi ben mutlu etti" diye konuştu. Filmin senaristlerinden Raci Şaşmaz ise, "Hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Bu film eğer çok izlenirse ikincisi neden olmasın?" dedi. Necati Şaşmaz da kardeşini alkışlayarak tebrik etti ve filmde emeği geçen herkese teşekkürlerini iletti. Gece boyunca Muro'nun şivesi ile konuşan başrol oyuncusu Mustafa Üstündağ ise şunları söyledi: "Çok heyecanlıyım. Çok güzel bir film oldu, çok tebrik aldım."

(Sabah)
______________
Mesaj09.12.2008, 19:58 (UTC)    
Mesaj konusu:

Arkadaşlar lütfen haber olayını abartmayalım lütfen.

Trt Haber programında bile bukadar haber yok Wink

______________
Ne insanların insanlığına inanabildim,
ne de hayvanların insanlar kadar hayvanlaştığına... (Sokrates Mert) Razz
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu