Forum'da ara:
Ara


Yazar Mesaj
Mesaj07.08.2009, 17:20 (UTC)    
Mesaj konusu: Batılılaş(ama)ma

Evet arkadaşlar ,
Taa Osmanlı'nın Lale Devri'nden beri beri Türk ulusunun bir türlü
tam olarak başaramadığı bir gerçekten söz ediyorum.
Çoğu zaman sizler bu durumu '' Yanlış batılılaşma '' olarak duydunuz
Bu konu hakkında çok daha fazla bilgi yazmak isterdim ama
fazla da uzun tutmak istemiyorum.
Sizlere Göre Türkiye'de Bir yanlış batılılaşma ve Kültürler arası çatışma var mıdır ?




(DipNot : Lütfen başlıkta görüşlerinizi bir defa dile getirin , alıntılar yaparak konu gereksiz yere uzamasın ve tartışma ortamına dönüşmesin )


En son marasultraslan tarafından 07.08.2009 17:21:50 tarihinde değiştirildi, toplam 2 kere değiştirildi
Mesaj07.08.2009, 17:21 (UTC)    
Mesaj konusu:

Batıyı biz adam ettik yani batılaşma falan denilmesi saçma bence..
______________
@byqraphix: http://www.bedava-sitem.com/forum/viewtopic.php?t=127751
Mesaj07.08.2009, 17:54 (UTC)    
Mesaj konusu:

Batılaşmaya En İyi Örnek Kullandıgımız Dildir.

Normalde Asıl Türkçe Azerbaycan'Da Konuşulan Dile Yakın Bir Dildir.

Ancak Batılaşmaya Başladıktan Sonra Türkçemiz Bu Hali Aldı.

Bence En İyi Örnek Bu.

______________
Mesaj07.08.2009, 18:12 (UTC)    
Mesaj konusu:

Osmanlı Rönesans ve Reform yaşamadı o zamanlarda.
Bunun acısını çekiyoruz.
Bunları yaşasaydı (yasa çıkarmakla olmaz,yaşamak lazım) coğrafi keşiflere bile katılabilirdi diye düşünüyorum.

Ve bunların doğurduğu geniş düşünememe,farklı açılarla bakamama bizim en büyük sorunlarımızdandır.

İyi Eğlenceler
______________
+Css Şablon Çözümleri+Site İçi Arama Motoru+Soldaki Menüyü Sağ Kısma da Ekle
+Butona(Menü' ye)Resim Ekle +Polldady' den Anket+Editör nasıl kullanılır?+Formata Son
+Güvenilir Sayaç+Ücretsiz Toplist Kur+Resimin Köşelerini Yuvarla+Web Yönetici Araçları+Css Desing Temel Anlatım
Mesaj07.08.2009, 19:59 (UTC)    
Mesaj konusu:

diğer ülkeler dış politikada çok iyi olduğu için biz batılılaşmak istemesek de batı kültürü bize hakim oldu. bazı şeyler bizim kontrolümüzde değil sanırım. herşey kontrol altına gelince ister batılılaşırız ister doğululaşırız. hatta istersek dünyadaki diğer ülkeleri de kendi istediğimiz şekilde idare ederiz ve onların kendi içinde "bizdeki sorun nedir"," son zamanlarda ne oldu" şeklinde düşüncelerle meşgul olmasını bile sağlarız. Ve o ülkelerde herkes işi gücü bırakıp daha çok "kendisi ilgilense bile bişeyi değiştiremeyeceği" bu konularla ilgilenmeye başlar.
böyle düşünüyorum.
______________

Mesaj07.08.2009, 20:20 (UTC)    
Mesaj konusu:

Yazım uzun ama mantıklı diye düşünüyorum en azından okumaya değer.İyi günler Wink

Bana göre Türk ulusu ne batılaşıyor ne de batılaşmaya çalışıp yanlış batılaşma olayı yaşıyor.Bu durumda da bana göre kültürler arası çatışmalar da yaşanmıyor.

Milletimiz taaa yüzyıllar önce Hunlar ile birlikte doğu kültürünü göçebe yaşam tarazlarıyla anadoluya getirmişler.Bu yüzyıllarca farklı doğu kültürüne sahip türk uygarlıklarının bir geleneği olmuş çıkmış.Bu da geçmişin geleceğe yansıması olmuş.

Ülkemiz atalarının yaşam tarazları sonucu doğulaşmış ve hep böyle kalmış yıllardır milletimiz bu etkiyi atmak istemediği için 2000 li yılların başlangıcı olarak batılaşma adı altında gösterilen değişim aslında hiç olmadı olmayacakda.

2000 li yıllar ile gelen bu değişme geleneğine ülkemiz ve milletimiz hiç ayak uyduramadı bence geçmişin doğulaşmanın izlerini batılaşma olarak tanıttırmak da dış ülkelerin ülkemiz hakkında ki siyasi emelleri olan inancını arttırıyor.Yani ne batılaşma oldu ne de batılaşma olmaya inanç gösterildi sadece dışarıdan sözde batılaşmaya destek çıkldı çıkılıyorda ama herkes biliyor ki batılaşma nedir nasıl yaşanır nasıl yaşanmalı hala kimse bilmiyor:

Bilmeyecekde bırakında biz Çılgın Türkler medeniyeti getirdiğimiz topraları medeniyetleşme uğruna değişmeyelim.Değiştirtmeyelim.Kültürümüze geleneklerimize sahip çıkalım.
Mesaj07.08.2009, 20:42 (UTC)    
Mesaj konusu:

Osmanlılarda Batılılaşmanın tarihi

Osmanlı Batılılaşmasının başlangıcını Lâle Devri (1718-1730) ile başlatmak doğru olacaktır. Bu dönemde Avrupa ülkelerine elçiler gönderildi, ticaret, kültür ve sanat hayatı gelişti. Matbaa Türkiye'de 1492'de Yahudiler, 1567'de Ermeniler ve 1627'de de Rumlar tarafından kullanılmaya başlanmasına rağmen, Türkler ancak bu dönemde, 1727'de Matbaa kurup kitap basmaya başlamışlardır.

Bunun arkasından gelen I. Mahmut dönemi (1730-1754), genelde Tanzimat'a kadar devam edecek olan askeri yeniliklerin başladığı dönemdir. Comte de Bonneval (Humbaracı Ahmet Paşa) ve onun kurduğu Humbarahane, Osmanlının askeri sisteminde değişimin başlaması olarak kabul edilebilir. III. Mustafa zamanında (1757-1773), gene bir Fransız olan Baron de Tott, topçuluk ve istihkamcılık alanında birçok yenilikler yapmıştır. Bundan sonra gelen dönemlerde Avrupa'dan uzmanlar getirtilerek Batı tipi subaylar yetiştirecek okulların kurulmaya başlandığı görülmektedir.

III. Selim ile başlayan XIX. Yüzyıldaki Batılılaşma çabaları gene önce askeri alanda ortaya çıktı. Avrupa'dan uzmanlar getirtilmeye ve Avrupalılar gibi muvazzaf askeri birlikler kurup eğitilmeye başlandı. Bu yeni ordu kurma çabaları medreseliler ve yeniçeri askerleri tarafından şiddetli tepki ile karşılaşınca, II. Mahmut'un 1826'da Yeniçeri Ocağını ortadan kaldırmasından sonra, 'mecburi kültür değişmeleri' denilen yenilikler dönemi başlamıştır.
Askeri eğitim alanındaki çalışmalar tam bir sisteme bağlanmış ve 1839'dan itibaren başlayacak olan sivil hayattaki modernleşmenin de temelleri atılmıştır. Bu arada en başarılı çalışmalar eğitim alanında yapılmış; yeni oluşturulmaya başlanan devlet bürokrasisini yürütmek için birçok okullar açılmıştır. 1869'da yayınlanan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile, eğitim tamamen Batı örneğinde bir sisteme geçmiştir. Bir yandan Batı tipi askeri teşkilatlanma sürdürülürken, diğer yandan da hukuk, sanat ve edebiyat alanlarında Avrupa kültürleri yönünde yenileşmeler başlamıştır.

Bazılarınca bir "baskı dönemi" olarak nitelenen II. Abdülhamit döneminde bile Batı tipi eğitim kurumlarının yayılma ve ilerlemeleri devam etmiştir. 20. yüzyılda ise, eğitim alanında Batılılaşma devam ederken, karşılaştığımız sorunların çözümünde ve yeni politikalar geliştirilmesinde kendi düşünce adamlarımız çıkmaya başlamıştır.

Batı eğitim sistemleri ile klasik Osmanlı eğitim sisteminin farkları

Aslında ilk kuruluş zamanlarında İslâm dünyasındaki medrese sisteminden oldukça etkilenen Ortaçağlardaki Avrupa eğitim sistemi, Batı medeniyetinin laikleşmesi, bilimsel düşünceye dayalı yeni bilgi sistemlerinin gelişmesi, yönetim biçimlerinin demokratlaşması, sanayi kuruluşlarının devamlı kalifiye eleman istemesi gibi faktörlerle değişmeye başladı.

Batı ülkelerinde Ortaçağlarda eğitim dini kurumların görevi olarak görülüyor ve devlet eğitim işlerine karışmıyordu. 16-18. yüzyıllarda da eğitimde sınıfsal bir karakter ortaya çıkıyor, yüksek tabakalar kendileri için kaliteli okullar kuruyorlardı. 19. Yüzyılın ortalarından itibaren devlet okulların bakım ve yönetimini üzerine almaya başladı.

Her vatandaşın öğrenim hakkının temel haklar arasında bulunduğu, 1792'de Fransız Milli Meclisi'nde Condorcet'nin verdiği raporla kabul edildi. Ayrıca teknik ve ekonomik gelişmeler, sanayileşme sonucu ortaya çıkan sosyal hareketlilik ve çocuk psikolojisi alanındaki gelişmeler Batı eğitim sistemlerinin yeni yapılanmasına derinden etki etti. İnsanlar bir dinin ümmeti gibi değil, bir devletin "vatandaşı" olarak görülmeye başlandı. Kilisenin kontrolü dışında, laik karakterde, herkes için zorunlu, parasız temel eğitim sistemi kurulmaya başlandı.

1870'lerden itibaren eğitimin devlet kontrolüne girdiği İngiltere'de, 1876'da genel öğretim mecburiyeti başladı. Zamanla mecburi öğretim süresi giderek arttı. 1891'de ilköğretim parasız hale getirildi. 1837'den itibaren açılmaya başlayan kolej ve üniversiteler 20. Yüzyıl başlarında bağımsız üniversitelere dönüştüler.

19. yüzyılda Fransa'dan başlayan "millî eğitim" hareketi dalga dalga bütün Avrupa ülkelerine yayıldı. 1882'de parasız ilkokullar, orta okullar ve üniversitelerden meydana gelen üç kademeli öğretim sistemi kuruldu. 20. Yüzyıldan itibaren de okul sistemlerinde demokratlaşma başladı Avrupa'da ortaya çıkan yeni eğitim sistemi ile Osmanlının geleneksel mektep-medrese ve Enderun'a dayalı sistemi mukayese edildiğinde, şu noktalarda önemli farklılıkların oluşmaya başladığı görülür:

Medrese sistemi, dinî eğitim amacına yönelikti. Ders programları buna göre düzenlenmiş, hattâ dini eğitim açısından tehlikeli olabilecek -Kelâm gibi- bazı dersler bile programdan çıkartılmıştı. Avrupa okulları ise din derslerini giderek sınırlamış ve pozitif bilimlerin programın ana odağını oluşturduğu okullar haline gelmişti.

Medrese sisteminde gerçi bir iç derecelenme vardı, ama öğrenim kademeleri ve sınıflar tam olarak oluşmamıştı. Ders kitapları pedagojik değildi. Öğretim metodu olarak -dinî bilimlere çok uygun düşen- ezber metodu kullanılıyordu. Sınav ve değerlendirme sistemi belli bir sisteme bağlanmamıştı.

Eğitim kurumları vakıflara bağlı olduğu için vakfiyede belirlenen esaslara göre eğitim yapılıyor, Devlet medreselerdeki eğitimden ziyade mezunların iş hayatını düzenlemeye gayret ediyordu. Programların düzenli olarak uygulanması ile ilgili az sayıdaki kanunnameyi uygulayacak resmi bir makam yoktu.

İslâm dini ilim öğrenmeyi herkese farz kılmış olmasına rağmen, eğitim sistemi genelde din ve yargı adamlarını yetiştirmeye yönelik idi. Bütün insanlar için ortak bir zorunlu eğitimi amaçlayacak örgün bir sisteme sahip değildi.
______________
Dalga geçerim ama kırmam. Ciddiye alırım ama takmam. Çevremde birçok arkadaşım olabilir ama hepsini dostum yapmam, Biz ışıklı cɑddelerin züppe çocuklɑrı değil! Biz ıssız sokɑklɑrın delikɑnlı yürekleriyiz!!! CW
Mesaj07.08.2009, 21:26 (UTC)    
Mesaj konusu:

Batılılaşmak sanırım elimizde olan birşey değil çünkü ne kadar Türkçe'mizin bozulmamasını istesekte bir sürü yabancı kelime dilimize girmiş bulunmakta.
Batılılaşmaktan asıl kastımız "batılılar" gibi sokaklarımızın temiz olması veya teknolojimizin ilerde olması.
Yoksa batılılaşmaktan kasıt müziğimizin,dilimizin,folklörümüzün değişmesi olmamalıdır.
Saygılar...
______________
Mesaj07.08.2009, 22:43 (UTC)    
Mesaj konusu:

Batılılaşma şarttır.
Ele alınması ve uygulanması gereken en önemli şeylerdendir..
Fakat doğru yönlerini almak en önemlisi.
Batı uygarlıklarının kültürlerini bizim medeniyetimizin içine sokup kendi kültürümüzü yok etmek yanlış batılılaşmadır.
Kültür taşımak zaten batılılaşma değildir..

Batıdan alınacak en güzel şey adalet ve yargıdır..
Tıpkı Türkiye Cumhuriyetinin aldığı gibi...
Kendi yargımızı batılılaşmaya ters gözlüklerle bakanların eline bırakırsak günümüzdeki gibi olaylar yaşarız...

Bizim halimiz yanlış batılılaşma falan değildir şu an...
Batıyı örnek alsak bile bunu uygulamak isteyen belli bir kesim var Türkiye'de...
Bu kesimin içinde olanlardan biriside benim...

Ama malesef kendi aydınlığını yansıtmak için; modern dünyanın ışığını kesenler var...
İşte o yüzden o batı bize hep uzak kalacak...
Batılılaşmada sizin dediğiniz gibi hep yanlış olacaktır.



______________
Svadyan Medya Ajansı
Mesaj08.08.2009, 09:59 (UTC)    
Mesaj konusu:

Bence toplum olarak hep işimize geleni örnek alıyoruz. Batılılaşma sürecinde hiç tasvip etmediğim tutum ve davranışlar var. Çünkü bunlar Türk Kültürü ' ne ve gelenek, göreneklerimize aykırı hal almamıza sebep olur. Ancak, ''Kötü örnek emsal teşkil etmez'' unutmayalım. Batıda kötü olduğu kadar güzel örneklerde var.Gelecek nesiller faydalı olmak için batının iyi halini örnek alıp,yeşeren filizlere bunları aşılamalıyız.

Türkiyede batılılaşma herzman yalnış olacaktır..

Ayrıca mesajlardan biri dikkatimi çekti ve yalnış olduğunu düşünüyorum.İsim vermicem..

İyi günler..
Mesaj08.08.2009, 10:00 (UTC)    
Mesaj konusu:

oyunmersin yazmış:


Türkiyede batılılaşma herzman yalnış olacaktır..



Pardon burayı yalnıs yazmısım.

Türkiyede batılılaşma herzaman yalnış olacaktır diye bişi yok
Önceki mesajları göster:   


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Türkiye & Erdem Çorapçıoğlu